Türkiye siyasetinin ana arteri olan Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) son bir yıldır devam eden ve "kayyum" atamalarıyla zirveye ulaşan hukuki ve siyasi kriz, uluslararası basının da gündeminden düşmüyor. İngiltere merkezli dünyaca ünlü haber ajansı Reuters, Türkiye'de yaşanan bu süreci kapsamlı bir analizle masaya yatırdı. Ajans, ana muhalefet partisine yönelik bu operasyonların sadece bir parti içi mesele olmadığını, sonuçlarının Türkiye'nin siyasi geleceğinden ekonomisine kadar geniş bir yelpazeyi etkileyebileceğini vurguladı. Soru-cevap formatında hazırlanan analizde, "Ankara'daki mahkemenin CHP'nin 2023 kongresini geçersiz kılma kararı partiyi yeniden şekillendirebilir, piyasaları sarsabilir ve hatta 2028'de genel seçimlerin zamanlamasını etkileyebilir" ifadeleri kullanılarak, sürecin kritik önemi gözler önüne serildi.
'Yüzlerce üye gözaltında, kritik noktaya ulaşıldı'
Reuters'ın analizi, son bir yılda CHP'ye yönelik hukuki baskıların ulaştığı boyutu çarpıcı bir şekilde özetliyor. "Türkiye'deki ana muhalefet partisinin son bir yılda yüzlerce üyesi gözaltına alındı ve Pazartesi günü mahkemenin partinin son kongresini iptal edip liderini görevden alıp almayacağına karar vereceği kritik bir noktaya ulaşacak" denilen analizde, sürecin sadece yerel bir kriz olmadığı, uluslararası yatırımcılar tarafından da yakından izlendiği belirtildi. Ajans, CHP'ye yönelik soruşturmalarda, aralarında 16 belediye başkanının da bulunduğu 500'den fazla kişinin gözaltına alındığını veya tutuklandığını hatırlatarak, operasyonların ölçeğine dikkat çekti.
Analizde, bu sürecin en sembolik olaylarından birinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Mart ayında gözaltına alınıp tutuklanması olduğu ve bu durumun "Türkiye'deki son 10 yıldaki en büyük protestoları tetiklediği" yorumu yapıldı. Ayrıca, CHP İstanbul İl Başkanlığı'na kayyum olarak atanan Gürsel Tekin ile parti yönetimi arasında yaşanan gerilime de değinilerek, krizin çok katmanlı yapısı vurgulandı.
Olası senaryolar: Kılıçdaroğlu göreve mi dönecek?
Reuters, Pazartesi günü mahkemeden çıkabilecek olası kararları ve bu kararların yaratacağı senaryoları da masaya yatırdı. En radikal senaryo olarak, mahkemenin 2023 yılının Kasım ayında yapılan ve Özgür Özel'in genel başkan seçildiği 38. Olağan Kurultay'ı da iptal etme olasılığı üzerinde duruluyor. Analizde, "Kongre'de Erdoğan'a cumhurbaşkanlığı seçiminde mağlup olan ve birçok CHP'linin güvenini kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu yerine Özgür Özel seçilmişti. Mahkeme, kongreyi iptal ederek kayyum atayabilir ya da parti içinde yeni bir seçim olana kadar Kılıçdaroğlu'nu göreve getirebilir" denildi. Bu senaryo, partinin sadece İstanbul'da değil, genel merkez düzeyinde de bir kaosa sürüklenebileceği ve liderlik mücadelesinin yeniden alevlenebileceği anlamına geliyor.
Ajans, diğer olası senaryolar olarak mahkemenin davayı tamamen reddetmesini ya da 4 Kasım'da görülecek olan ve kongreye ilişkin açılan ayrı bir ceza davasının sonucunu beklemek üzere kararını ertelemesini de gösterdi. Bu belirsizlik ortamının, partinin geleceğe yönelik strateji belirlemesini ve etkin bir muhalefet yapmasını zorlaştırdığı belirtildi.
Sonuçları ne olacak: Piyasa ve seçimler nasıl etkilenir?
Reuters, "Bunun sonuçları ne olacak?" başlığı altında ise, krizin siyasetin ötesindeki etkilerini irdeledi. Ajansa göre, bu yasal saldırılar, CHP'nin 2024 yerel seçimlerinde elde ettiği gücü ve anketlerde iktidar partisiyle başa baş giden konumunu zayıflatmayı hedefliyor olabilir. Analizde, bu sürecin 2028'de yapılması planlanan genel seçimlerin takvimini bile etkileyebileceği öne sürüldü. "Cumhurbaşkanlığı seçimi 2028 yılına kadar planlanmıyor, ancak Erdoğan yeniden aday olmak isterse bu tarihten önce yapılması gerekecek ve bunun için önemli bir parlamento desteğine ihtiyacı olacak," yorumu yapılarak, siyasi tablonun yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı iması yapıldı.
Krizin ekonomik yansımalarına da dikkat çeken Reuters, bu soruşturmaların finans piyasalarını sarstığını ve ekonomi yönetiminin yabancı yatırımcı nezdinde sağlamaya çalıştığı güveni riske attığını vurguladı. NATO üyesi bir ülkede ana muhalefet partisinin bu denli bir hukuki baskı altına alınmasının, uluslararası yatırımcılar tarafından "siyasi istikrarsızlık" olarak algılandığı ve bunun da ekonomik kırılganlığı artırdığı belirtildi.
'Daha önce böyle bir siyasi karışıklık yaşanmadı'
Analizin en çarpıcı bölümlerinden biri ise, "Daha önce böyle bir siyasi karışıklık yaşandı mı?" başlığı altında yapılan tarihsel karşılaştırma oldu. Reuters, "1960-1980 yılları arasında yaşanan üç darbe dışında, bu kadar yüksek profilli siyasi liderlerin, şüphelilerin avukatlarının uydurma olduğunu iddia ettiği ve henüz yayınlanmamış deliller temelinde görevlerinden uzaklaştırıldığı bir örnek yok" ifadesini kullandı. Bu yorum, Türkiye'de yaşananların, askeri darbe dönemleri dışında benzeri görülmemiş bir siyasi müdahale olduğu yönündeki eleştirileri uluslararası kamuoyuna taşıyor. Analizde, 2013'teki Gezi Parkı protestolarında binlerce vatandaşın tutuklandığı, ancak mevcut yasal girişimin, "anketlerde yüksek oy oranlarına sahip olan gelecekteki olası bir hükümeti hedef alarak daha da ileri gittiği" belirtildi. Geçmişte HDP ve DEM Parti'ye yönelik operasyonların da hatırlatıldığı analiz, Türkiye'de muhalefete yönelik baskıların sistematik bir hal aldığı mesajını veriyor.