İzmir'de, AKP, CHP, DSP, Demokrat Parti, Saadet Partisi, Vatan Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi, Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) yanı sıra 4 de bağımsız aday, Büyükşehir Belediye Başkanlığı yarışına katıldı. 31 Mart'ta yapılacak yerel seçim yarışına katılan 12 adaydan yalnızca birinin kadın olması dikkat çekti. TKP adayı Senem Doruk İnam, Nazım Hükmet Kültür Merkezi'nde genel koordinatör olarak görev yapıyor. İnam, özellikle seçim süreçlerinde kadın adayların tartışılan en önemli konulardan biri olduğunu söyledi. Türkiye'de siyasetin 'erkek mesleği' gibi görüldüğünü savunan Senem Doruk İnam, ülke siyasetine dair söz söylemek isteyen kadınların, seçim dönemlerinde partiler tarafından seçim propagandası haline getirildiğini ileri sürdü. İnam, şöyle dedi:

"Türkiye Komünist Partisi'nde kadın adayları için kotalar yok, eş görevlendirmeler yok. Çünkü partimiz kadınların siyasette etkin ve eşit olmalarının yolunun bu gibi teknik meselelerle çözülemeyeceğine inanıyor ama Türkiye Komünist Partisi'nin üç büyükşehirde 3 kadın adayı var. TKP'nin kadın adayları, zaten siyasette aktif olan, etkin sorumluluk alan kişiler. Bugün Türkiye'de kadınların maruz kaldığı her şey içinde yaşadığımız paranın hüküm sürdüğü bu düzenin bir sonucu. Kadının eşitliği ve özgürlüğü için bu düzende yapılabilecekler kısıtlı olmaya mahkum. İşte bu yüzden biz, mücadelemizin temeline düzen değişikliği hedefimizi oturtuyoruz. Böyle bir ortamda, böyle bir düzende kadınların siyasette etkin olabilmelerinin tek bir yolu var. Daha fazla mücadele etmek. Eşitlik ve özgürlük için kadınlar boyun eğmeyecek, mücadele edeceğiz, kadınlar örgütlenecek ve bu sömürü düzeninin karşısında dimdik duracak."

'İzmir ciddi bir tehdit altında'

İzmir'de kadın adayları bulunmayan partilerin, kenti kadına benzetme yarışına girdiklerini ileri süren Senem Doruk İnam, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İzmir'de kadın kent dokusunda, kent profilinde çok önde bir unsur ve söz konusu İzmir'i kadınlar ile değerlendirmekse, bıraksınlar bu kent için kadınlar konuşsun. Bu kenti kadınlar yönetsin. Ben komünist bir kadınım, İzmirimiz bugün ciddi bir tehdit altında. Bu tehdit kentimizin yağmaya, ranta ve talana tam boy açılmasıdır. Kentimiz sermaye uğruna yok ediliyor. Yeşil alanlarımız azalıyor, çirkin gökdelenler kentimizin göbeğinde boy gösteriyor. Her yanı AVM'lerle donatılmış bir kent haline geliyor. İzmir çirkinleştiriliyor. İşte bizim İzmir'i taşıyacağımız nokta, tüm bunlara 'dur' demek olacak. Biz İzmir'de toplumcu ve halkçı bir yerel yönetim anlayışı ile hareket edeceğiz. Paranın değil, insanın ve emeğin değer olduğu bir kent yaratacağız. Birlikte üreteceğiz ve birlikte paylaşacağız. Evet, İzmir'de bir kadının yerel yönetimlerde yer almasının büyük önemi var ama şunu unutmayın biz birlikte, yönetmek istiyoruz ve öyle yapacağız." DHA