TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Türkiye Varlık Fonu’nun 2022 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleri ile İlgili Denetim Raporlarının görüşmeleri sırasında söz alan İzmir Milletvekili Plan ve Bütçe Komisyon Sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli Türkiye Varlık Fonu ile ilgili; 

“Varlık fonlarının dünyada da neden kurulduğu ve amaçları biliniyor. İki temel var: Ya bir doğal kaynağınız olacak, madeniniz, doğal kaynağınız, zenginliğiniz olacak, bunu ya belli yatırımlarda kullanmak ya da ekonomimiz, bütçe fazlası, dış ticaret fazlası verecek; bu şekilde bunu değerlendireceksiniz. Altındaki mantık da şu: "Var olan bugünkü kaynakları öyle işler de kullanalım ki gelecek kuşaklarının refahının da düşmeyeceği ve ülkenin kalkınma yolunda bir hamle yapacağı bir yapı oluşsun." Yani varlık fonlarının dünya literatürdeki açıklamasında bunlar var. Ancak Türkiye'de bu Varlık Fonunun niye kurulduğunu o zaman da biz anlamadık, eleştirdik, şimdi eleştirmeye devam ediyoruz. Türkiye, doğal kaynak zengini olan bir ülke değil yani belli bir malın, belli bir emtianın ön planda olduğu, onun ekonomiye ciddi katkı sağladığı bir ekonomi değil. Diğer taraftan, bütçe açığı var, dış ticaret ve cari işlemler açığı var. Yani bu Fonun kurulmasının mantığı yok. O zaman da şunu söyledik: "Bu Fon bir çeşit borçlanma fonu gibi olacak." Var olan bazı varlıkların kamu varlıklarının bütçe dışına çıkartılarak bütçe dışında yönetilebilmesi amaçlanıyor burada, başka bir açıklaması yok bunun yani bu, doğru bir yaklaşım değil. "Bütçe" dediğimiz şey, her şeyin bir bütçe içinde olması lazım.  Burada âdeta paralel bir bütçe var, inanılmaz rakamlara ulaşmış, bu yüzden buradaki sıkıntı önemli. Yani bu konuda biraz sonra toplam varlıkları millî gelirle kıyasladığımız zaman büyüklüğünü de göreceğiz, devasa büyüklükte bir yapı var ortada. Bugün anlattınız, farklı sektörlerde ve alanlarda kaç tane kurum olduğunu. Niye bunlar bütçe içinde değil? Bunların hepsi kamu varlıkları, bunlar kamu iktisadi teşebbüsleri, daha önce de yönetiliyordu. Neden aldınız bunları bir Varlık Fonu bünyesinde yönetiyorsunuz?”

CUMHURBAŞKANI’NIN 2 ŞAPKASI VAR

Konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı’nın Türkiye Varlık Fonu’ndaki konumunu eleştiren Türeli “Fonun yapısı problemli, Cumhurbaşkanının inanılmaz bir konumu var. Madde 3’te: Cumhurbaşkanı, şirket yapısına ve işleyişine ilişkin usul ve esasları belirliyor, hangi kurumların Varlık Fonuna aktarılacağını belirliyor, aynı zamanda da Yönetim Kurulunun Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerini atıyor. Doğal olarak Yönetim Kurulu hangi bağımsız denetim firmasına bu denetimin yaptırılacağını belirliyor. Sonra en az 3 kişiyi belirliyor, o 3 kişi kamu denetçileri arasından, onları da Cumhurbaşkanı belirliyor. Cumhurbaşkanının iki şapkası var: Bir, Cumhurbaşkanı şapkasını takıyor, belli yetkileri kullanıyor; ondan sonra geçiyor öbür tarafa hem karar verici hem uygulayıcı hem denetleyici. Böyle ucube bir durum hiçbir yerde olmaz. Yani böyle bir yetkinin birisine verilmesi kim olursa olsun mümkün değil. Yani bütün bu yetkilerin aynı kişide birleşmesinin açıklaması yok, dünyada da böyle bir şey yok. Uzun zamandır söylüyoruz bu, ciddi bir sakatlıktır, bu şekilde yönetilmez.

