GAZİ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Şerife Işık, pandemi dönemi ile açık liselerin çokça tercih edilmeye başlandığını belirterek, "Örgün eğitime ilişkin çocukların bağlılıklarını arttıracak, tutumlarını olumlu yönde etkileyecek uygulamalara yer verilmesi lazım. Örgün eğitimin avantajı, her zaman açık liseden çok daha üst düzeyde" dedi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in örgün eğitimden açık liseye geçişlerin zorlaştırılacağına yönelik açıklamasını değerlendiren ​Prof. Dr. Şerife Işık, özellikle koronavirüs pandemisi sürecinde uzaktan eğitimin yaygınlaşmasıyla açık liseye geçişin, öğrenciler tarafından çok tercih edilen bir durum haline geldiğini söyledi. Öğrencilerin gerekçelerinin genellikle üniversite sınavına daha etkili hazırlanmak olduğunu belirten Prof. Dr. Işık, "Aslında açık lisenin okula gitme şansı olmayan bireyler için fırsat eşitliği sağlaması, çeşitli hastalıkları ya da rahatsızlıkları nedeniyle okula gidemeyen bireyler için eğitime ulaşılabilirlik sağlaması açısından elbette ki avantajları vardır; ama hiçbir şekilde okula devamlılığın esas olduğu örgün eğitimin önüne geçemez. Evet, toplumun genel kültür seviyesini, eğitim düzeyini arttırabilir ama öte yandan sosyal, duygusal, ahlak ve vicdan gelişimi dediğimiz alanlarda, çocukların ve ergenlerin ihtiyaç duyduğu dönemlerde bunlardan uzak kalmalarına neden oluyor. Bu yüzden örgün eğitimin avantajı, her zaman açık liseden çok çok daha üst düzeyde. Bunu göz ardı etmemek gerekiyor" diye konuştu.
Örgün eğitim ve açık liseyi karşılaştıran araştırma sonuçlarına bakıldığında ortaya iki ortak sebep çıktığını aktaran Prof. Dr. Işık, birinci sebebin çoğunlukla kişisel, psikolojik ve ekonomik olduğunu; ikinci sebebin ise çocukların okula bağlılık düzeylerinin düşük seyretmesi olduğunu söyledi.

'OKUL BAĞLILIĞINI ARTTIRMAMIZ GEREKİYOR'

Örgün eğitimin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Işık, "Bu araştırma sonuçlarından yola çıkarak şunu çok net görebilirsiniz; çocukların örgün eğitimi tercih etmeme nedenlerinin başında okula yönelik olumsuz tutumları geliyor. O yüzden örgün eğitime ilişkin çocukların bağlılıklarını arttıracak, tutumlarını olumlu yönde etkileyecek uygulamalara yer verilmesi lazım. Daha doğrusu okulu çocukların gözünde istenilir hale getiriyor olmamız gerekiyor. Bizim eğitim sistemimizde ana sınıfını dışarıda tutarsam; ilkokuldan itibaren ortaöğretimin sonuna kadar tamamen akademik başarıya yönelik bir sistem kurgumuz var. Sistem içinde üniversite sınavına öğrenci hazırlıyoruz. Çocukların tek derdi; üniversite sınavına hazırlanmak için daha çok zaman bulmak. O zaman açık liseyi daha çok tercih ediyorlar. Bu durumda okulun daha istenilir hale gelmesi için çocukların okul içinde hem sosyal hem duygusal gelişimlerini destekleyecek psikolojik ihtiyaçlara yer verilmesi lazım. Okul bağlılığını arttırmanız gerekiyor. Eğlence dediğimiz, başarma dediğimiz; ama bu akademik başarı değil; hayata ilişkin başarıdan bahsediyorum. Okulların, ait olma duygusunu hissedebilecekleri ve besleyebilecekleri yer olması gerekiyor. Dersin dışında çocuğun kendisini bulabileceği bir ortam yaratırsanız; çocukların örgün eğitime yönelik tutumları olumlu yönde değişecektir" diye konuştu.

'AÇIK LİSE, YETİŞKİNLER İÇİN OLMALI'

Merdiven altı eğitim kurumlarıyla mücadeleye yönelik önerilerini açıklayan Prof. Dr. Işık, "Merdiven altı kurumların ortadan kalkması, çocukların örgün eğitime tekrar hevesle ve istekle geri dönebilmesi için iki şey yapılması lazım. Bir yasal düzenleme olması gerekiyor. Açık lise uygulamasının, 18 yaşından büyük, liseyi bitiremeyen yetişkinler için olması lazım. Yasal olarak bunun önünü keseceksiniz. İki; okulları sadece derslerin anlatıldığı ve öğretildiği bir yer olmadığı, çocukların hayatı öğrendiği, yaşamayı öğrendiği, mutlu olduğu bir kuruma dönüştürmek gerekiyor" dedi. (DHA)

Kaynak: DHA