1999-2000 sezonuydu. Şampiyonluğa koşan Göztepe’nin Rize deplasmanıydı yanılmıyorsam. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina da bir çok deplasmanda olduğu gibi yine bizimleydi. Maçı kaybetmiştik. Futbolcuların morali çok bozuktu. Trabzon hava limanına gidiyorduk...O da ben de futbolcuların bulunduğu otobüsteydik... Rahmetli gazeteci büyüğüm Göztepe Başkanı Hamdi Türkmen, efsane takımdan Halil Kiraz, Teke Mehmet (Mehmet Dinçel) hepimiz oradaydık. Piriştina otobüs hava alanına doğru yol alırken bir anda kalktı ve koridordan bitkin düşmüş moralleri taban yapmış futbolculara seslendi... Herkes şoktaydı... "Çocuklar üzülmeyin şampiyon biz olacağız. Biz onlardan çok daha iyi takımuz. Hepsinden önemlisi biz Göztepe’yiz İzmir’iz. Gelin size köfte ısmarlayayım. Takılmayın skora" dedi. Bir anda o kasvet hava değişmişti... Piriştina şte böyle bir adamdı... Piriştina’nın dediği gibi de oldu. Göztepe direkt çıkamadığı Süper Lig’e Play-off finalinde Rize’yi yenerek çıktı.
"İŞ BEKLER EVLAT YEMEĞİNİ YE"
Ama o gün benim hayatımda da çok önemli bir şey oldu. Göztepe kafilesi köftecide köfte yerken ben başka masada pirize yakın yerden fırsattan istifade laptoptan gazeteye maç fotolarını geçiyordum. Piriştina’nın gözü hep bendeydi. Bir taraftan futbolcularla sohbet edip moral aşılarken bir taraftan da garsonlara talimat veriyordu. "Bakın o çocuğa da köfte piyaz götürün. Ayran verdin mi?" die soruyordu... Bana da oradan sık sık bağırıp, hadi evlat yemeğini ye. İş bekler. Önce sen önemlisin sen" diyordu. Sadece ben değil benim gibi iş yetiştirmeye çalışan diğer gazeteci arkadaşlarıma da aynı tavrı gösteriyordu. Garsonlar ise benim masayı adeta donattı ama ben işten köfteleri yiyemiyordum.
"HAYATIMIN EN İLGİNÇ YEMEĞİ"
Futbolcular aç tabii iki dakikada bitirdiler köfteleri ve önlerindeki nevaleleri. Çay kahve derken kalktılar masadan. Ben ise doğru düzgün dokunamadım bir şeye. Herkes havaalanına gitmek için gitti otobüse. Piriştina ise yanıma geldi oturdu. Baba gibi "Hadi köftelerini ye bak kalkmam yoksa buradan...
" Koca başkan yanımda bana ‘ye’ diyor.. Ben köfteleri yedim o da bana eşlik etti. Yöneticiler futbolcular hepsi otobüste gitti beni bekliyor. Şoför, "Uçak kaçacak" diyor. Başkan Piriştina, ‘kaçarsa kaçsın. O da bizim takımın has adamı değil mi?. Biz bir aileyiz Göztepe’yiz" diyor. Hasan, Ceyhun, Kurthan da yanaştı başkanın yanına. Ben hayatımın en ilginç yemeğini yedim. ‘Yemeği hızlı hızlı yedim tabii. Sonra da Piriştina ile otobüse gittim. Ama hayatımın en güzel anlarından birisini yaşadım.
"İNSANLIĞIN DA BAŞKANIYDI"
Ahmet Piriştina sadece bir belediye başkanı değildi insanlığın adamlığın da başkanıydı. Siyasetin kirli ve çirkin yüzünden kendisini arındırmış önce çok iyi bir insan olmayı başarmıştı. Babaydı, abiydi, arkadaştı yoldaştı, emekçinin yanındaydı. Kusura bakmasınlar ve ne olur alınmasınlar ama şimdiki belediye başkanlarına baktıkça vaaah vaaah vaaah diyorum... İnsana dokunamıyorlar kenti okuyamıyorlar. Soruyorum hangi başkan hangi kulübün derdiyle ilgilenmiş sorununu çözmüş derdine deva olmuş. Hepsi tribüne oynuyor. Kendi kendime bir onlara bakıp sonra da o günleri gözümün önüne getirip, ‘‘yazık, yazık siz hiç Ahmet Piriştina olamayacaksınız. Keşke yapmacık da olsa onun gibi davransanız bile yeter... Makamlar gelip geçer. Önemli olan bu görevlere nasıl geldiğiniz değil nasıl gittiğinizdir. Ondan da önemlisi gelecekte nasıl hatırlanacağınızdır. İşte o yüzden Piriştina denildiği zaman herkesin yüreği hopluyor sevgi cümleleri kuruluyor sonra da öldüğü hatırlandıkça içimiz yanıyor. Allah toprağını bol etsin mekanı cennet olsun.