Uzman Psikolog Gizem Naz GEZGİN DİREKSİZ

Aşkın ömrü üç yıldır, aşk zamanla biter, bitmese de azalır…Bu cümleler pek çoğumuz için tanıdıktır. Peki gerçekten de aşk zaman içinde nasıl değişir? Romantik aşkta zaman içinde meydana gelen değişiklikleri inceleyen araştırmalar, tipik olarak tutkulu aşkın yüksek başlamasına rağmen, ilişki boyunca azaldığını gösteriyor.

Aşk, insanoğlunun bildiği en derin duygulardan biridir. Pek çok sevgi türü vardır, ancak birçok insan, âşık olduğu kişi ile romantik bir ilişki içinde olmayı hayal eder. Bu bireyler için romantik ilişkiler, yaşamın en anlamlı yönlerinden birini oluşturur ve derin bir tatmin kaynağıdır. Bir başkasına bağlanmaya karşı duyulan ihtiyaç doğuştan geliyor gibi görünse de aslında sonradan öğrenilir. Nitekim bağlanma ile ilgili yapılan araştırmalar da istikrarlı bir ilişki kurma yeteneğinin, çocuğun beslenme, bakım, sıcaklık, koruma, uyarılma ve sosyal temas ihtiyaçlarını güvenilir bir şekilde karşılayan bir bakım veren ile doğduğu andan itibaren oluşmaya başladığını gösteriyor.

Son 50 yıl içinde yapılan psikoloji alanında “birinden hoşlanmak”, “birini sevmek” ve “âşık olmak” arasındaki farkları araştıran birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalara göre birinden hoşlanmak, birine karşı olumlu düşüncelere ve hislere sahip olmak olarak tanımlanır. Sık sık hoşlandığımız insanlara karşı bir sıcaklık ve yakınlık hissederiz. Bazı durumlarda bu insanlarla duygusal olarak yakın olmayı seçeriz. Birini sevdiğimizde ise bir kişiden hoşlandığımız zamanki gibi aynı olumlu düşünceleri ve deneyimleri yaşarız. Ama aynı zamanda o kişiye karşı derin bir ilgi ve bağlılık duygusu da eşlik eder. "Âşık olmak” ise yukarıdakilerin hepsini kapsamakla birlikte cinsel uyarılma ve çekicilik duygularını da içerir. Bununla birlikte, insanların kendi aşk görüşleri üzerine yapılan araştırmalar, tüm aşkların aynı olmadığını göstermektedir. Buna göre iki farklı aşk türünden bahsedebiliriz. Bunlardan birincisi, tutkulu aşktır. Tutkulu aşk, insanların tipik olarak "aşık" olduğunu düşündüğü şeydir. Tutku duygularını ve birisine yönelik yoğun bir özlemi, kollarında olmayı istemek konusunda takıntılı bir şekilde düşünebilecekleri noktayı içerir. İkinci tür, arkadaşça sevgi ve yakınlık olarak tanımlanan dostça aşktır. Bu sevgi, aşk ve tutku içeren sevgiden farklıdır. O kadar yoğun hissedilmez, ancak karmaşıktır ve duygusal yakınlık ve bağlılık duygularını romantik partnere karşı derin bir bağlılıkla birleştirir. Bununla birlikte aşkın yalnızca romantik bir temeli yoktur, aynı zamanda biyolojide de kendine yer bulmuştur. Romantik aşkla ilgili nörofizyolojik araştırmalar, tutkulu aşkın acısı çeken insanların, ödül ve zevkle ilişkili beyin bölgelerinde artan aktivasyon yaşadıklarını göstermektedir. Aslında, aktive olan beyin bölgeleri, uyuşturucu madde tarafından aktive edilenlerle aynıdır. Bu bölgeler oksitosin ve dopamin gibi kimyasallar salgılar ve bunlar aynı zamanda cinsel uyarılma ve heyecanla bağlantılı mutluluk duyguları üretir. İlginç bir şekilde, arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz (romantik olmayan ilişkiler) düşünüldüğünde bu beyin bölgeleri harekete geçmiyor. Bu bulgular bize, birinden hoşlanmanın, birine âşık olmakla aynı şey olmadığını söylüyor.

