ÖZEL/ Didar DEMİRCİ

Dünya son yıllarda iklim krizinin etkilerini en aza indirmek için çaba gösteriyor. Ancak bu çaba, hızla alarm veren iklime karşı yetersiz kalıyor. Bu yetersizlikler ise verimsizlik ve kayıplarla karşımıza çıkıyor. Hava sıcaklıklarının mevsim normallerinde olmaması ve yağışların yetersizliği; kış uykusuna yatması gereken arıları olumsuz etkiliyor. Arıları bekleyen tehlikeye ilişkin Toprağın Sesi’ne konuşan Arıcı Ramazan Keklik, “Arılar kış uykusuna yatamıyor. Ancak bundan ziyade yağmur yağmadığından kaynaklı güz çiçekleri de açmıyor. Bu nedenle polen olmuyor. Polen olmadığı için de arı yavrulamıyor” dedi.

ARI ÖLÜMLERİ OLABİLİR

İklim krizinin etkileri nedeniyle kış uykusuna yatamayan arıların boşa uçtuğunu, çünkü yağmur yağmadığı için çiçek açmadığını belirten Keklik, “Güz yağmurları yağmadı. Bu nedenle güz çiçekleri de açmadı. Çiçek olmadığı için arı yeterli poleni bulamıyor bu nedenle de yavru atmıyor” sözlerini kaydetti. Arı gelişiminde büyük sıkıntı olduğunun altını çizen Keklik, “Arı geç gelişir. Bal üretimine daha zaman çok. O zamana kadar eğer arkası iyi giderse telafi eder. Ama nisanda gelirse yağmurlar, mayısa kalır. Arı gelişimine etki yapar. O zamana kadar bir sıkıntı olmazsa arı bir şekilde kendini toparlar. Şimdi en büyük tehlike asker arıların yaşlanması. Arkadan genç nesil gelmedi mi kovan bitme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. İçinde balı ile bu sene arı ölümleri olabilir. Açlıktan değil. İçinde balı olduğu halde ama genç askeri yetiştiremeyince ne olacak. Arı şimdiye kadar boşa uçtu. Şu anda bir önlem alamıyoruz. Şimdi en büyük tehlike genç asker” mesajını verdi.

ARILAR OLMAZSA YAŞAM DA OLMAZ

İzmirli Sanayici ve Eczacı Enver Olgunsoy, arıların insanlığa faydalarını sıralayarak, nesillerinin tükenmesi halinde dünyadaki yaşamın sona ereceğini hatırlattı. Arı ürünleriyle yapılan tedavilere dikkat çeken Olgunsoy, “Apiterapi tedavi yöntemi arı ve arı ürünleriyle yapılanlardır. Kovanın içindeki havayla bile tedavi yapılıyor. Arının sadece balı değil, diğer ürünleri de işte bal, polen, propolis, arı sütü, arı zehri insanlığa şifa oluyor. Dolayısıyla etinden sütünden ifadesi burada hayat buluyor. Arının her şeyinden istifade ediyoruz. Ama bir numaralı istifade ettiğimiz şey çiçekleri döllemesidir. Bu dölleme olmazsa sebze olmaz, meyve olmaz. Sonrasında yiyecek bir şey bulamadığı için yaşam yok olur. Önce hayvanlar sonra insanlar yemek bulamadığı için ölür” sözlerini kaydetti. Öte yandan Olgunsoy, kontrolsüz zirai ilaç kullanımının ve orman yangınların arıların neslini tehlikeye atan diğer faktörler olduğunu belirtti.