İZMİR GÜNCEL

Pazarda bile file dolmuyor

Etin ardından meyve ve sebze de sofralardan silindi. Emekli ve dar gelirli aileler pazara gitse bile sadece yarım kilo meyve alabiliyor, çocuklar tadına bakmakla yetiniyor. “Bir hafta alıyorsak üç hafta aç kalıyoruz” diyen emekliler, yükselen fiyatlara isyan ediyor.

Abone Ol

Yaz bitti ama bu sene pazar tezgahlarını süsleyen renk renk meyveler, milyonlarca hanenin sofrasına giremedi. Bir zamanlar sofraların bereketi sayılan etin tüketimi %50 geriledi, şimdi de meyve ve sebze milyonlarca yurttaşın hayatından çekildi. Emekli, asgari ücretli ve dar gelirli aileler artık pazar tezgahlarına uzaktan bakıyor; çocuklar ise gördüğü meyveleri yalnızca taneyle tadabiliyor.
150 liraya satılan incir, 100 liraya çıkan şeftali ve ekşi elma, 80 liralık armut ve nektarin, 70 liraya ulaşan üzüm… Vatandaş, eline geçen en büyük banknot olan 200 lirayla ancak iki kilo meyve alabiliyor. Özellikle emekliler bu tabloya isyan etti. “Bu yaz hiç 1 kilo meyve alamadım…”


“Bir hafta alıyorsak üç hafta aç kalıyoruz”


70 yaşındaki emekli Ahmet Durnak, geçim sıkıntısını şu sözlerle anlattı:


“Emeklinin maaşı belli. Asgari ücret belli. O parayla ne alınabiliyor? Bir hafta alışveriş yapsak üç hafta aç kalmamız gerekiyor. Sadece yiyecekle bitmiyor. Yaşımız ilerledi, bir sürü rahatsızlığım var. Mesela ben on yedi tane ilaç kullanıyorum. Bir de insülin, ayda bin liranın üzerinde ilaç parası veriyorum. Ben bir emekliyim, yaşım yetmiş. Hiç mi giyecek ihtiyacımız yok? Hiç mi evimizde eskiyen bir aleti değiştirmeyelim? Hiç mi ayağımıza ayakkabı almayalım? Artık berbere bile gitmiyoruz. Esnafların çoğunu terk ettik, uğramıyoruz. İnsanların rahat yaşamı elinden alındı. Huzuru elinden alındı. Güven kayboldu Açık kalp ameliyatı oldum. Çalışmam gerekiyor mu? Hayır. Ama çalışıyorum, çünkü mecburum.”


“Bir kilo meyve hiç almadım”


İzmir’deki en uygun pazarlardan biri olan Bozyaka Pazarı’na iki vesait araçla geldiğini söyleyen Hacer Akgül şöyle konuştu.


Bir kilo meyve hiç almadım. Yarımşar kilo alıp çocuklara tattırdım. Eskiden pazara gelince ilk taze mi diye bakar, doğalını seçmeye çalışırdık. Şimdi fiyatlara bakıyoruz, çürükleri ayıklıyoruz. Bugün sadece üzüm aldım biraz daha uygun fiyatı. Tadına alışmasınlar diye muz almıyoruz. Bin lirayla pazara geliyoruz yine yetmiyor. Çocuklar canı istediğinde eli boş dönmek insanın içini acıtıyor. Önceden komşularla birlikte torba torba alırdık, şimdi herkes yarım kilo ile dönüyor. İnanın, pazara gelmek bile artık cesaret istiyor.”


“Domates çikolatadan ucuzdu”


Üretici de sıkıntının diğer tarafında. Pazar esnafı Mehmet Selim, artan maliyetlere rağmen ürünün değer bulmadığını dile getirerek şunları söyledi:


“Yaz ayından önce dolu vurdu. Bizim için çok zor geçti. Mesela domates üzerinden konuşayım. Domateste sıkıntılar vardı. Üretim çoktu. Çok olunca ihracat da olmayınca bu sefer ürün hep iç piyasada kaldı. İç piyasaya kalınca fiyatlar beklenenin çok çok altında satıldı. Örnek veriyorum: bu yaz domates 10 lira, 15 lira arasında değişti. Bugün markette bir çikolata 10 lira. Yani düşün, domates çikolatadan ucuzdu. Ancak son 1-2 haftadır domates 20 liraya çıkmaya başladı. Masraf ne dersen, en büyük masraf mazot. Mazot 55-56 liraya gelince maliyet arttı, kâr oranı düştü. Bu da ister istemez üreticiye kötü yansıdı. Esnafa kötü yansıdı. Aracıya fark etmiyor ama üretip satan insana ağır geldi.”


TÜİK verileri: Meyvede rekor artış


Yalnızca yurttaşların değil, resmi verilerin dili de aynı gerçeği anlatıyor. TÜİK’e göre ağustosta meyve grubundaki fiyat artışı tüm kalemleri geride bıraktı. Tropikal ve subtropikal meyvelerde yalnızca bir ayda yüzde 131,48’lik artış yaşandı. Muz, kivi, avokado ve ananas gibi ithalata dayalı ürünler neredeyse ikiye katlanmakla kalmadı, fiyatları bir anda daha da fırladı.


Yıllık artışta ise şampiyon, yüzde 147,08 ile elma, armut, şeftali ve kirazın da yer aldığı “yumuşak ve sert çekirdekli meyveler” oldu. Bu oran, temel sayılan meyvelerin üretici fiyatlarının bir yılda neredeyse 2,5 katına çıktığını ortaya koyuyor.