Cumhurbaşkanının her tür yetkiyi tamamen bir kişi olarak farklı farklı konumlara, pozisyonlara geçip kullandığı bir şey hiçbir şekilde kabul edilebilir değil.

Denetimde de üçlü bir denetim sunuşunuzda da vardı "Bağımsız denetim, Devlet Denetleme Kurulu denetimi ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu denetimi." diye. Sormak istiyorum: bu bağımsız denetim ne kadar sürdü? Ne kadarlık bir süre verildi başlangıcından bitimine kadar? Devlet Denetleme Kurulu ne kadar bir süre içinde bu denetimleri yaptı? Plan ve Bütçe Komisyonunda da, 29'unda bize geldi; bugün 1 Şubat, görüşüyoruz, 29 Ocak-1 Şubat arası. Yani eğer denetimse, eğer orada söylendiği gibi ciddiye alınan bir denetimse, bu kadar dar bir zamansal perspektif içinde görüşülmesinin anlamı yok. Önümüzdeki dönemlerde bu konuya dikkat edeceğim, başkan bundan sonra daha uzun zaman veririz." dedi ama ben beklerdim ki şimdi yapalım bunu, bugünkü görüşmede yapalım. Önümüzde çok önemli bir konu var ama "Önümüzdeki dönemde yapacağız." denildi. Daha önceki görüşmede de yine benzer şeyler konuşulmuş, Yönetim Kurulunun gelmesi gerektiğine ilişkin konuşmalar da var ama hiçbir şey değişmemiş. Yani bu, bizim yaptığımız parlamenter denetimin son derece eksik yapılması anlamına geliyor. Şimdi, kanun diyor ki denetimde: "Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen, sayılan belli alanlarda çalışan en az 3 kamu denetim elemanı..." Burada "Devlet Denetleme Kurulu" demiyor ancak Devlet Denetleme Kurulu bu işi yapıyor, Devlet Denetleme Kurulu üyelerini de atayan Cumhurbaşkanı. Burada hepsi belki bünyenizde değil, belki bir kısmı koordinasyondur, başka kurumlardan gelmiştir ama bunun Devlet Denetleme Kurulu bünyesinde yapılması yanlış. Yani buna ilişkin belki kanunda bir açıklık yok ama kanunda "Devlet Denetleme Kurulu yapar bunu." diye bir ibare de yok ya da "Onun öncülüğünde ya da koordinasyonunda yapılır." diye bir ibare yok. Yani bu durum etik değil, biraz önce söylediğim gibi Cumhurbaşkanının hem karar verici hem uygulayıcı hem denetleyici konumda olması ve bütün bu süreçlere ilişkin tek söz sahibi olduğu bir durum kabul edilebilir bir durum değil. 

Bu denetim, anladığımız kadarıyla bağımsız denetim raporu üzerinden yapılıyor. Yani Sayıştay raporları var. KİT Komisyonuna da onlar geliyor ama bunlarla herhâlde bir ilişkisi yok arada belki bu konuda bir ilişkinin kurulması anlamlı olabilir. Bu denetim konusunu çok önemsiyoruz.” ifadelerini kullandı.

DENETİM Mİ EKSİK, BİR TERSLİK Mİ VAR?

Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Varlık Fonunun ilk Genel Müdürü, yargılanıyor. Ona ilişkin 25 milyon dolarlık bir iddia vardı, ondan sonra da bu süreç 2018 yılında tespit edildi. Ben şimdi sormak istiyorum: Bu denetim raporlarında bağımsız denetim ve onun üzerinden yapılmış olan kamu denetim raporlarında yok. Neden yok? Neden tespit edemedik? Denetim mi eksik, bir terslik mi var? Kamuda yani bağımsız denetim tamamen finansal raporlar üzerinden gidiyor, orada tespit edilmesi gerekirdi, hadi tespit edilmedi diyelim. Arkasından atanan kamu denetçileri, onların tespit etmesi gerekiyordu fakat tespit edilmemiş. Sonrasında bir biçimde ortaya çıktı yani böyle bir şey söz konusu olamaz. Yani o gün 25 milyon dolarsa yarın öbür gün 500 milyon dolarlık bir şey de olabilir, bunu tespit edemiyoruz demek ki bir terslik var burada. Bunu nasıl yapacağız, Sayıştay’a mı bırakacağız bunu? Bu denetim usulünde biraz bir sıkıntı var gibi gözüküyor. Bağımsız denetim standartları üzerinden gidelim ama denetimin de bir biçimde düzgün, uygun şekilde yapılması gerekir. Mesela, ben baktım, bir kısım finansal alanda rasyolar var, finansal kaldıraç oranı, öz kaynak bölü varlık oranı, kısa vadeli yükümlülük, toplam yükümlülük, cari oran... Bunlara ilişkin bu rasyoları görmedim ben raporlarda. Bu raporların bize verilmesi gerekmiyor mu?

Orada bir sürü işlem var, sayfalarca bir şeyler yazılmış ama onların finansal anlamda şu andaki durumu nedir? Bunlar finans alanının, bankacılığın en önemli alanlarıdır, buralara bakar, bunlar üzerinden çıkarsınız, bu oranların belli bir yukarıya çıkması ya da bazen aşağı doğru inmesi ciddi risk seviyesinin arttığını gösterir. Bunlar yok. Hâlbuki bunların raporda bizim önümüze ayrıntılı bir biçimde gelmesi gerekiyordu.

TÜRKİYE VARLIK FONU BORÇLANMA FONU OLARAK ÇALIŞIYOR, 3.5 TRİLYON BORCU VAR!

Mali duruma baktığımızda, toplam varlıklar 5 trilyon 613 milyar. Bu çok büyük bir rakam. 2022 yılında gayrisafi yurt içi hasıla 15 trilyon lira, yaklaşık üçte 1'i, dolara çevirdiğimizde ise 300 milyar dolar. Yıl sonu dolar kuru 18 lira 68 kuruştu 2022'de. Net kârı vermişsiniz fakat orada bir de borç var. Toplam borç 3 trilyon 534 milyar; 3,5 trilyon borcu var. Nedir bu borç? Bu borç niye yapıldı? Tamam, varlığı söylemek güzel ama yani o zaman demek ki burada gerçekten bir borçlanma fonu var, borçlanma fonu olarak çalışıyor burası. Bu borçlar nedir, bunların ayrıntıları nelerdir; bu ayrıntıları istiyoruz. Var olan kamu kurumları, hepsi bunların KİT'ler, bunlar geçmişte buraya aktarılmasaydı hazine denetiminde olacaktı. Nasıl bu kadar yüksek borç var bunu bilmemiz gerekiyor.

YARIN İHTİYAÇ OLUR DİYE ALT FON MU KURULUR!

Fonun yapısı ve portföyü gittikçe genişliyor, yeni KİT'ler kuruyoruz aslında. Niye yapıyoruz bunu, bunu anlamış değilim. Alt şirketler, alt fonlar... Mesela 5 fon varmış, 2'si faal, 3'ü çalışmıyor, 1'i çalışıyor, 1'i şirkete dönüştürülmüş. Zarar eden şirketler var. Yani gittikçe genişleyen, büyüyen bir yapı var. Yani var olan yapısının da genişlediğini, büyüdüğünü görüyoruz. Mesela faal olmayanlar var, neden böyle bir fon kurdunuz? Yarın ihtiyaç olur diye mi bir alt fon var? Böylece gayri ciddi iş olur mu? Sonuç itibarıyla önünüze bir şey gelir, ona göre bakarsınız, bir karar alırsınız ihtiyaç olduğu zaman ama ihtiyaç olacak diye öncesinde bir fon kurulmasıyla ilk defa karşılaşıyorum.

