Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan Yıllık Sanayi Ürün (PRODCOM) İstatistikleri, 2024 yılında Türkiye sanayisinin hem üretim hacmi hem de ekonomik değer açısından önemli bir performans sergilediğini ortaya koydu. Verilere göre, sanayi işletmelerinin ürettikleri ürünlerden elde ettikleri toplam satış geliri, bir önceki yıla göre kayda değer bir artışla 18 trilyon 800 milyar 473 milyon TL'ye ulaştı. Bu rakam, 2023 yılında 13,3 trilyon TL, 2022 yılında ise yaklaşık 9 trilyon TL seviyesindeydi. Yıllar itibarıyla yaşanan bu artış, nominal olarak sanayi çarklarının ne denli büyük bir hızla döndüğünü ve ülke ekonomisine olan katkısının ne denli büyüdüğünü gösteriyor. Ancak bu devasa ekonomik faaliyetin ardında, sektörler arası farklılıklar, teknolojik yetkinlikler ve bölgesel yoğunlaşma gibi dikkatle incelenmesi gereken önemli dinamikler yatıyor. Rakamlar, Türkiye'nin üretim gücünü teyit ederken, geleceğe yönelik stratejilerin belirlenmesi açısından da kritik ipuçları barındırıyor.

Üretim bantlarından rekor rakamlar indi

2024 yılı, seçilmiş bazı ürünlerde üretim rekorlarının kırıldığı bir yıl oldu. Türkiye'nin lokomotif sektörlerinden biri olan otomotivde, üretim bantlarından tam 1 milyon 169 bin 17 adet otomobil indi. Bu rakam, sektörün küresel pazarlardaki konumunu ve üretim kapasitesini bir kez daha kanıtladı. Beyaz eşya sektöründe de benzer bir canlılık hakimdi; ev tipi buzdolabı ve dondurucu üretimi 9 milyon 392 bin 251 adede ulaştı. İnşaat sektörünün temel girdisi olan hazır beton üretiminde ise 301 milyon 519 bin 254 ton gibi devasa bir rakam kayıtlara geçti. Isıtma sistemlerinde de önemli bir üretim hacmi yakalandı ve 1 milyon 204 bin 576 adet hermetik kombi üretildi. Dikkat çeken bir diğer alan ise yenilenebilir enerji oldu. Türkiye, 34 milyon 810 bin 425 adet güneş pili ve paneli üretimiyle bu alandaki iddiasını güçlendirdi. İki tekerlekli araçlarda da üretim ivme kazandı ve 1 milyon 14 bin 794 adet motosiklet üretimi gerçekleştirildi. Bu veriler, sanayi üretiminin farklı alt dallarda ne denli çeşitli ve yüksek kapasiteli olduğunu gösteriyor.

Ekonomide güven dalgalanması sürüyor: Haziran 2025’te endeks yatay seyretti
Ekonomide güven dalgalanması sürüyor: Haziran 2025’te endeks yatay seyretti
İçeriği Görüntüle

Satışlarda gıda sanayi zirveyi bırakmıyor

Toplam 18,8 trilyon TL'lik üretimden satışlar incelendiğinde, pastadan en büyük payı alan sektörün yüzde 14,9 ile gıda sanayi ürünleri olduğu görülüyor. Bu durum, gıda ve içecek imalatının Türkiye ekonomisi için stratejik önemini ve istikrarlı yapısını koruduğunu teyit ediyor. Gıda sektörünü, yüzde 10,7'lik pay ile sanayinin temel taşlarından olan ana metal sanayi ürünleri takip etti. Demir-çelik ve diğer metallerin üretimi, diğer birçok sanayi kolu için hayati bir girdi niteliği taşıyor. Listenin üçüncü sırasında ise yüzde 9,3'lük payla motorlu kara taşıtı, treyler ve yarı treyler imalatı yer alıyor. Otomotiv sektörü, yarattığı yüksek ciro ile ekonominin en önemli aktörlerinden biri olmayı sürdürüyor. Dördüncü sırada ise yüzde 6,1'lik pay ile tekstil sanayi ürünleri bulunuyor. Bu dört sektör, toplam sanayi satışlarının yaklaşık yüzde 41'ini tek başlarına oluşturarak imalat sanayinin ana omurgasını teşkil ediyor.

Teknoloji karnesi zayıf: Yüksek teknoloji payı sadece yüzde 3,5

Rakamların derinine inildiğinde, Türkiye sanayisinin en kritik meydan okumalarından biriyle karşılaşılıyor: teknoloji seviyesi. İmalat sanayinde 2024'te üretilen ürünler teknoloji düzeyine göre sınıflandırıldığında, ortaya çıkan tablo düşündürücü. Toplam satış değeri içinde yüksek teknoloji sınıfındaki ürünlerin payı sadece yüzde 3,5'te kaldı. Bu oran, ilaç sanayi, bilgisayar, elektronik ve optik ürünler gibi katma değeri yüksek alanlarda henüz arzu edilen atılımın yapılamadığına işaret ediyor. Diğer yandan, düşük ve orta-düşük teknoloji gruplarının toplam payı ise yüzde 68,4 gibi ezici bir çoğunluğa sahip. Orta-yüksek teknoloji grubunun (otomotiv, kimya gibi sektörleri içerir) payı ise yüzde 28,1 olarak gerçekleşti. Bu veriler, Türkiye sanayisinin büyük ölçüde geleneksel ve orta teknolojiye dayalı bir yapıda olduğunu, küresel rekabette öne çıkmak ve daha fazla katma değer yaratmak için yüksek teknolojiye daha fazla yatırım yapılması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.

