Anadolu coğrafyası doğal afet riski taşıyan bölgeler arasında yer alıyor. Türkiye’de en sık görülen doğal afetlerin başında ise depremler ile sel ve heyelanlar geliyor. Doğal afetlerin öncesinde, sonrasında ve esnasında yapılması gerekenleri bilmek, hayatta kalmak için önem arz ediyor. Ege Üniversitesi (EÜ) Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (ASHMYO) akademisyenleri, Prof. Dr. Ali Ekşi,  Öğr. Gör. Dr. Bektaş Sarı, Doç. Dr. Süreyya Gümüşsoy, Prof. Dr. Gülseren Keskin ve Dr. Gül Özlem Yıldırım doğal afetlerin öncesi, esnası ve sonrasında hayatta tutacak altın kuralları anlattı.

EÜ Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ali Ekşi, “İzmir’de deprem dışında taşkınlar da büyük risk taşımaktadır. İklim değişikliği ve çevresel bozulmalar afet riskinin olasılığını ve yıkıcı etkilerini artırmıştır. Tüm afetler için öncelikle risk yönetiminin yapılması gerekmektedir. Depremler için bina stokuna bağlı kırılganlıkları, kentsel kırılganlıkları iyileştirmemiz gerekiyor. Depremlere yönelik bireysel tedbirler de alınmalı. Mesela hareketli eşyaların sahiplenmesi gerekir.  Afet toplama alanlarını bilmemiz gerekmektedir. İletişim ağları için cep telefonu her daim şarj edilmeli, kullanılan tıbbi ilaçlar yanınızda olmalıdır. Deprem çantasına afet anında ulaşamama ihtimali olduğu için araba bagajında çantayı bekletmek daha uygun olacaktır. Büyük bir afetin ardından, iletişim kanalları işlemez olduğunda, daha öncesinde yapılması gereken bir iletişim planı olmalıdır” dedi.

TV8 28 Nisan 2024 Pazar Yayın Akışı TV8 28 Nisan 2024 Pazar Yayın Akışı

Panik atak ile mücadele hakkında bilgi veren Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu öğretim üyesi Prof. Dr. Gülseren Keskin, “Doğal afetler, fiziksel yaranmaların yanı sıra psikolojik açıdan da insanda ciddi problemlere neden olabilir. Afet mağdurları arasında en sık karşılanan duygu paniktir. Bu duygu ancak başa çıkılarak iyileştirilebilir. Bunun kısa bir yoğun kaygı dönemi olduğunun ve yakında biteceğinin kabul edilmesi, kaygının azalmasında etkilidir. Panik ataklar genellikle başladıktan 10 dakika sonra zirveye ulaşır ve daha sonra semptomlar azarlamaya başlar.  Panik sırasında bireyin kendini güvende hissedebileceği bir yere alması ve ardından bu güven hissini artırabilecek bir mantra tekrarlanması başa çıkabiliyor olma duygusunu tetikler.  Bu mantra ‘Bu da geçecek’ kadar basit olabilir. Kişi mantrayı tekrarlamaya odaklandıkça, fiziksel tepkileri yavaşlayabilir, bu da nefesinin düzenlenmesine ve kaslarının gevşemesine yol açarak, kaygı, stres ve panik duygularının azalmasına yardımcı olabilir” dedi.

'Doğal afet anında sakinlik korunmalı'

Doğal afet anında yapılması gerekenler hakkında bilgi veren Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Öğr.Gör.Dr.Sarı “Güvenli davranışların afet sırasında can kaybı ve yaralanmaları azaltmaktadır. Doğal afet anında sakinlik korunmalı ve ne yapmamamız gerektiğini bilmeliyiz. Deprem anında sabitlenmemiş her eşyadan uzak durulmalı ve koruma sağlayabilecek eşyanın yanına çömelerek hayat üçgeni oluşturulmalıdır.  Güvenli bir yer bulup, diz üstü ‘çök’, başını ve enseni koruyacak şekilde ‘kapan’ ve düşmemek için sabit bir yere ‘tutun’ hareketleri yapılmalıdır. Merdivenler, çıkışlar ya da balkonlardan uzak durulmalı, asansöre yönelinmemelidir. Acil durum dışında telefon kullanılmamalı, gaz, elektrik ve ısıtıcılar kapatılmalı, söndürülmelidir. Açık arazide ise çömelerek etraftan gelen tehlikelere karşı hazırlıklı olunmalıdır. Deniz kıyısından uzak durulmalı, binadan düşmesi muhtemel baca, cam kırıkları ve sıvalara karşı tedbirli olunmalıdır. Sel ile karşı karşıyaysanız da eğer aracınız içinde yakalandıysanız ve aracınız bozulduysa mutlaka aracı terk ederek yüksek bir yere çıkılmalıdır. Ayrıca sel sularının temas ettiği yiyecekler yenmemelidir” dedi.

