Haber / Seza Nur DEMİRPARMAK

Türkiye’de her iki kadından biri dijital şiddete maruz kalıyor. Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği ve KONDA Araştırma Şirketi ile 2021 yılında Türkiye çapında gerçekleştirilen Türkiye’de Dijital Şiddet Araştırması'na göre, kadınların yüzde 51’i dijital ortamlarda yazılı, sesli veya görüntülü taciz mesajları alıyor, yüzde 46’sı ısrarlı takibe uğruyor. Kadınların maruz kaldığı dijital şiddet, çoğunlukla ‘şiddet’ olarak tanımlanmadığı, toplumda yeterince tanınmadığı ve oldukça yoğun görülen olumsuz etkilerine rağmen yeterince önemsenmediği için yargıya taşınmıyor. Taşındığında ise yargıda dijital şiddete karşı net bir kanun hükmü bulunmuyor. Yargıdaki bu açık, dijital şiddetin yayınlaşmasının nedenleri arasında yer alıyor.

Kadınların dijital şiddeti yargıya nasıl taşıyacakları konusunda bilgisiz olduğunu ifade eden Avukat İlayda Önal, dijital şiddete yönelik net bir kanun hükmü olmadığına dikkati çekerken, dijital şiddet mağduru Avukat Maryia Konak ise dijital şiddet mağduru kadınların yargıya başvurması gerektiğini, şiddete uğrayanın değil şiddeti uygulayanın utanması gerektiğini vurguluyor.

YARGIYA TAŞINMIYOR

Araştırmaların her iki kadından birinin dijital şiddete uğradığını gösterdiğini belirten Avukat İlayda Önal, dijital şiddetin görünmez bir durumda olduğunu ve kişilerin bu şiddete uğradıklarının çoğunlukla farkında olmadığını söyledi.

Kadınların dijital şiddeti yargı sürecine taşımadığını, nasıl taşıyacakları konusunda da bilgisiz olduğunu ifade eden Önal, “Ancak hakaret, tehdit, özel hayatın gizliliğini ihlal gibi konularda yargıya başvuruluyor. Özellikle fotoğraf ve yazışmaların paylaşılması gibi özel hayatın gizliliğini ihlal kapsamındaki fiiller kadınlarda korku yaratıyor. Bu haller kadın için başka şiddet ihtimalleri doğurabiliyor. Bunun için kadınlar bir yandan bu tür durumlarda yargıya başvurmak istiyorlar, ancak bir yandan da duyulur kaygısı başvuruyu engelleyebiliyor. Yargı, kişinin korunması ve aynı zamanda failin cezalandırılmasıyla, önleyici ve caydırıcı sonuçlar doğurur” diye konuştu.

'NET BİR KANUN HÜKMÜ YOK'

Önal, dijital şiddete yönelik net bir kanun hükmü bulunmadığını, ancak Ceza Kanunu’nda bunu kapsayan suçlar olduğunu bildirdi. Dijital şiddet konusunda yasalarla değil uygulayıcılarla ilgili sorun yaşadıklarını belirten Önal, “Hakimlerin ve savcıların, çoğu durumda toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddet konusunda bilinçli ve hassasiyete sahip olduklarını söylemek mümkün değil. Bu durum, fiilin şiddet olduğunu ve suç kapsamına girdiğini görmelerini engelleyebiliyor ya da kabul edilemeyecek biçimlerde cezada hafifletici indirim uygulamalarına sebep olabiliyor” dedi.

Kişinin şiddete uğradığı durumun 6284 sayılı kanun kapsamında ele alınabileceğini ve kanun uygulanırsa kişinin şiddete karşı korunabileceğini bildiren İlayda Önal, kadınların dijital şiddet konusunda ve böyle bir şiddete maruz kaldıkları durumda nasıl bir yol izleyecekleri, hukuki koruma mekanizmaları konusunda bilinçlenmeleri gerektiğini söyledi.

Baroların adli yardım bürolarında maddi olanağı olmayan herkese destek sağladığını belirten Önal, “Kadınlar avukat tutmak için yeterli maddi olanağa sahip değillerse dijital şiddete maruz kaldıklarında bulundukları ilin barosundan adli yardım talebinde bulunarak, kendilerine bir avukat atanmasını talep edebilir” diye konuştu.

'SAVCILIĞA BAŞVURMALILAR'

Öte yandan, Avukat Maryia Konak ise bir yılı aşkın süredir tanımadığı bir kişi tarafından sosyal medya hesapları ve cep telefonuna gelen tehditler yoluyla dijital şiddete maruz kalıyor. Geçen sene Ekim ayında gece yarısı gelen bir aramayla şiddete maruz kalmaya başladığını belirten Konak, “İlk aradığı zaman korktum, karşı tarafın söylediklerini anlayamadım. Olaydan sonraki gün savcılığa gidip şikayette bulundum. Soruşturma açıldıktan sonra şahsın kullandığı telefondan kim olduğu tespit edildi. Savcılıkta ifade verirken şahıs isnat edilen suçu kabul etmedi. Fakat daha sonra tarafıma yazdığı mesajlarda suçunu itiraf etti” dedi.

Konak, savcılığa şikayetçi olduktan sonra kişi ve akrabalarının kendisini arayıp tehdit etmeye başladığını söyledi. Maryia Konak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kendi sosyal medya hesaplarına, adıma açtıkları sahte hesaplardan küfürlü mesajlaşmada bulundular. Bunu da şikayet ettim, henüz soruşturma aşamasında. İlk şikayetim üzerine ceza davası açıldı. İlk duruşma bu ay yapılacak. Dijital şiddete maruz kalan kadınlara tavsiyem, mutlaka savcılığa şikayette bulunsunlar. Rahatsız eden kişi tanıdık ya da yabancı olabilir. Fakat bu olaylardan kadınların değil bunu yapan kişilerin utanması gerekiyor.”

Dijital şiddetle karşılaşıldığında ne yapılabilir?

Delil niteliği taşıyan ekran görüntüleri alınarak Türkiye Noterler Birliği’nin portalı üzerinden e-tespitte bulunulabilir ve ihbarweb’ten dijital şiddet olayı ihbar edilebilir. Ayrıca dijital şiddetle karşılaşan her kadın, polis veya jandarma karakolu, Cumhuriyet Savcılığı veya Aile Mahkemesi’ne de başvuruda bulunabilir.

***Bu yayın Hollanda Büyükelçiliği İnsan Hakları hibe programı desteğiyle yürütülen ‘Kadın ve LGBTİ+ Odaklı Şiddete Karşı İletişim Projesi-NAR Projesi’ kapsamında hazırlanmıştır. Bu yayının içeriğinden yalnızca 9 Eylül Gazetesi sorumlu olup herhangi bir şekilde Hollanda Büyükelçiliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.