Ekonominin bel kemiği ara malları oldu

Ürünlerin nihai kullanım amacına göre yapılan sınıflandırma, sanayinin iç işleyişine dair önemli bilgiler sunuyor. 2024 yılında toplam satış değerinin yüzde 44,6'sını ara malları oluşturdu. Ara malları, başka ürünlerin üretiminde kullanılan girdiler anlamına geliyor ve bu yüksek pay, Türkiye sanayisinin kendi içinde güçlü bir tedarik zinciri yapısına sahip olduğunu ve diğer sektörleri besleyen bir motor görevi gördüğünü gösteriyor. İkinci sırada yüzde 23,4'lük pay ile doğrudan tüketiciye ulaşan dayanıksız tüketim malları (gıda, temizlik ürünleri vb.) yer aldı. Yatırımların ve sanayi altyapısının göstergesi olan sermaye mallarının (makine, teçhizat vb.) payı ise yüzde 21 olarak gerçekleşti. Bu dağılım, sanayinin hem diğer üreticilere hem de nihai tüketiciye yönelik dengeli bir üretim yapısı sergilediğini düşündürüyor.

Otomotivin kalbi marmara'da atıyor: Üretimin yüzde 82'si 5 ilde

Türkiye sanayisinin önemli bir özelliği de belirli sektörlerin belirli coğrafi bölgelerde yoğunlaşması. Bu durumun en çarpıcı örneği motorlu kara taşıtları imalatında görülüyor. Bu sektörde yapılan satışların yüzde 82,3'ü sadece beş ilde gerçekleşti. Otomotivin başkenti unvanını koruyan Kocaeli, tek başına toplam satışların yüzde 32,3'ünü gerçekleştirerek liderliği elinde tutuyor. Kocaeli'ni, yüzde 28,8 ile Bursa takip ediyor. Bu iki il, Türkiye'nin otomotiv üretiminin yarısından fazlasını sırtlıyor. Sakarya yüzde 13'lük payla üçüncü sırada yer alırken, Aksaray yüzde 4,2 ve İstanbul yüzde 4'lük paylarla bu dev kümelenmeyi tamamlıyor. Bu yoğunlaşma, altyapı, uzmanlaşmış iş gücü ve yan sanayi gibi avantajlar sağlarken, aynı zamanda bölgesel kalkınmışlık farklarını da derinleştiren bir faktör olarak öne çıkıyor.

Tekstil ve giyimde fason üretimin gücü

Türkiye'nin geleneksel olarak güçlü olduğu tekstil ve giyim sektörlerinin başarısının ardındaki önemli modellerden biri de fason üretim. 2024 verileri, bu modelin sektördeki ağırlığını bir kez daha ortaya koydu. İmalat sanayinde fason olarak üretilen ürünlerin toplam satış değeri içinde en yüksek payı, yüzde 36,4 ile giyim eşyaları imalatı aldı. Onu, yüzde 17,4 ile tekstil ürünleri imalatı ve yüzde 9,1 ile fabrikasyon metal ürünleri imalatı izledi. Fason üretim, markaların tasarımlarını başka üreticilere yaptırması anlamına geliyor ve bu model, özellikle ihracata yönelik üretimde esneklik ve maliyet avantajı sağlıyor. Ancak bu durum, markalaşma ve daha yüksek katma değer yaratma konusunda da sektörün önündeki bir meydan okuma olarak duruyor.

Atıktan servet: Geri kazanımda metaller öne çıktı

Sürdürülebilirlik ve döngüsel ekonomi, modern sanayinin en önemli gündem maddelerinden biri. Türkiye'nin bu alandaki performansı da PRODCOM istatistiklerine yansıdı. 2024 yılında tasnif edilmiş materyallerin geri kazanım faaliyetleri sonucunda toplam 2 milyon 456 bin 307 ton ikincil hammadde elde edildi. Bu, atıkların yeniden ekonomiye kazandırılarak hem çevrenin korunduğunu hem de ekonomik bir değer yaratıldığını gösteriyor. Elde edilen ikincil hammaddelerin yüzde 61,7'sini metal esaslı malzemeler oluşturdu. Bunun büyük bir kısmını demir ve demir dışı metaller teşkil ederken, geri kalan yüzde 38,3'lük kısmı ise metal olmayan (plastik, kağıt vb.) ikincil hammaddelerden oluştu.

Kaynak: HABER MERKEZİ