Modern yaşamın temposu arttıkça, kaliteli uykuya duyulan ihtiyaç da büyüyor. Geceleri geç saatlere kadar süren ekran maruziyeti, zihinsel yük ve şehir hayatının koşuşturması, sabah uyanmayı eskiye oranla daha güç hale getiriyor. Bu nedenle pek çok kişi, alarm çaldığında üzerinde hissettiği baskıyı hafifletmek için alarmı erteleme alışkanlığına sarılıyor.

Ancak bilim insanlarına göre bu davranışın arkasında, sanılandan çok daha karmaşık ve riskli bir süreç bulunuyor. Kısa uyku aralıklarının beyni yeniden uyku döngüsüne soktuğu, alarm tekrar çaldığında ise bu döngünün en derin noktasında sert bir şekilde uyandırdığı ifade ediliyor. Bu sarsıntılı geçiş, güne bulanık bir zihin, düşük odak ve tükenmiş enerji ile başlamanın temel nedeni olarak açıklanıyor.

Alarmı ertelemenin beyni neden daha yorgun bıraktığı

Uykunun kendi içinde döngüsel bir yapısı bulunur ve bu döngülerin her biri beynin onarımı için kritik öneme sahiptir. Sabah alarm ilk kez çaldığında vücut genellikle REM uykusunun son evresindedir; yani doğal uyanışa oldukça yakındır. Fakat alarm erteleme davranışı, beyni yeni bir döngünün içine sürükler.

Bu noktada sorun büyür: Bir uyku döngüsü ortalama 90 dakika sürerken, kişi yalnızca birkaç dakika sonra tekrar uyandırılır. Beyin bu kez derin uyku evresinin ortasında ansızın uyanmak zorunda kalır. Bu durum, tıpta uyku ataletiolarak bilinen ağır sersemlik halini ortaya çıkar.

6 Aralık 2025 TV yayın akışı: Bu akşam hangi diziler ve programlar var?
6 Aralık 2025 TV yayın akışı: Bu akşam hangi diziler ve programlar var?
İçeriği Görüntüle

Uzmanlara göre uyku ataleti, gün boyu devam edebilen şu belirtileri tetikler:

  • Zihinsel bulanıklık

  • Yavaş karar alma

  • Odaklanma güçlüğü

  • Fiziksel ağırlık hissi

  • Düşük motivasyon

Bu nedenle sabah yataktan kalkıldığında hissedilen “dinlenmemişlik”, aslında gece uykusunun değil, alarmı defalarca ertelemenin bir sonucudur.

Image-2355

Hormonların dengesini bozan sabah karmaşası

Sabah uyanışı, sandığımızdan daha hassas bir hormonal düzen gerektirir. Sağlıklı bir uyanma anında vücut, kortizol ve adrenalin seviyelerini kontrollü şekilde artırarak bedeni güne hazırlar. Bu düzen, biyolojik saatin doğal bir parçasıdır.

Fakat alarm ertelendiğinde, vücut aynı döngüyü yeniden başlatmak yerine düzensiz bir stres tepkisi üretir. Şok etkisi yaratan her yeni alarm sesi, kortizol salgısını artırır ve sinir sistemini uyarır. Böylece kişi güne:

  • Çarpıntı

  • Gerginlik

  • Anksiyete

  • Tedirginlik

gibi belirtilerle başlayabilir.

Bir diğer önemli konu ise adenozin düzeyleridir. Uyku boyunca biriken ve uykuyu teşvik eden adenozin, kaliteli bir uykuda temizlenir. Ancak parçalı uyanışlar, adenozinin tam olarak giderilmesini engeller. Sonuç ise öğle saatlerine kadar süren sürekli esneme, enerji düşüklüğü ve zihinsel sis olarak geri döner.

“Ertelemek” psikolojide neyi tetikliyor?

Güne nasıl başladığınız, günün geri kalanını belirleyen önemli bir psikolojik faktördür. Alarmı ertelemek, aslında günün ilk görevini yerine getirmemek ve sorumluluğu saniyeler içinde ertelemek anlamına gelir.

Psikologlara göre bu davranış, bilinçaltına şu mesajları gönderir:

  • “Hazır değilim.”

  • “Bugün zor olacak.”

  • “Erteleyebilirim.”

Bu algı, gün içinde motivasyonu azaltır, disiplin duygusunu zayıflatır ve stres seviyesini artırır. Üstelik sabah aceleyle hazırlanmaya çalışmak, kahvaltıyı atlamaya veya evden panikle çıkmaya sebep olabilir. Böylece kişi daha güne başlamadan bir tür kriz yönetimi moduna girer.

Oysa alarm çaldığında ayağa kalkmak, bedene ve zihne “kontrol bende” mesajı verir. Bu davranış, özgüveni yükseltir ve güne daha güçlü bir başlangıç sağlar.

Sağlıklı uyanışın altın kuralları

Uzmanlara göre alarm erteleme alışkanlığını yenmek mümkün ve düşündüğünüz kadar zor değil. İşte sağlıklı bir uyanış için önerilen temel prensipler:

Alarmı uzak bir yere koyun

Alarmın yatağın hemen yanında olması, otomatik olarak ertelemeye davetiye çıkarır. Alarmı erişilmesi zor bir noktaya yerleştirmek, fiziksel hareketle birlikte beyinde uyanma sinyallerini tetikler.

Işığı uyanmanın merkezine alın

Doğal ışık, biyolojik saatin düzenleyicisi olan en güçlü uyaranlardan biridir. Alarmla birlikte perdeleri açmak veya gün ışığı simülasyonu yapan bir uyandırma lambası kullanmak, melatonin üretimini durdurur ve kortizol salınımını dengeler.

Her gün aynı saatte uyanın

Hafta sonları dahil sabit bir uyanma saati belirlemek, bedenin bu saate otomatik olarak uyum sağlamasını kolaylaştırır. Zamanla alarm çalmadan uyanmak bile mümkün hale gelebilir.

“5 dakika daha” yerine bedeninizi hareket ettirin

Erteleme tuşuna basmak yerine yatakta birkaç dakika gerinmek, bir bardak su içmek veya pencereyi açarak nefes almak, metabolizmayı harekete geçirir ve zihni berraklaştırır.

Kaynak: HABER MERKEZİ