EKONOMİ

Milyonların kaderi masada: Memur zam pazarlığında enflasyon ve refah payı denklemi

Milyonlarca memur ve emeklinin gözünü kulağını çevirdiği 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, hükümetin teklifi ile sendikaların talepleri arasındaki devasa uçurum, süreci kilitlenme noktasına getirdi. Hükümetin yüzde 16'lık kümülatif teklifine karşılık Memur-Sen'in yüzde 88'lik zam talebi, pazarlıkların ne kadar çetin geçeceğini gösteriyor. Uzmanlar, masadaki nihai kararı, Merkez Bankası'nın enflasyon tahminleri ve memurun alım gücündeki erimeye karşı talep edilen refah payının belirleyeceği

Abone Ol

Türkiye'de yaklaşık 4 milyon memur ve 2.5 milyon memur emeklisini, aileleriyle birlikte ise yaklaşık 25 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmeleri, kritik bir aşamaya girmiş durumda. 2026 ve 2027 yıllarını kapsayacak olan maaş artışları ve sosyal hakların belirleneceği bu süreç, Kamu İşveren Heyeti ile memur sendikaları arasında adeta bir satranç oyununa dönüştü. 31 Ağustos'a kadar sonuçlandırılması gereken görüşmelerde, tarafların pozisyonları arasındaki derin fark, sürecin uzlaşmadan ziyade, bir güç mücadelesine evrilebileceğinin sinyallerini veriyor.

Görüşmelerin merkezinde, sadece yüzdelik zam oranları değil, aynı zamanda son yıllarda yüksek enflasyon karşısında eriyen alım gücünün telafi edilmesi ve memurlara refah payı verilmesi gibi temel talepler yatıyor. Sürecin sonucu, hem milyonlarca kamu çalışanının ve emeklisinin yaşam standardını belirleyecek hem de kamu maliyesi üzerinde önemli bir etki yaratacak olması nedeniyle büyük bir hassasiyetle takip ediliyor.

Hükümetin teklifi ile sendikaların talebi arasında devasa uçurum

Pazarlıkların fitilini, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan başkanlığındaki Kamu İşveren Heyeti'nin sunduğu ilk teklif ateşledi. Hükümet kanadı, masaya şu oranlarla geldi:

  • 2026 yılı ilk 6 ayı için: Yüzde 10

  • 2026 yılı ikinci 6 ayı için: Yüzde 6

  • 2027 yılı ilk 6 ayı için: Yüzde 4

  • 2027 yılı ikinci 6 ayı için: Yüzde 4

Bu ilk teklifin sendikalar tarafından sert bir dille reddedilmesinin ardından, 15 Ağustos'taki ikinci toplantıda hükümet kanadı, bu oranlara ek olarak memurların taban aylığına 1.000 TL'lik bir artış önererek teklifini revize etti. Ancak bu "iyileştirme" de, yetkili sendika konumundaki Memur-Sen'i ve diğer sendikaları tatmin etmekten çok uzak kaldı.

Masadaki diğer taraf olan Memur-Sen ise, pazarlığa oldukça yüksek ve kapsamlı bir talep listesiyle oturmuştu. Memur-Sen'in 2026-2027 yıllarını kapsayan teklifi, sadece oransal zamları değil, aynı zamanda seyyanen artışları ve refah payını da içeriyor:

  • 2026 için: İlk 6 ayda 10 bin TL taban aylığa zam, buna ek olarak yüzde 10 refah payı ve yüzde 25 oransal zam. İkinci 6 ayda ise yüzde 20 oransal zam. Bu talepler, 2026 yılı için kümülatif olarak yüzde 88'lik bir artış anlamına geliyor.

  • 2027 için: İlk 6 ayda 7.500 TL taban aylığa zam ve yüzde 20 oransal zam. İkinci 6 ayda ise yüzde 15 oransal zam. Bu da 2027 yılı için toplamda yüzde 46'lık bir artış talebine tekabül ediyor.

Hükümetin teklifi ile sendikaların talebi arasındaki bu astronomik fark, tarafların beklentilerinin ne kadar ayrı dünyalarda olduğunu net bir şekilde gösteriyor.

Kilit faktör: Enflasyon tahminleri ve reel kayıp endişesi

Görüşmelerin seyrini belirleyecek en kritik faktör, hiç şüphesiz enflasyon ve geleceğe yönelik enflasyon beklentileri. Memur maaşlarına yapılacak zamlar, genellikle TÜİK tarafından açıklanan 6 aylık enflasyon oranlarına göre belirlenen "enflasyon farkı" ile şekilleniyor. Ancak sendikalar, artık sadece geçmiş enflasyona dayalı bir fark ödemesini kabul etmiyor; aynı zamanda gelecekteki olası alım gücü kayıplarını önleyecek bir refah payı talep ediyor.

