Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun, büyük bir katılımla 25 gün sürdürdüğü "Adalet Yürüyüşü"nün ardından İstanbul Maltepe'de düzenlenen mitingine "170 bin kişi"nin katıldığını söyledi.

15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü öncesi İstanbul'da BBC'nin HARDtalk programından Zainab Badawi'ye özel bir mülakat veren Erdoğan, "Şimdi ben size özellikle bir şey söyleyeyim; Bu tamamıyla sözde bir adalet yürüyüşüdür. Ve bu sözde adalet yürüyüşünün ortalaması bellidir. Bunun ortalaması bazen 500 olmuş, bazen 1000 olmuş, bazen 1500 olmuş bu kadar. Bakın bütün bunların bu yürüyüş esnasında hükümetimiz her türlü güvenlik önlemini sağladı. Bu güvenlik içinde bu yürüyüşü yaptılar. Ve gelip de en son topladıkları mitingdeki kalabalık nedir? O kalabalık da ortada. Bakın toplam, İstanbul dışında otobüslerle gelenlerle birlikte topladıkları 170 bin kişi. Biz bir 7 Ağustos mitingi yaptık. Ve 2 milyon insan orada toplandı. Aramızdaki fark budur. Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak, hükümetimiz, hükümet olarak bugüne kadar kimsenin önünü kesmemiştir. Kimsenin demokratik haklarını engellememiştir... Şimdi hiçbir zaman bu ana muhalefet, Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti ve onlarla beraber hareket edenler, PKK terör örgütü, bunlar hep beraber hareket ettiler. Bunlar hiçbir zaman bir birlik ruhunda bütünleşmemişlerdir. Bunlar her zaman ayrılıkçı olmuşlardır. Ve ana muhalefet, şu anda terör örgütü ile birlikte hareket etmiştir. Ve aşırı uçlar beraber hareket etmişlerdir. Dolayısıyla bunların böyle bir birlik ruhunda bulunması da bundan sonra zaten söz konusu olmayacaktır. Asıl demokratik mücadeleyi de şu anda iktidar partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi, Parlamento'da gayet açık ne şekilde ortaya koymaktadır" dedi.

Tutuklu Gazeteciler Soruldu

BBC muhabirinin, "150 gazeteci şu anda hapiste. Bu rakamda, dünya çapında hapiste olan gazetecilerin üçte birine denk geliyor. İfade özgürlüğünden bu denli korkmanızın nedeni nedir?" sorusuna Cumfurbaşkanı Erdoğan; "Bakın şu anda siz benden daha fazla konuşuyorsunuz. Asıl özgürlük sizde. Siz bana özgürlük tanımıyorsunuz. Benimle böyle bir söyleşi yapıyorsunuz ama bana özgürlük tanımıyorsunuz. Ve gazetecilikten dolayı içeride olan yok. Bunu çok açık görmemiz lazım. Şu anda Türkiye'de bu kadar muhalif gazeteciler, işte bu yürüyüşü yapma esnasında bütün yazılanlar çizilenler, her türlü hakaretler hepsi ortada. Şu anda içeride olanların gazetecilik sıfatı yok. Bunlar ya terör örgütüyle beraber hareket etmişlerdir, ya silah bulundurmaktan içeri girmişlerdir. Ya da birçok yerlerde bankamatikleri kırmışlar, buraları soymuşlardır. Ama ceplerinde bir sarı basın kartı değil, gazeteci kartı vardır. Bununla beraber de kendilerinin gazeteci olduğunu iddia etmişlerdir. Ve şu anda da sizin ifade ettiğiniz şekilde 170 tane gazeteci falan içeride yok. Bunların hepsi yalan. Böyle bir şey söz konusu değil. Bunların defaatle açıklamalarını yaptık ve şu anda gerçek manada gazeteci sıfatıyla içeride iki kişi var. Bunun dışında böyle bir şey söz konusu değil. Bu yalanlarla da dünyayı kandırmayalım. Yargı, ordu, emniyet, basına sızmak suretiyle çatı ile böyle bir çete oluşturuldu. Bu çete ile de bu darbe girişiminde bulunuldu. Soruyorum; bir devleti yıkmak için böyle bir çalışmayı hep birlikte böyle bir çalışmayı hep beraber yapacaklar sonra da sonra da gazetecilik kimliğine sığınarak kendilerini kurtaracaklar. Böyle bir şey söz konusu değil. Biz bu konuda kimsenin yazdığından, çizdiğinden ne korktuğumuz ne de çekindiğimiz yok." yanıtını verdi.