AŞK ZAMANLA NASIL DEĞİŞİR?

Aşkın ömrü üç yıldır, aşk zamanla biter, bitmese de azalır…Bu cümleler pek çoğumuz için tanıdıktır. Peki gerçekten de aşk zaman içinde nasıl değişir? Romantik aşkta zaman içinde meydana gelen değişiklikleri inceleyen araştırmalar, tipik olarak tutkulu aşkın yüksek başlamasına rağmen, ilişki boyunca azaldığını gösterir. Bunun için birden çok nedenden bahsetmek mümkündür.

Partnerler birbirleri hakkında daha fazla şey öğrendikçe ve ilişkinin uzun vadeli geleceğine güvenmeye başladıkça, rutinler gelişir. Yani partnerinizi daha iyi tanıdıkça ve ilişkinizin güvende olduğunu hissettikçe cinsel aktivite sıklığı gibi yenilik ve heyecan deneyimleme fırsatları da azalabilir. Bu durum da tutkulu bir sevginin azalmasına neden olabilir.

Tutkulu aşktaki azalma tüm çiftler tarafından tecrübe edilmese de çeşitli araştırmalar, çiftlerin yaklaşık yüzde 20-40'ının bu gerilemeyi yaşadığını bildirmektedir. On yıldan daha uzun süredir evli olan çiftler arasında, en sert krizin ikinci on yılda meydana gelmesi de bu sebepten muhtemeldir. Yaşam olayları ve geçişler de tutkuyu deneyimlemeyi zorlaştırabilir. İnsanların enerjilerini etkileyen ve tutkuyu beslemek için fırsatları sınırlayan rekabet eden sorumlulukları vardır. Ebeveynlik buna en güzel örnektir. Bunun aksine, dostça aşkın tipik olarak zamanla arttığı görülür. Araştırmalar, romantik ilişkilerin çoğunun hem tutkulu hem de dostça aşktan oluştuğunu bulsa da romantik bir ilişkinin uzun ömürlülüğünü olumsuz yönde etkileyebilecek şey, tutkulu aşktan çok, arkadaşlık sevgisindeki yokluk veya azalma olarak kabul edilebilir.

İŞTE SİHİRLİ 6 KURAL

Güçlü bir ilişki sürdürmek sağlıklı ve açık iletişim gerektirir. Bunun haricinde sağlıklı bir ilişkide bulunması gereken altı özellik vardır. Bunlar;

1 - Güven

Güven, tartışmasız en önemli ilişki özelliklerinden biridir. Güven olmadan, duygusal yakınlığı inşa edebileceğiniz sağlam bir temel eksikliği vardır ve ilişkide problem yaşama ihtimaliniz daha da büyür. Güven temeline dayanmayan bir ilişkide partnerinizin size olan duygularından ve söylediklerini gerçekten kastedip etmediğinden sürekli olarak emin olamazsınız. Bir ilişki içinde güven oluşturmanın ve yeniden inşa etmenin birçok yolu vardır, ancak güven eksikliği olduğu sürece ilişkiniz stres ve belirsizliğe karşı oldukça savunmasızdır. Gerçek benliklerini gizleyen, duygusal gerçeklerini gizleyen veya eşlerini alışkanlıkları ve davranışları konusunda aktif olarak yanıltan eşler, her ilişkinin ihtiyaç duyduğu temel güven temelini tehlikeye atmaktadır.

