Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) tarafından kısa bir süre önce kamuoyuyla paylaşılan 2024 yılına ait kapsamlı net kazanç verileri, kıta genelindeki ekonomik refah farklılıklarını ve bireylerin yaşam standartları arasındaki derin uçurumları bir kez daha çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Brüt maaşlar üzerinden yapılan basit karşılaştırmalar, ülkeler arasındaki nominal gelir seviyelerini yansıtsa da, vatandaşların cebine giren asıl parayı, yani net kazancı belirleyen temel unsurlar; uygulanan vergi oranları, sosyal güvenlik sistemine yapılan kesintiler ve özellikle çocuklu ailelere yönelik devlet tarafından sağlanan mali destekler oluyor. İşte bu kritik veriler ışığında hazırlanan rapora göre, Türkiye, Avrupa genelinde net kazanç sıralamasında ne yazık ki en alt basamaklarda yer alarak, vatandaşlarının ekonomik refahı açısından son derece kaygı verici bir tablo sergiliyor.

Net kazanç liginde zirve ve dip: İsviçre ve Lüksemburg parlıyor, Türkiye ve Bulgaristan en geride

Eurostat’ın detaylı analizlerine göre, 2024 yılında Avrupa coğrafyasında yıllık ortalama net kazançlar, ülkeden ülkeye devasa farklılıklar arz ediyor. Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeler özelinde bakıldığında, yıllık net kazançlar en düşük seviyede Bulgaristan’da 11 bin 74 Euro olarak kaydedilirken, en yüksek seviyede ise Lüksemburg’da 50 bin 410 Euro’ya ulaşıyor. Bu da AB içinde bile yaklaşık 4,5 katlık bir gelir farkı anlamına geliyor. AB üyesi ülkelerin ortalama net kazancı ise 29 bin 573 Euro olarak hesaplanmış durumda. Belirtmek gerekir ki, bu rakamlar herhangi bir çocuğu olmayan ve bekar olan bireyler için geçerli olan temel seviyeleri ifade ediyor; çocuklu aileler söz konusu olduğunda ise tablo, ülkelerin sosyal politikalarına bağlı olarak önemli ölçüde değişiyor.

Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri ve Türkiye gibi aday veya komşu ülkeler de analize dahil edildiğinde, kıtanın net kazanç şampiyonu açık ara İsviçre oluyor. İsviçre’de yıllık ortalama net kazanç 85 bin 631 Euro gibi etkileyici bir seviyede. İsviçre’yi, bir diğer EFTA ülkesi olan İzlanda 57 bin 573 Euro ile takip ederken, Danimarka (43 bin 913 Euro), Finlandiya (36 bin 877 Euro) ve İsveç (36 bin 147 Euro) gibi diğer İskandinav ülkeleri de AB ortalamasının oldukça üzerinde yer alarak yüksek yaşam standartlarını ve güçlü sosyal refah yapılarını bir kez daha teyit ediyor.

Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri, AB içinde en yüksek net kazanç seviyelerine sahip bölgeler olarak öne çıkıyor. Lüksemburg’un ardından gelen Hollanda (47 bin 892 Euro) ve İrlanda (46 bin 208 Euro), AB üyesi ülkeler arasında en yüksek net kazanç bildiren diğer önemli ekonomiler olarak sıralanıyor.

Buna karşılık, Akdeniz çanağındaki Güney Avrupa ülkeleri olan İtalya (24 bin 797 Euro), İspanya (24 bin 571 Euro) ve ekonomik krizlerle boğuşan Yunanistan (18 bin 709 Euro), AB ortalamasının belirgin şekilde altında kalıyor. Romanya (12 bin 655 Euro), Bulgaristan (11 bin 074 Euro) ve Macaristan (13 bin 883 Euro) gibi Doğu Avrupa ülkeleri ise bloğun en düşük net kazançlarına sahip ülkeler arasında yer alıyor. Türkiye ise bu sıralamada yıllık ortalama 11 bin 440 Euro (güncel kurla yaklaşık 503 bin TL) net kazançla, Bulgaristan’ın hemen üzerinde, Arnavutluk ve Sırbistan gibi ülkelerle benzer bir seviyede yer alarak Avrupa’nın en düşük gelirli ülkelerinden biri olma gerçeğiyle yüzleşiyor. Bazı alternatif hesaplamalar ve kaynaklar ise Türkiye’nin ortalama yıllık net kazancının 8 bin 968 Euro civarında olduğunu belirtiyor ki, bu da sıralamadaki konumunu daha da endişe verici bir noktaya taşıyor.

