İzmir, milyonlarca yurttaşın günlük yaşamını doğrudan etkileyecek bir grevle karşı karşıya. İzmir'in toplu taşıma ağının iki ana arteri olan raylı sistemler (Metro ve Tramvay) ile deniz ulaşımında (İZDENİZ vapurları) görev yapan yaklaşık bin 170 emekçiyi ilgilendiren toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmeleri, "paralel" bir şekilde tamamen tıkanmış durumda.
İşçilerin örgütlü olduğu Demiryol-İş Sendikası (Metro ve Tramvay) ve Türkiye Denizciler Sendikası (İZDENİZ) ile işveren konumundaki İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni temsilen Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEMSEN) arasında, Mart ayından bu yana devam eden müzakere süreçlerinde, yasal olarak öngörülen arabulucu dönemleri de dahil olmak üzere tüm aşamalar, bir uzlaşı sağlanamadan sona erdi.
Her iki sendika da, belediye kanadından hala somut bir ücret teklifi gelmediğini belirtirken, Cuma günü yapılacak olan son toplantıları "kader anı" olarak nitelendiriyor. Eğer bu son görüşmelerden de somut bir ilerleme kaydedilemezse, sendikaların yasal hakları olan grev kararlarını almalarına kesin gözüyle bakılıyor. Bu ise, kentin iki yakasını birbirine bağlayan ve günde yaklaşık 800 bin yolcu taşıyan tüm metro, tramvay ve vapur hatlarının aynı anda durması anlamına geliyor.
Raylarda ve Körfez’de paralel kriz: Cuma günü kader anı
İzmir'de ulaşımı ayakta tutan iki farklı emek kolu, benzer kaderi paylaşıyor. Mart ayından bu yana devam eden ve tarafları defalarca bir araya getiren TİS görüşmelerinde gelinen nokta, sürecin ne kadar tıkandığını net bir şekilde ortaya koyuyor.
İzmir Metro A.Ş.'de örgütlü Demiryol-İş Sendikası, 770 çalışanı ilgilendiren görüşmelerde 90 günlük yasal sürecin tamamlandığını ve arabulucu raporunun da uzlaşmazlıkla sonuçlandığını açıkladı. Sendika Şube Başkanı Hamdullah Giral, geçen sürede yapılan altı toplantının hiçbirinde işverenden bir ücret teklifi almadıklarını vurguladı. Benzer bir tablo, Körfez'deki vapur ve feribotlarda çalışan 400 personeli temsil eden Türkiye Denizciler Sendikası için de geçerli. Sendika Mali Sekreteri Zafer Kocaoğlu, 18 Mart'ta başlayan görüşmelerde yapılan beş oturuma rağmen ücret konusunun hiç konuşulmadığını ve arabuluculuk sürecinin de işverenin katılmaması nedeniyle sonuçsuz kaldığını belirtti.
Her iki sendika da, belediye yönetiminin bu hafta yeni bir toplantı talep ettiğini doğrularken, bu görüşmeyi bir "son şans" olarak görüyor. Sendika temsilcileri, Çarşamba ve Cuma günkü toplantının sonucundan bağımsız olarak, yasal zorunluluk gereği grev kararını alacaklarını, ancak grevin uygulanacağı tarihi, masadaki tavra göre belirleyeceklerini ifade ediyor.
Masada teklif sıfır: Sendikaların talepleri ne?
Peki, aylardır süren bu tıkanıklığın temelinde ne yatıyor? Sendikalara göre sorunun ana kaynağı, işveren kanadının ücret ve sosyal haklarla ilgili maddelerde masaya somut bir teklif getirmemesi. Demiryol-İş Sendikası, görüştükleri 72 maddenin 38'inde anlaşma sağlanamadığını ve bunların 25'inin doğrudan ücretle ilgili olduğunu belirtiyor. Benzer şekilde, Denizciler Sendikası da 96 maddelik taslaklarının 23'ünün hala beklemede olduğunu ve bunların tamamının maddi haklarla ilgili olduğunu ifade ediyor.
Denizciler Sendikası, masaya yüzde 75'lik bir zam talebiyle oturduklarını açıklarken, Demiryol-İş Sendikası net bir oran vermese de, taleplerinin "afaki olmadığını" ve yüksek enflasyon karşısında eriyen alım güçlerini telafi etmeyi amaçladığını vurguluyor. Sendika temsilcileri, belediyenin diğer şirketlerinde konuşulan 80-90 bin liralık brüt maaş iddialarının, içine tüm sosyal haklar ve ikramiyeler katılarak oluşturulan yanıltıcı ücretler olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını belirtti. Her iki sendikanın da ortak talebi, "emeğin karşılığının verilmesi" ve insanca yaşanacak bir ücret.
İzmir için kabus senaryosu
Olası bir eş zamanlı metro, tramvay ve vapur grevinin, İzmir için ne anlama geldiğini anlamak için rakamlara bakmak yeterli. Metro ve tramvay hatları günde ortalama 700 bin, İZDENİZ vapurları ise günde ortalama 70 bin yolcu taşıyor. Bu, her gün yaklaşık 800 bin insanın, işine, okuluna ve evine ulaşmak için bu sistemleri kullandığı anlamına geliyor.
Bu iki ana ulaşım omurgasının aynı anda durması, yüz binlerce insanın yollarda kalmasına ve kentin karayolu trafiğinin tamamen felç olmasına neden olacak. ESHOT otobüslerinin bu devasa ek yükü kaldırması mümkün görünmezken, Altınyol ve Mustafa Kemal Sahil Bulvarı gibi ana arterlerin tamamen kilitlenmesi kaçınılmaz. Ayrıca, günde yaklaşık 5 bin aracın kullandığı Üçkuyular-Bostanlı arabalı vapur hattının da duracak olması, Körfez'in iki yakası arasındaki araç geçişini tam bir çileye dönüştürecek.
Gözler Başkan Tugay'da: Elimiz havada bekliyoruz
Sendikalar, sorunun, başkanın masaya oturması ve işçinin sesini doğrudan dinlemesiyle çözülebileceğine inanıyor ve "Elimiz havada bekliyoruz" diyerek, başkana doğrudan bir çağrıda bulunuyor.