İran ve İsrail arasındaki çatışmalar dokuzuncu güne girerken Türk firmaları da dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesinden havayolu firmasının halen geri getirilemeyen uçakları bölgede mahsur durumda.
Cumartesi günü gazetecilerin konuyla ilgili bir sorusunu yanıtlayan Bakan Uraloğlu, "İran-İsrail çatışmasında İran'da 7, Irak'ta da 4 tane uçağımız kaldı. Pegasus'un 7 tane, Türk Hava Yolları'nın (THY) 2 tane, Ajet'in 1 tane, Tailwind'in de 1 tane uçağı var," dedi.
Bakan, "Bunları gerek Dışişleri Bakanlığı gerekse Milli İstihbarat Teşkilatımızın aracılığıyla takip ediyoruz," diye de ekledi. Firmalar söz konusu uçaklarını iki ülkenin hava saldırıları nedeniyle düşürülmesinden veya olası kazalardan endişe ettikleri için kendi ülkelerine geri getiremiyor.
Uraloğlu, "O bölgedeki hava hareketinin, roket ve füze hareketinin çok yoğun olması sebebiyle o riski hem ilgili ülkeler, hem de biz alamadık. Şimdi bütün ekipleri can güvenliğini sağlama noktasında bu tarafa aldık," dedi.
İran-İsrail krizi
İsrail, 13 Haziran Cuma gününün ilk saatlerinde İran’ın başkenti Tahran’ı hedef aldı. Kentin birçok noktasında patlama sesleri yankılandı. İsrail, saldırıda nükleer ve askeri hedeflerin vurulduğunu açıklamıştı. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, operasyonun adının “Yükselen Aslan Operasyonu” olduğunu duyurmuştu. Saldırıya yaklaşık 200 İsrail uçağı katılmış ve 100 kadar hedef vurulmuştu. Saldırılarda üst düzey komutanlar ve nükleer programla ilişkili bilim insanları ölmüştü.
Bu saldırı, İran’ın nükleer programındaki hızlı ilerlemesi nedeniyle gerilimin zirveye çıktığı bir dönemde geliyor. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) Yönetim Kurulu, Perşembe günü 20 yıl aradan sonra ilk kez İran’ı denetçilerle iş birliği yapmadığı gerekçesiyle resmen kınamıştı. Saldırının ilk saatlerinde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ABD'nin İsrail'in İran'a yönelik saldırılarında rolü olmadığını belirterek, Tahran'ı ABD çıkarlarını ve personelini hedef almaması konusunda uyarmıştı. Ancak ABD Başkanı Donald Trump ise İran'a anlaşma yapmasını yoksa sıradaki saldırıların "daha acımasız" olacağını söylemişti.
