Seçim sonuçlarına muhalefetten tepki gecikmedi. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Erdoğan’ın zaferini “Pirus Zaferi” olarak nitelendirdi. BirGün Gazetesi de seçim sonuçlarını “Pirus Zaferi” şeklinde manşet yaptı.

PİRUS ZAFERİ NEDİR?

Peki, nedir bu Pirus Zaferi? Günümüzde politik gelişmeler karşısında sıkça gönderme yapılan bu deyişin tarihi kökeni nedir? Vikipedia’ya göre Pirus zaferi, yıkıcı büyüklükte kayıplar pahasına kazanılan bir zaferdir. Kazanılan zaferin verilen kayıplardan sonra anlamsız hale gelmesini ifade eder.

Bu deyişin kaynağı MÖ 280-279 yıllarında yaşanan bir savaştır. Grek kolonisi Tarentum Kralı Pirus, Roma’ya saldırma kararı alır. Bu saldırısında sonuçlarını düşünmeyen Pirus, ne pahasına olursa olsun savaşı kazanmak için her şeyini feda eder. Savaşı sonunda kazanan Pirus, ordusunun tamamını kaybeder: Savaşı kazanmış olsa da yanında neredeyse kimse kalmamıştır.

Bu olaya atfen, benzer şekilde kazanılan savaşlara Pirus zaferi denir. Pirus Zaferi aslında yenilmeye mahkûm galibiyetleri anlatmak için kullanılır.

TARİHE GEÇEN 3 “PİRUS ZAFERİ”

Pirus Zaferi sadece antik çağda yaşanan bir olgu değildir. Tarihte birçok savaşta da bu deyişi hak eden galibiyetler elde edilmiştir. İşte bunlardan üç tanesi:

Malplaquet Muharebesi

1700’de İspanyol Tahtında yerini kimin alacağı konusunda İspanyol Veraset Savaşı patlak verir. Mücadele, 1709 Malplaquet Muharebesi’nde kanlı bir zirveye ulaşır ve Marlborough Dükü komutasındaki 100 bin kadar Hollandalı, Avusturyalı, Prusyalı ve İngiliz savaşçıdan oluşan bir ittifak, 90 bin kişilik bir Fransız ordusuyla karşılaşır. Marlborough, Fransız kuvvetlerini ezmeye heveslidir ve büyük bir piyade ve süvari saldırısı başlatır. Fransızlar kendilerini bir dizi sağlamlaştırmalar ve engeller labirentinde güçlendirmişlerdir ve ittifakın nihayet hatlarını delip işlerine el koyması yedi yorucu saat sürer. O zamana kadar, Marlborough’un hırpalanmış askerleri, avantaj elde edemeyecek kadar yorulmuştur. Fransızlar, güçlerinin çoğu hala dokunulmadan organize bir geri çekilme yapabildiler. Malplaquet, 18. yüzyılın en ölümcül savaşı olarak tarihe geçer. Fransızlar yaklaşık 12 bin zayiat verirken, Marlborough 24 bin kişiyi kaybeder - tüm ordusunun neredeyse dörtte biri.

Bunker Hill Muharebesi

Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın ilk aylarında yaşanan bu muharebede Amerikalı milisler Boston’un etrafındaki tepelerden birine yerleşirler - savaş, adını başlangıçta işgal etmeleri gereken Bunker Hill’den alır - ve yaklaşık 2 bin 200 İngiliz askerinden oluşan üstün bir güçle karşı karşıya kalırlar. Amerikalıların isabetli tüfek ateşi iki ayrı İngiliz saldırısını geri püskürttü, ancak üçüncü adımda cephane depolarını tüketmişlerdir. Birkaç dakikalık çılgınca göğüs göğüse çarpışmanın ardından milisler tepeyi terk ederler ve geri çekilirler. Bunker Hill’deki İngiliz zaferi ağır bir bedelle gelir. Sömürgeciler için öldürülen veya yaralanan 400 ile karşılaştırıldığında, Redcoats bin’den fazla zayiat verirler ve ağır kayıpları onları Boston’un eteklerinde başka bir yüksek araziyi ele geçirme planlarını iptal etmeye zorlar. Bu arada Amerikalılar yenilgiyi ahlaki bir zafer olarak selamlarlar.

Borodino Muharebesi

 Napolyon Bonaparte’nin askeri kariyerinin en kanlı günü, 7 Eylül 1812’de Fransız imparatorunun Rusya’yı istila etmenin tam ortasındayken başlar. Harekatın ilk aşamalarında Rus İmparatorluk Ordusu taktiksel geri çekilmelerden memnundur ve Napolyon’un “Grande Armée” si Moskova’ya çok yakın bir mesafeye ilerler. Ancak Fransızlar küçük Borodino köyüne yaklaştığında Rus komutan Mihail Kutuzov sonunda ordusunu çevirir tahkimatlar inşa eder ve direnmeye hazırlanır. Napolyon çok az zaman kaybeder. Tipik olarak saldırgan bir tarzda 130 bin kişilik ordusunu önden bir saldırı ile Rus hatlarına sürer. Kutuzov’un adamları bir dizi karşı saldırıyla karşılık verir ve Fransızların nihayet ana Rus tabyasını ele geçirdiği öğleden sonra olur. Ancak Napolyon’un ordusu da büyük kayıplara uğramıştır ve Moskova’ya ilerlemek için çok az gücü kalmıştır. Borodino Muharebesi Napolyon’un Rusya Seferi’nin dönüm noktası olur ve sonunda Fransızların yenilgisine yol açar.

Editör: Kazim Bozkurt