2 - İletişim

Dürüst, saygılı ve açık bir şekilde iletişim kurmak, özellikle tartışmalarda, otomatik olarak herkesin aklına gelmeyen bir şeydir. Hatta bazen doğru iletişim kuramamak bir tartışmayı tam anlamıyla bir savaşa dönüştürebilir. Güçlü ve sağlıklı iletişim, iyi ilişkileri besleyen can damar olduğu için, önemli olan sağlıklı ve açık iletişim üzerine çalışmanızdır. Pek çok araştırma da bir çiftin tartışma şeklinin ilişkilerinin başarısı hakkında çok şey tahmin edebileceğine işaret. Sağlıklı ilişkilerde partnerler birbirlerini küçümsemeyen şekilde konuşurlar. Birbirlerinin zamanına ve fikirlerine kendilerininkine değer veriyormuş gibi değer verirler. Bir ilişki içinde saygı aşınmaya başladığında, onu yeniden inşa etmek uzun ve zahmetli bir yoldur.

3 - Sabır

Hiç kimse her zaman mükemmel bir şekilde sabırlı olamaz ve uykusuzluk, stres veya fiziksel sağlık sorunları gibi faktörler hayatınızın çeşitli noktalarında sizi daha kolay sabırsız biri haline getirebilir. Bu insan olmamızın vermiş olduğu doğal bir süreçtir. Ancak sağlıklı, sevgi dolu bir ilişkideki partnerler, bir kişi kötü bir gün geçirdiğinde veya en iyi durumda olmadığında dahi partnerine karşı sabırlıdır. Günlük yaşamda bir partnere uyum sağlayabilmek (mantık çerçevesinde) partnerinizin koşulsuz sevilme hissini yaşamasına izin vererek ilişkiyi daha güçlü kılar.

4 - Empati

Başka bir kişinin bakış açısını benimsemeye istekli olmak pek çok durumda faydalıdır. Aynı fikirde olmasanız bile, partnerinizin bakış açısını anlamaya çalışmak için gerçekten çaba gösterebilir misiniz? Empati, uzun süreli aşk için ilişkide olmazsa olmaz bileşenlerden birisidir. İronik bir şekilde, her şeyin mükemmel olduğu yanılsamasını korumak için birbirlerine olan üzüntülerini gizleyen çiftler, muhtemelen duygularını ifade eden ve ortaya çıktıkça, çatışmaya neden olsa bile onları çözmeye çalışan çiftlerden çok daha kötü durumdadır. Kısacası, sağlıklı ilişkiler, fikir ayrılığı veya sorun olduğunda, sorunları örtmekten ve kişisel saldırılara dönüştürmekten kaçınır. Saygı, empati ve anlayışla konuşabilirler.

5 - Sevgi ve İlgi

Aşkın olduğu yerde sevginin de olduğunu söylemeye gerek yok. Ama sevgiden daha incelikli olan aşk, şefkat ve aynı zamanda gerçek bir ilginin ifadesidir. Sarılmalar, öpücükler ve rahatlatıcı dokunuşlar gibi küçük fiziksel hareketler, her bir kişinin ilişkide rahat ve güvende hissetmesini sağlamak için önemlidir. Bir ilişkide tek bir "doğru" miktarda ilgi yoktur. Sizin için yeterli olan partneriniz için yeterli olmayabilir. Aynı şey fiziksel yakınlık için de geçerlidir.

6 - Esneklik

Her iki partnerin de günlük yaşamda ve karar vermede esneklik göstermesi önemlidir, çünkü eğer her zaman bükmeyi yapan tek bir partner olursa bu dengesizlik zamanla toksik hale gelebilir. Sağlıklı ilişkilerde, her iki partner de uzun vadeli bir ilişki sırasında ortaya çıkabilecek olumlu ve olumsuz değişikliklere ve büyümeye gerektiği gibi uyum sağlamaya isteklidir. Ve özellikle çatışmalar sırasında, ilişki içerisindeki her bir kişi için neyin en önemli olduğunu ve buna nasıl öncelik verilmesi gerektiğini ortak bir düzeyde değerlendirebilirler. Birbiriyle karşılaşmak için asla eğilmeye istekli olmayan iki partner birlikte bir hayatı gerçekten paylaşmaktan çok uzaktır. Yani sürekli karşı taraftan bir beklenti içinde olmak belirli bir süre sonra karşı tarafı tüketecek ve ilişkinin sürdürülmesini engelleyecektir.