Almeda Abazi’den kızı Alina ile Bodrum tatili paylaşımı
Almeda Abazi’den kızı Alina ile Bodrum tatili paylaşımı
İçeriği Görüntüle

Bir zamanlar televizyon ekranlarının ve sosyal medyanın en renkli, en çok konuşulan ve en tartışılan figürlerinden biriydi. Lüks otomobiller, pahalı kıyafetler, şatafatlı partiler ve her anı özenle kurgulanmış paylaşımlarla dolu bir hayat... Ancak spot ışıklarının aydınlattığı bu parıltılı dünya, "Candan Kardeşler" olarak tanınan Nihal ve Bahar Candan için bir anda karanlığa gömüldü. Ağır suçlamalarla gelen tutukluluk süreci, demir parmaklıklar ardında geçen zorlu günler ve ardından gelen psikolojik çöküş, Nihal Candan'ı bugün bir yaşam mücadelesinin içine sürükledi. 29 yaşında, 29 kiloya kadar düşen ve yoğun bakımda tedavi gören Candan'ın durumu, sevenlerini yasa boğarken, sosyal medyada yayılan "Nihal Candan öldü mü?" iddiaları, bu trajik hikayenin ne kadar yakından takip edildiğini bir kez daha gösterdi.

Spot ışıklarından demir parmaklıklara: çöküşün perde arkası

Her şey, popüler bir televizyon programı olan "İşte Benim Stilim" ile başladı. Nihal Candan ve kardeşi Bahar Candan, bu programla bir anda tüm Türkiye'nin tanıdığı fenomenlere dönüştü. Kendilerine has tavırları, lüks yaşam tarzları ve provokatif söylemleriyle kısa sürede magazin dünyasının vazgeçilmez isimleri haline geldiler. Sosyal medyada milyonlarca takipçiye ulaşan kardeşler, bu şöhreti bir yaşam biçimine dönüştürdü. Ancak bu göz kamaştıran hayat, bir sabah operasyonuyla son buldu.

"Dolandırıcılık" ve "kara para aklama" gibi çok ciddi iddialarla yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alınan ve ardından tutuklanan Candan kardeşler için artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Lüks rezidanslardan cezaevinin soğuk duvarlarına uzanan bu keskin düşüş, özellikle Nihal Candan'ın psikolojisi üzerinde derin yaralar açtı. Aylarca süren tutukluluğun ardından, sağlık sorunları gerekçesiyle mahkeme kararıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Ancak özgürlüğüne kavuştuğunda, hem ruhsal hem de bedensel olarak bambaşka bir Nihal Candan vardı.

Yaşam savaşında kritik eşik: İki kez duran kalp ve anoreksiya teşhisi

Cezaevinde geçirdiği süreç, Nihal Candan'ın sağlığını geri dönülmez bir şekilde etkiledi. Yaşadığı ağır travma ve stres, yeme bozukluğunu tetikledi ve kendisine tıp dilinde "anoreksiya nervoza" olarak bilinen, son derece tehlikeli bir hastalık teşhisi kondu. Bu hastalık, sadece bir kilo kaybı meselesi değil, aynı zamanda kişinin beden algısının bozulduğu, yemek yemeyi reddettiği ve hayati organların iflas etmesine neden olabilen ciddi bir psikolojik rahatsızlıktı.

Serbest kaldıktan sonra durumu daha da ağırlaşan Nihal Candan, iğne ipliğe döndü ve bir deri bir kemik kaldı. Kilosunun 29'a kadar düştüğü öğrenilen fenomen, değerlerinin tehlikeli seviyelere inmesi üzerine acilen hastaneye kaldırılarak yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındı. Ailesinin yaptığı yürekleri ağza getiren açıklama ise durumun ciddiyetini gözler önüne serdi: Nihal'in hastanede tedavi gördüğü sırada iki kez kalbi durmuştu. Doktorların yoğun çabasıyla hayata döndürülen Candan'ın yaşam savaşı, sevenlerini ve kamuoyunu derinden sarstı.

'Baskı mı ölüm mü? derseniz ölümü tercih ederim'

Yoğun bakımdaki tedavisi sürerken, bağlandığı bir haber programında yaptığı açıklamalar, Nihal Candan'ın yaşadığı psikolojik yıkımın en acı itirafı oldu. Titrek bir sesle konuşan Candan, yaşadığı bu durumun bir güzellik kaygısından veya zayıflama arzusundan kaynaklanmadığını, tamamen yaşadığı baskı ve stresten kaynaklandığını söyledi. Onun "Baskı mı ölüm mü? derseniz ölümü tercih ederim" şeklindeki sözleri, cezaevi sürecinde ve sonrasında maruz kaldığı psikolojik şiddetin boyutlarını ve ruhunda açtığı derin yaraları ortaya koyuyordu. Bu cümle, sadece bir hastanın değil, aynı zamanda spot ışıklarının altından en karanlık hücrelere itilmiş bir ruhun feryadı gibiydi. Son olarak dile getirdiği "Sağlığıma kavuşmak dışında bir dileğim yok şu an" temennisi ise, bir zamanların şatafatlı hayatından geriye kalan tek ve en temel arzusunu özetliyordu.

Sosyal medyanın çifte yüzü: 'öldü' söylentileri ve destek mesajları

Nihal Candan'ın sağlık durumunun ağırlaşması ve yoğun bakıma alınması, sosyal medyada büyük bir yankı uyandırdı. Durumunun ciddiyeti, kısa sürede "Nihal Candan öldü" şeklinde asılsız ve acımasız söylentilerin yayılmasına neden oldu. Bu söylentiler, hem ailesi hem de sevenleri için zaten zor olan süreci daha da acı verici hale getirdi. Ancak bu karanlık tablonun içinde, bir de destek ve dua mesajlarından oluşan bir ışık belirdi.

Nihal Candan'ı geçmişte eleştirenler dahi, onun bu yaşam mücadelesi karşısında insanı bir duruş sergileyerek, genç bir kadının hayatının her şeyden daha önemli olduğunu vurgulayan mesajlar paylaştı. Hayranları ve takipçileri, sosyal medya üzerinden "geçmiş olsun" dileklerini ileterek ve onun için dua ederek, bu zorlu savaşta yalnız olmadığını hissettirmeye çalıştı. Bu durum, sosyal medyanın ne kadar acımasız olabildiğini, ancak aynı zamanda zor zamanlarda nasıl bir dayanışma platformuna da dönüşebileceğini gösteren çelişkili bir tablo ortaya koydu.

Ailesi ve sevenleri, yaptıkları açıklamalarla Nihal Candan'ın ölmediğini, hayatta olduğunu ve doktorların gözetiminde yaşam mücadelesine devam ettiğini belirtti. Şimdi tüm gözler, hastaneden gelecek iyi bir haberde. Bir zamanların en çok konuşulan fenomeninin bu trajik hikayesi, şöhretin, paranın ve parıltılı bir hayatın, ruhsal ve bedensel sağlık olmadığında ne kadar anlamsız kalabildiğinin en acı örneklerinden biri olarak hafızalara kazındı.

Kaynak: HABER MERKEZİ