Bu noktada, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı enflasyon tahminleri masadaki en önemli referans noktalarından biri haline geliyor. TCMB'nin 3. Enflasyon Raporu'na göre;

  • 2025 yıl sonu enflasyon tahmini: Yüzde 25-29 aralığı

  • 2026 yıl sonu enflasyon tahmini: Yüzde 13-19 aralığı

  • 2027 yıl sonu enflasyon tahmini: Yüzde 9

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan'ın, "Olağanüstü gelişmeler olmazsa ara hedefler değişmeyecek" açıklaması, bu tahminlerin hükümetin pazarlık pozisyonunu şekillendirmede temel alınacağını gösteriyor. Ancak sendikalar, geçmiş yıllarda hedeflenen enflasyon rakamlarının genellikle tutmadığını ve gerçekleşen enflasyonun hedeflerin çok üzerinde kaldığını belirterek, "beklenen" değil, "yaşanan" enflasyona ve alım gücü kaybına odaklanılması gerektiğini savunuyor.

Örneğin, 2025 sonu için %25 enflasyon senaryosuna göre, memurlar için oluşacak 6 aylık enflasyon farkının yaklaşık yüzde 2,04 olması bekleniyor. Eğer enflasyon %29 olarak gerçekleşirse, bu fark yüzde 5,30'a çıkıyor. Hükümetin tekliflerinin bu beklenen farkların bile altında kalması, sendikaların tepkisinin temel nedenini oluşturuyor.

Maaşlar nasıl etkilenecek? İşte olası senaryolar

Taraflar arasındaki pazarlıklar devam ederken, milyonlarca memur ve emekli, "Maaşım ne kadar olacak?" sorusunun cevabını arıyor. Masadaki teklifler ve talepler ışığında, çeşitli senaryolar üzerinden maaş hesaplamaları yapılıyor. Örneğin, geçtiğimiz temmuz ayında memur maaşlarına yapılan %15,57'lik zam oranının bir benzerinin (toplu sözleşme zammı + enflasyon farkı) önümüzdeki dönemde uygulanması halinde, maaşlarda önemli değişiklikler olacak.

İki çocuklu ve eşi çalışmayan bir memurun maaşı baz alındığında, olası bir %15,57'lik artışla bazı unvanlardaki maaşların şu seviyelere ulaşması öngörülüyor:

  • Şube Müdürü (Üniversite Mezunu, 1/4): 66.358 TL'den 76.689 TL'ye

  • Memur (Üniversite Mezunu, 9/1): 45.555 TL'den 52.647 TL'ye

  • Uzman Öğretmen (1/4): 58.663 TL'den 67.796 TL'ye

  • Polis Memuru (8/1): 58.938 TL'den 68.114 TL'ye

  • Uzman Doktor (1/4): 109.154 TL'den 126.149 TL'ye

  • Hemşire (Üniversite Mezunu, 5/1): 53.465 TL'den 61.789 TL'ye

  • Profesör (1/4): 96.374 TL'den 111.379 TL'ye

Bu rakamlar, sadece bir senaryoyu yansıtmakla birlikte, pazarlıkların sonucunun milyonlarca ailenin bütçesini ne denli doğrudan etkileyeceğini açıkça gösteriyor.

Süreç tıkanırsa ne olacak? Hakem kurulu devrede

Tarafların 31 Ağustos'a kadar bir uzlaşmaya varamaması durumunda, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kurulu'na taşınacak. Kurulun vereceği karar, nihai ve bağlayıcı olacak. Ancak sendikalar, Hakem Kurulu'nun yapısı nedeniyle bu mekanizmaya şüpheyle yaklaşıyor. 11 kişilik kurulun çoğunluğunun hükümet tarafından belirlenmesi, sendikalar tarafından kararların memurlar aleyhine çıkacağı yönünde bir endişeye yol açıyor.

Bu nedenle sendikalar, masada bir uzlaşma sağlanması için tüm kozlarını oynamaya kararlı. Bugün ülke genelinde gerçekleştirilen bir günlük iş bırakma eylemi, bu kararlılığın en somut göstergesi oldu. Önümüzdeki iki hafta boyunca sürecek olan yoğun müzakere trafiği, sadece milyonlarca memur ve emeklinin değil, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin de geleceği açısından kritik bir öneme sahip. Masadan çıkacak karar, ya toplumsal bir uzlaşıyı beraberinde getirecek ya da yeni bir gerilim döneminin fitilini ateşleyecek.