Enkazdan çıkarılan kişilere yönelik sağlık uygulamaları

Enkaz altında çıkan birine uygulanan sağlık işlemleri hakkında konuşan Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Dr. Öğr. Üyesi Yıldırım, “Depremlerde daha fazla oranda en çok; alt ve üst uzuv, omurga, göğüs, kalça ve kafa yaralanmaları ve iç organ ezilmeleri oluşmaktadır. Bu tip yaralanmalarda en erken sürede afetzedelerin güvenli bir şekilde enkazdan çıkartılarak, hayati bulguları kontrol edilir. Bu fonksiyonların devamı sağlandıktan sonra güvenli bir şekilde transport edilmesi, bir sağlık kuruluşuna götürülmeleri sağlanmalıdır. Deprem nedenli olay yerinde en sık olarak çoklu travma hastalarında yaralanmalar ve kırık kemiklere müdahaleler yoğunlaşsa da afetzedenin ve kurtarıcıların güvenliğinin sağlanması, bilinç kontrolü, hava yolu yönetimi, solunum, dolaşım, yaralanmaların ve nörolojik durumun kontrolü, ısı kontrolü ve psikolojik destek unsurlarını da içermesi gerektiği unutulmamalıdır. Enkazdan kurtarılmış bilinci açık, kendisi soluyabilen afetzedeleri olası boyun yaralanmaları açısından uygun boyutta boyunluklar ile boynu hemen sabitlenmelidir. Vücudunda açık yara varlığında yarayı çevresel zararlardan korumak için çok sıkı olmayan temiz bezler ile kapatmalıdır. Fışkırır tarzda kanama var ise kanamayı kontrol altına almak için kanayan bölgeye doğrudan bası yapılmalıdır. Afetzede uzun süre göçük altında sıkışarak kaldı ise ezilme tablosu görülebilir ve bu tabloda kana karışan bazı maddeler kalbin ritmini bozar ve böbreği tıkayarak zarar verir. Bu durumdaki hastalara ağızdan hiçbir şey verilmemelidir. Enkaz altından çıkarılan afetzedelerde yaralanma ve çevresel faktörler nedeniyle hipotermi gelişebilir. Hipotermi kesinlikle engellenmeli, var ise hızlıca düzeltilmesi için termal battaniyeler ile örtülmesi sağlanmalıdır” diye konuştu.

Çocuklar ve özel gereksinimli bireylere nasıl davranılmalı?

Afetler sırasında çocuklar ve özel gereksinimli bireylerin hakkında bilgi veren Atatürk Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Süreyya Gümüşsoy “Afet sonrasında bakım hizmeti sunabilecek alanlar, çocuklara ek stres yaratma olasılığını en aza indirecek şekilde tasarlanmalıdır. Ebeveynler ve aile üyeleri, değerlendirme ve tedavi süreci boyunca çocukların yanında kalmalıdır. Afet sırasında veya hemen sonrasında, olaydan etkilenen tüm çocukların olayı anlamalarına yardımcı olmaya ve psikolojik ilk yardım sağlamaya odaklanılmalıdır. Çocuğun gıda, su, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması sağlanmalıdır. Fiziksel açıdan sağlık müdahalesi gerektiren bir durumu varsa çocuk ivedilikle sağlık hizmetlerine yönlendirilmelidir. Özel gereksinimi ve kronik rahatsızlığı bulunan çocukların bireysel ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır. Çocukların eğitim faaliyetlerine devam edebilmesi sağlanmalı, çocuk istismarı ve ihmalinin önüne geçecek önlemler alınmalıdır. Özel gereksinimli kişilerin farklı ihtiyaç ve yeteneklerine göre uyarlanan yetersizliklere duyarlı afet yönetiminde her yetersizlik grubu kendi dinamikleri içinde değerlendirilmelidir. Bedensel, zihinsel, görme ve işitme gibi yetersizlik gruplarının özel ihtiyaçlarına göre farklı yaklaşımlar ve yönetim yöntemleri geliştirilmeli ve planlanmalıdır. Mevcut yapısal sistem özel gereksinimli bireyler için çalışır hale getirilmelidir. Özel gereksinimli bireylere afet öncesi, sırası ve sonrası için uygun davranışlar öğretilmelidir” dedi.

Kaynak: EGE AJANS