Güneşten elektrik üretimi yılın en yüksek seviyesine ulaştı Güneşten elektrik üretimi yılın en yüksek seviyesine ulaştı

AB’nin lokomotif ekonomileri olarak kabul edilen Almanya (39 bin 594 Euro) ve Fransa (32 bin 354 Euro) yüksek net kazançlarıyla dikkat çekerken, İtalya ve İspanya gibi diğer büyük ekonomilerin AB ortalamasının altında kalması, bu ülkelerdeki yapısal ekonomik sorunlara ve vergi yüklerine işaret ediyor.

Satın alma gücü paritesi (PPS) makası daraltıyor

Nominal net kazanç rakamlarındaki bu çarpıcı farklılıklar, ülkeler arasındaki yaşam maliyetleri, genel fiyat seviyeleri ve paranın satın alma gücü göz önüne alındığında zaman zaman yanıltıcı bir tablo sunabilir. Bu nedenle Eurostat, ülkeler arasındaki gelir eşitsizliğini ve refah seviyesini daha adil ve karşılaştırılabilir bir zeminde analiz edebilmek için Satın Alma Gücü Standartları (Purchasing Power Standards - PPS) adı verilen özel bir yapay para birimi kullanıyor. PPS, ülkeler arasındaki fiyat seviyesi farklılıklarını elimine ederek, elde edilen gelirin o ülkede ne kadar mal ve hizmet satın alabildiğini daha gerçekçi bir şekilde ölçme imkanı sunuyor.

PPS’ye göre ayarlanmış net yıllık kazançlara bakıldığında, AB içinde en düşük seviye Slovakya’da 16 bin 784 PPS iken, en yüksek seviye Hollanda’da 40 bin 948 PPS olarak kaydediliyor. AB ortalaması ise bu ölçüte göre 28 bin 906 PPS oluyor. AB üyesi olmayan ülkeler de bu karşılaştırmaya dahil edildiğinde, İsviçre 48 bin 331 PPS ile yine tartışmasız bir şekilde zirvedeki yerini sağlamlaştırırken, Norveç (38 bin 712 PPS) Hollanda’nın hemen ardından gelerek üçüncü sırada yer alıyor. Lüksemburg (37 bin 630 PPS) ve Avusturya (37 bin 359 PPS) ise satın alma gücü yüksek ilk beş ülkeyi tamamlıyor. Farklı kaynaklarda İsviçre için 47 bin 403 PPS, Hollanda için 38 bin 856 PPS ve Norveç için 36 bin 288 PPS gibi rakamlar da zikrediliyor ancak sıralama genel olarak değişmiyor.

Bu düzeltilmiş veriler, Doğu Avrupa, Baltık ve Balkan ülkelerinin çoğunun hala düşük bir performans sergilediğini ve satın alma gücü açısından belirgin bir Doğu-Batı ayrımının varlığını sürdürdüğünü ortaya koyuyor. Nominal rakamlarda, AB ülkeleri arasında en yüksek net yıllık kazança sahip olan Lüksemburg ile en düşük kazanca sahip olan Bulgaristan arasındaki makas 4,5 kattan fazla iken, satın alma gücü standardına göre bu fark Slovakya ile Hollanda arasında 2,4 kata kadar daralıyor. Bu durum, yaşam maliyetlerinin daha düşük olduğu ülkelerde nominal gelirin düşük olmasının, satın alma gücünü bir miktar dengelediğini ancak yine de refah seviyeleri arasında önemli bir gelir eşitsizliğinin devam ettiğini gösteriyor."

Kaynak: HABER MERKEZİ