Türkiye, otomotiv sektöründe tarihi bir dönüşümün merkezinde yer alıyor. Çevre dostu ve teknoloji odaklı ulaşım çözümlerine yönelik artan küresel ilgi, ülke içinde de karşılığını bulmuş durumda. Yollardaki elektrikli araç sayısı rekor seviyelere ulaşırken, bu sessiz devrimi destekleyen en kritik unsur olan şarj altyapısı da benzeri görülmemiş bir hızla büyüyor. Sektörden gelen son veriler, Türkiye'nin bu alandaki kararlılığını ve kat ettiği mesafeyi net bir şekilde ortaya koyuyor. Artık şehirlerarası yollarda veya şehir içinde bir elektrikli araçla seyahat etmek, geçmişe kıyasla çok daha planlı ve güvenceli hale geldi. Bu büyüme, sadece rakamsal bir artıştan ibaret olmayıp, aynı zamanda kullanıcı alışkanlıklarını, şehir planlamasını ve enerji politikalarını da derinden etkileyen çok katmanlı bir değişimi ifade ediyor.
Rakamlarla türkiye'nin şarj altyapısı
Türkiye'nin elektrikli araç şarj haritası, 2025 yılı itibarıyla etkileyici bir genişliğe ulaştı. Resmi kayıtlara göre, ülke genelinde hizmet veren halka açık şarj soketi sayısı 29.496'yı aştı. Bu rakam, bir önceki yıla kıyasla yaklaşık %28'lik bir artışa işaret ederek altyapı yatırımlarının ne denli dinamik olduğunu gösteriyor. Mayıs ayı sonu itibarıyla ise bu sayının 31.000'i geçeceği öngörülüyor, bu da büyümenin ivmesini koruduğunu kanıtlıyor.
Bu geniş ağ içerisinde şarj teknolojilerinin dağılımı da kullanıcı ihtiyaçlarına göre şekilleniyor. Toplam soketlerin 17.231 adedi, genellikle evlerde, iş yerlerinde veya uzun süreli park alanlarında tercih edilen AC (Alternatif Akım) tipi yavaş şarjlardan oluşuyor. Geriye kalan 12.265 adet soket ise özellikle şehirlerarası yolculuklarda ve zamanın kısıtlı olduğu durumlarda hayat kurtaran DC (Doğru Akım) tipi hızlı şarj üniteleridir. Bu altyapının toplam kurulu gücü ise Nisan 2025 itibarıyla 2.084 megavat (MW) seviyesine ulaşarak Türkiye'nin enerji kapasitesindeki önemli bir paya işaret ediyor. Sadece birkaç ay öncesine, Şubat 2025'e bakıldığında kurulu gücün 1.966 MW olması, sektördeki hızlı gelişimin bir başka kanıtıdır.
Büyük şehirler yarışta başı çekiyor
Türkiye'nin şarj istasyonu haritası incelendiğinde, altyapının nüfus ve araç yoğunluğuyla paralel bir dağılım sergilediği görülüyor. Beklendiği gibi, ülkenin en kalabalık ve ekonomik olarak en aktif şehri olan İstanbul, 3.045 istasyonla bu alanda açık ara lider konumda bulunuyor. Metropoldeki yoğun trafik ve yüksek elektrikli araç sahipliği oranı, bu yatırım yoğunluğunu zorunlu kılıyor. İstanbul'u, başkent Ankara 1.322 istasyonla takip ediyor.
Listenin devamında ise turizm ve sanayinin kalbinin attığı şehirler öne çıkıyor. Yaz aylarında milyonlarca turisti ağırlayan Antalya, 786 şarj istasyonuyla üçüncü sırada yer alarak elektrikli araç sahibi tatilciler için önemli bir güvence sunuyor. Sanayi ve otomotiv üretiminin merkezlerinden Bursa 594 istasyonla dördüncü, Ege'nin incisi İzmir ise 537 istasyonla ilk beşi tamamlıyor. Bu şehirlerdeki yoğunluk, şarj ağının sadece yerleşik nüfusa değil, aynı zamanda mevsimsel ve ticari hareketliliğe de hizmet ettiğini gösteriyor. Büyükşehirlerdeki bu doygunluk kullanıcıların şehir içi ulaşımda şarj noktası bulma endişesini azaltırken, kırsal ve daha az nüfuslu bölgelerde altyapı yatırımlarının artırılmasına yönelik ihtiyaç ise devam ediyor.