İmamoğlu'ndan Şişli Belediye Başkanı Şahan'a ziyaret İmamoğlu'ndan Şişli Belediye Başkanı Şahan'a ziyaret

CUMHURBAŞKANLIĞINDA VAR OLAN KİŞİLER AYNI ZAMANDA VARLIK FONU’NDA!

Cumhurbaşkanlığında görevli personel, Varlık Fonu şirketlerinde görevli. Böyle bir şey olmaz. Bu etik değil, zaten her şey Cumhurbaşkanında. Cumhurbaşkanlığında var olan kişiler aynı zamanda da Varlık Fonu şirketlerinde, yönetici konumunda, denetçi konumunda ya da başka konumlarda görev almışlar. Bakıldığında ortada devasa bir yapı var ama bizim bildiğimiz anlamda denetimin dışında hangi kararların verildiğini, alındığını göremiyoruz. Şunu sormak lazım: Bu kurumlar neden Varlık Fonunda, niye bu Varlık Fonunu kurduk? Yani bunlar Varlık Fonu’nun dışında olsaydı ne olurdu, ne değişirdi? Daha iyi, daha hızlı hareket etmesi mi, esneklik mi? Ama devletin içinde bütçe birliği, hazine birliği dediğimiz şey en önemli. Burada büyüklüğü gittikçe artan paralel bir hazine var. Bakın, 2022 yılı rakamı toplam varlık 5,6 trilyon 2022 yılı bütçe büyüklüğü 2,9 trilyon, anormal büyük rakamlardan bahsediyoruz fakat anlıyoruz ki denetim eksik ve yapı son derece yanlış bir biçimde kurgulanmış. İçeride normalde birden çok görevi yapmaması gerekiyor, bunların hepsinin birbirinden ayrılması gerekiyor. Bir yerde birtakım standartları koyan, karar veren, içeride bunları uygulayan ve sonra bunun denetimini yapan kadroların, yapıların birbirinden açık ve net olarak ayrılması gerekiyor. 6741 sayılı Kanun'un 5'inci maddesi 3'üncü fıkrası diyor ki: "Finansman sağlanırken Türkiye Varlık Fonu portföyü üzerinde teminat, rehin, kefalet ve ipotek tesis edilebilir." Nedir bu? İpotekler, teminatlar bunlar varsa bunları bilmek istiyoruz çünkü bu Fon ve bünyesindeki yapılar her türlü denetimden muaf, Sayıştay denetimi yok, Rekabet Kanunu geçerli değil, Kamu İhale Kanunu, Devlet İhale Kanunu'nu burada geçerli değil, Devlet Memurları Kanunu, SPK Kanunu bunların dışında oluşmuş bir yapı var. Ne oldu, bu kadar borç nasıl yapıldı, nerelerden borçlandık? Gerçekten buradaki gibi bu teminat, rehin, kefalet, ipotek bunlar kullanıldı mı, neler için kullanıldı, hangi yatırımlar için? Bunları bilmek istiyoruz. 
AYNI YAPININ İÇİNDE SONRADAN KURULANLAR NEDEN SAYIŞTAY DENETİMİ DIŞINDA
AKP iktidarı zamanında PETKİM ve TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesine değinen Türeli “Örneğin Türkiye Maden, anlattınız, 26 adet maden ruhsatı almış, bir yerlerde bir şey yapacak. İyi ama MTA var. Yani siz bir maden şirketi gibi bir şey mi kurdunuz? MTA'yla ilişkiniz nedir, nasıl bir ilişki içindeyiz? Bunun arama çıkarma işlemini siz mi yapacaksınız, MTA'yla birlikte mi ya da başka ortaklarınız mı olacak? PETKİM ve TÜPRAŞ özelleştirildi, şimdi bu alanda yeniden bu kurumları kuruyoruz. Bunlar AKP iktidarları döneminde özelleştirildi. Şimdi, yeniden bu kurumları kurmaya kalkıyoruz. "Yüzde 82 Sayıştay denetimine tabi." dediniz, mesele yüzde 18 değil onlar neler, hangileri Sayıştay denetimi... Anladığım kadarıyla, sonradan kurulan KİT'ler, alt fonlar Sayıştay denetiminin dışında yani kurulduğu zaman geçenler Sayıştay denetimi var ama sonradan kurulanlar Sayıştay denetiminin dışında. Neden, ne fark var? Aynı yapının içinde, o da bir KİT. KİT'in içinden kuruyorsunuz, onun bünyesinde onu niye Sayıştay denetiminin dışında bırakıyoruz?” söyleminde bulundu.

