MERT YASİN ALPDÜNDAR- İzmir Ticaret Borsası (İTB) eylül ayı olağan meclis toplantısı İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer idaresinde, İZQ İnovasyon Merkezi'nde gerçekleştirildi. İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, pamuk fiyatlarının yetersizliği ve üretim maliyetlerindeki artışlar nedeniyle üreticilerinin zarar ettiğini ifade ederken, "Piyasa koşulları böyle devam ederse gelecek yıl birçok üreticimizin pamuk ekiminden vazgeçeceğini söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıl 110 kuruş olarak açıklanan prim miktarı piyasa şartları dikkate alınarak 160 kuruşa çıkarılmıştı. Bu yılki şartlarda dikkate alınarak açıklanan pamuk priminin tekrar değerlendirilmesini ve üreticimizi tatmin edecek bir düzenlemenin yapılmasını Bakanlığımızdan önemle rica ediyoruz" dedi. 

DSC_0414-01

PLANLAMA EKSİĞİ RİSKLERİ ARTTIRIYOR

Geçtiğimiz günlerde tarım sektörüyle ile ilgili 3 önemli mevzuatın Resmî Gazetede yayınlandığını hatırlatan Kestelli, “Birincisi, tarımsal üretimin planlamasına yönelik usul ve esasları belirleyen Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik. Tarımın en önemli sorunlarının başında planlı bir üretim yapılmaması olduğunu yıllardır hepimiz dile getirdik. Planlama eksikliğinin; fiyatlarda aşırı oynaklığa, üretici gelirlerinde istikrarsızlığa, tüketicilerin uygun maliyetlerde gıdaya ulaşamamasına, dış ticarette istikrarsızlığa ve gıda güvencesine ilişkin risklerin artmasına neden olduğunu biliyoruz. Kısa vadede bütün sorunları çözmesini beklemesek de uygulamaya yönelik önemli bir adımın atılmış olmasını çok önemli görüyorum. Üretimin planlanması aşamasında illerde oluşturulacak Teknik Komitelerde Ticaret Borsası temsilcilerine de yönetmelikte yer verilmiş durumda. Teknik Komite; üç yıllık dönemleri kapsayacak şekilde havza veya işletme bazında her yıl üretim planını hazırlayacak. Planın hazırlanmasında da su kısıtı, sosyo-ekonomik koşullar, pazarlama olanakları, tarımsal altyapı, tarımsal sanayi durumu, depolama ve işleme kapasitesi ve iş gücü olanakları gibi parametreleri dikkate alacak. Umuyorum ki, yapılacak çalışmalar ile orta ve uzun dönemde sektörde yaşadığımız arz yönlü sorunları en aza indirmeye başarabiliriz. Başarılı olmamız durumunda bir taraftan gıda fiyatlarının neden olduğu enflasyonist baskıyı azaltabileceğimizi, diğer taraftan da ihracatımızda artış yaşayabileceğimizi söyleyebilirim” ifadelerini kullandı. 

Yayınlanan ikinci önemli mevzuat ise sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için uygulanacak usul ve esasları düzenleyen yönetmelik olduğunu aktaran Kestelli, “Sözleşmeli tarım bazı ürün gruplarında uzun yıllardır uygulanan bir sistem. Başarılı örnekleri olduğunu da söylemek mümkün. Ancak, özellikle sözleşme tarafları arasındaki hak ve sorumlulukları düzenleyecek tarafsız bir otorite kurumunun eksikliğinin sistemin gelişmesine engel olduğuna da dikkat çekmek isterim. Yönetmeliğe göre bu görevi Tarım ve Orman Bakanlığı üstlendi. Ayrıca, anlaşmazlıkların hızlı çözümü için de arabuluculuk mekanizmasının sisteme entegre edildiğini görüyoruz. Tarımsal üretimin doğası gereği üretim süreçlerinin kesintisiz olması, özellikle yaş meyve ve sebze gibi hızlı tüketime konu olan ürünlerin ticaretinin de hızlı yapılması zorunluluğu sözleşmeli tarımın önemli zorlukları arasında yer alıyor. Yeni mevzuatın bu zorluklara ne kadar cevap vereceğini uygulamada görecek olsak da bir düzenleme iradesinin ortaya konulmasını çok önemli buluyorum” ifadelerinde bulundu.

Öğrencilere 2 Milyar Dolarlık Müjde: Borçlar Siliniyor! Öğrencilere 2 Milyar Dolarlık Müjde: Borçlar Siliniyor!