Hızlı şarj yatırımları geleceği şekillendiriyor
Elektrikli araç kullanımının yaygınlaşmasındaki en büyük engellerden biri olarak kabul edilen "menzil kaygısı", ultra hızlı şarj teknolojilerine yapılan yatırımlarla giderek ortadan kalkıyor. Türkiye'deki şarj altyapısında en dikkat çekici gelişmelerden biri, DC şarj soketlerinin sayısındaki ve gücündeki artıştır. Özellikle 151 kilovatsaat (kW) ve üzeri güce sahip ultra hızlı şarj noktaları, bir aracın bataryasını yaklaşık 30 dakika gibi kısa bir sürede yüzde 80 doluluk oranına ulaştırabiliyor. Bu da uzun yolculukları benzinli bir araçla yapılan seyahatler kadar pratik hale getiriyor.
Mart 2025 verilerine göre, 151 kW ve üzeri güce sahip soket sayısı 7.627'ye ulaşmış durumdaydı. Bu, toplam altyapının önemli bir kısmının yüksek teknolojiye sahip olduğunu gösteriyor. Yatırımların bu yönde devam etmesi, Türkiye'nin sadece şarj istasyonu sayısını değil, aynı zamanda teknolojik kalitesini de artırdığını ortaya koyuyor. Kullanıcıların artık daha kısa molalarla yollarına devam edebilmesi, elektrikli araçların günlük hayatta ve uzun mesafelerde daha cazip bir seçenek olarak öne çıkmasını sağlıyor.
Yollardaki elektrikli araç sayısı patladı
Altyapıdaki bu etkileyici büyümeyi tetikleyen ana faktör, tüketicilerin elektrikli araçlara olan yoğun talebi. 2025 yılının ilk beş ayında Türkiye'de 59.848 adet tam elektrikli otomobil satışı gerçekleşti. Bu rakam, toplam otomobil pazarının yüzde 15,2'lik bir payını oluşturarak elektrikli mobilitenin artık niş bir pazar olmaktan çıktığını kanıtlıyor. Bu satışlarla birlikte, Nisan 2025 sonu itibarıyla Türkiye'de trafiğe kayıtlı elektrikli araç sayısı 231.474'e ulaştı. Bu rakam, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %120'nin üzerinde bir artış yaşandığını gösteriyor.
Pazarın lideri ise yerli gururumuz Togg T10X oldu. Mart 2025 satış rakamlarına bakıldığında Togg, tek başına 3.180 adetlik satışla pazarın %25'ini domine etti. Togg'u, Kia EV3, Mini Countryman ve Çinli dev BYD'nin modelleri gibi küresel markalar takip ediyor. Pazardaki modellerin büyük çoğunluğunun SUV segmentinde yer alması da Türk tüketicisinin tercihlerini yansıtıyor. Bu talep patlaması, her 7-8 elektrikli araca bir halka açık şarj soketi düştüğü anlamına geliyor ve altyapı yatırımlarının devamlılığının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha vurguluyor.
Şarj ağı pazarında rekabet kızışıyor
Türkiye'deki şarj ağı pazarı, büyük oyuncuların liderliğinde ancak artan bir rekabetle şekilleniyor. Pazardaki ilk 10 şarj ağı işletmecisi, toplam soketlerin yaklaşık %76'sını kontrol ediyor. Bu durum, sektörde belirli bir yoğunlaşma olduğunu gösterse de yeni firmaların da pazara girerek rekabeti artırdığı gözlemleniyor. Pazarın önde gelen firmaları arasında ZES, Eşarj, Voltrun ve Togg'un kendi şarj markası olan Trugo bulunuyor.
Bu firmalar arasında dikkat çeken stratejik farklılıklar mevcut. ZES ve Voltrun gibi markalar, ağlarında daha çok AC tipi yavaş şarj ünitelerine ağırlık verirken; Eşarj ve özellikle Togg'un Trugo'su, en başından itibaren DC tipi hızlı şarj istasyonlarına odaklanarak fark yaratıyor. Trugo'nun yüksek hızlı şarj konusundaki bu stratejisi, Togg araç sahiplerine kesintisiz bir sürüş deneyimi sunma hedefini destekliyor. Sektördeki bu kontrollü büyüme, uygulanan lisanslama ve düzenlemelerle plansız bir genişlemenin önüne geçilerek sağlanıyor. Yayımlanan şeffaf aylık istatistikler, hem yatırımcılar hem de kullanıcılar için önemli bir yol haritası sunuyor.