ÜLKENİN KAYNAKLARINI BELLİ ÖNCELİKLERE YÖNLENDİRMEK, DAHA HIZLI BÜYÜMEK, VAR OLAN SORUNLARI ÇÖZMEK HEPİMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Konuşmasının sonunda Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye Varlık Fonu ile ilgili düşüncelerini aktaran Türeli “Türkiye Varlık Fonu Şirketi’nin Genel Kurulu yapılmadı. Siz de söylediniz konuşmanızda, raporda da var ve dediniz ki "böyle bir emredici durum yok." Ancak bütün şirketler bunu yapar. İhtiyari diye o zaman yapmayın bunu. Yani illa her şeyin yüzde yüz yapılması gibi değil, normal şartlar altında o sene bittikten sonra mart ayı sonuna kadar genel kurullar yapılır. Bankalarda da böyledir, şirketlerde de böyledir, bilançolar açıklanır ve bunlar kamuoyunun bilgisi dâhilindedir, bunlar üzerine konuşulur, halka açıksa bu çok daha önemlidir. "Bu fon önemli, şöyle ileri gidecek, şu alanlarda yatırım yapacak." demek bu işi çözmüyor. Ülkenin kalkınmasını hepimiz çok isteriz. Ülkenin kaynaklarını belli önceliklere yönlendirmek, daha hızlı büyümek, var olan sorunları çözmek hepimiz için çok önemli öncelik ama ben Türkiye Varlık Fonunun bu yapısının hangi sorunu çözdüğünü anlamış değilim, neden böyle bir şeye ihtiyaç duyulduğunu anlamış değilim ve faaliyetlerini net olarak göremiyorum, ne yaptığını göremiyorum, bilmiyorum. Bunlar hepimizin, bu ülkenin değerleri; bunlar hepimizin ata yadigârı. Yani bu Varlık Fonu konusunda bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak düşüncemiz de net. Bunun âdeta bir paralel bütçe oluşturduğunu ve bu anlamda da Türkiye'deki Varlık Fonunun, dediğim gibi, biraz önce söylediğim gibi dünyadaki varlık fonunun kuruluş amaçlarıyla bir ilişkisi olmadığını, bu anlamda da bunun doğru olmadığını söylüyoruz. Varlık Fonunun kapatılması ve oradaki kurumların yeniden hazine bünyesine, bütçe içine alınması gerektiğini her zaman söylüyoruz.
Burada sorulara alacağımız cevaplar bizim için önemli, bu konuları net ve açık bir biçimde bizimle paylaşın çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda bir denetim yetkimiz varsa biz bu denetim yetkisini sonuna kadar kullanacağız ve kullanmak da istiyoruz. Sonrasında da ona ilişkin eksik gördüklerimizi, bir zorunluluk olmamasına rağmen, bir tamamlayıcı rapor olarak size iletiyoruz ki siz de sanıyorum ona göre bazı şeyleri orada düzeltiyorsunuz. Onların da sonrasında var olan yanlışlıkların belki düzeltilmesi açısından bir katkısı olsun. Sonuçta ortada bir yapı var, bu yapı çalışıyor. Onun daha iyi yönetilmesi; kurallara, hukuka uygun olarak yönetilmesi; bütün gelirlerinin, giderlerinin, hesaplarının açık ve şeffaf olması bizim için çok önemlidir.” diyerek konuşmasını tamamladı.

Kaynak: BÜLTEN