PAMUK ÜRETİMİNDE DESTEKLER ARTMALI

Yayınlanan üçüncü önemli mevzuatın ise 2023 yılında yapılacak tarımsal desteklemeler olduğunu belirten Kestelli, “Çok farklı kalemde verilen desteklemelerin bazılarında artış yapılırken özellikle bölge üreticilerimizin merakla beklediği pamuk priminde maalesef artış yapılmadı. Tarımsal desteklemelerde bütçe imkanlarının önemli olduğu bir gerçek ve konjonktür gereği kemer sıkma dönemindeyiz. Ancak, pamuk sektöründe yaşanan gelişmeleri dikkate aldığımızda kilo başına geçen yıla göre artış yapılmadan 160 kuruş olarak açıklanan primin yetersiz olduğu çok açık. Yaklaşık bir ay sonra pamuk hasadı başlayacak. Borsamız koordinatörlüğünde yapılan uzaktan algılama rekolte çalışması devam ediyor. Rekolte miktarında ekim alanındaki değişimin etkili olacağını, kalite yönünden ise önemli bir sorun görünmediğini söyleyebiliriz. Gerçek durumu hasatla birlikte daha net görüyor olacağız. Normal şartlarda ülkemiz ve dünya lif pamuk fiyatları arasında çok yüksek bir korelasyon olmasına rağmen piyasada şu anda yurtiçi fiyatlar dünya fiyatlarının yüzde 20 civarında altında. Bugünkü pamuk fiyatları ve üretim maliyetleri düşünüldüğünde pamuk üreticilerimiz bırakın para kazanmayı, zarar ediyor olacak.  Piyasa koşulları böyle devam ederse gelecek yıl birçok üreticimizin pamuk ekiminden vazgeçeceğini söylemek mümkün. Geçtiğimiz yıl 110 kuruş olarak açıklanan prim miktarı piyasa şartları dikkate alınarak 160 kuruşa çıkarılmıştı. Bu yılki şartlarda dikkate alınarak açıklanan pamuk priminin tekrar değerlendirilmesini ve üreticimizi tatmin edecek bir düzenlemenin yapılmasını Bakanlığımızdan önemle rica ediyoruz” diye vurguladı.

ÜZÜMDE KAYIP

Kestelli, “Bölgemizin geleneksel ürünlerinde üzüm ve incirde hasadın yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Zeytinde erken hasat yağ üretmek isteyen üreticilerimiz hasada kısmen başladılar, pamukta ise hasat ekim ayı içerisinde başlayacak. Çekirdeksiz üzümde mildiyö hastalığından dolayı kalite kaybının yanı sıra iklim koşullarının etkisi ile ortalamanın altında bir rekolte söz konusu. Bunun da doğrudan fiyatlara yansıdığını söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl 25 lira seviyelerinde olan kuru üzüm fiyatları bu sezon 50-55 lira seviyelerine yükselmiş durumda. Bu artışı üreticilerimiz için olumlu görebiliriz ama ürün alamayan birçok üreticimiz de sezonu kayıpla kapatmak durumunda kalacak. İncirde miktar açısından geçen yıla benzer bir rekolte bekleniyor. Ancak son günlerde sıcaklık ve nem kaynaklı bir kalite sorunu olduğunu söyleyebiliriz. Zeytinde geçen yılki rekor üretimden sonra rekoltede önemli bir düşüş yaşayacağımız kesin" diye belirtti. 

TÜKETİCİLERİN TÜRK GIDA SİSTEMİNE GÜVENİ ZAYIF

Günümüzde ucuz gıda yerine daha güvenilir gıda arayışının ön planda olduğunu belirten İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer, “Avrupa Yenilik ve Teknoloji Enstitüsü (EIT)’in Gıda Güven Raporu, Avrupalı tüketicilerin gıda zincirine olan güvenlerinin yanı sıra sağlık ve sürdürülebilirlik faktörlerinin beslenme tercihleri üzerindeki etkisinin ayrıntılı bir resmini çiziyor. 20 binden fazla katılımcıyla yapılan ve bireylerin birebir görüşlerini yansıtan rapora göre, araştırmaya katılan tüm ülkelerde gıda ürünlerine ve gıda teknolojisine olan güven ortalama yüzde 47 iken bu oran Türkiye için yüzde 34. Değer zincirindeki aktörlere baktığımızda da durum bundan çok farklı değil. Avrupalı çiftçilere güven yüzde 67 iken Türk çiftçisine güven yüzde 64, Avrupalı perakendecilere güven yüzde 54 iken Türk işletmelerine güven yüzde 42, Avrupalı yetkililere güven yüzde 48 iken Türk yetkililere güven yüzde 52. Avrupalı tüketicilerin yüzde 59’u sağlıklı beslendiğini düşünürken bu oran Türkiye’de yüzde 78. Tüketici algısında Türk ürünlerine Türk gıda sistemine olan güven duygusu oldukça zayıf. Özellikle Avrupa pazarında söz sahibi olabilmek için tarım ürünlerimizin ve gıdalarımızın izlenebilirliğini ve güvenilirliğini güçlendirmek zorundayız” dedi. 

Kaynak: MERT YASİN ALPDÜNDAR