Ankara'nın siyasi atmosferi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) kurulması planlanan ve ülkenin en hassas konularından birini ele alması beklenen yeni bir komisyonun hazırlıklarıyla ısındı. Kamuoyunda "çözüm" veya "toplumsal barış" komisyonu olarak da nitelendirilen, resmi olarak ise PKK'nın silahlarını bırakma sürecini ele alması beklenen 51 üyeli yapı için partiler pozisyonlarını netleştirmeye başladı. 31 Temmuz Perşembe günü saat 17.00'ye kadar partilerden üye isimlerinin istenmesiyle birlikte, Meclis koridorlarında yoğun bir diplomasi ve strateji trafiği yaşanıyor.
Kurulacak olan bu komisyon, sadece bir araştırma organı olmanın ötesinde, partilerin "kırmızı çizgilerini", ittifak içi dinamikleri ve olası yeni siyasi denklemleri test edecek bir laboratuvar işlevi görecek. Partilerin komisyona üye verip vermeme kararı, verdikleri üyelerin kimler olacağı ve komisyonun çalışma usullerine dair yürüttükleri pazarlıklar, önümüzdeki dönemin siyasi iklimine dair önemli ipuçları taşıyor. Bu süreç, iktidar ve muhalefet arasında yeni bir diyalog kapısı mı aralayacak, yoksa derinleşen bir kutuplaşmanın yeni sahnesi mi olacak, tüm Türkiye bu sorunun cevabını merakla bekliyor.
Kimler 'evet' dedi, kimler kapıyı kapattı?
Komisyonun 51 sandalyeli yapısı şekillenirken, siyasi yelpazenin farklı kanatlarından katılım kararları gelmeye başladı. İktidar kanadını oluşturan AKP ve MHP, komisyonun kurulmasının en başından beri en güçlü destekçileri olarak masadaki yerlerini alacaklarını duyurdu. Sürecin en kritik aktörlerinden biri olarak görülen DEM Parti de, komisyonda yer alma kararı alarak, kendi temsilcileri aracılığıyla sürece dahil olacağını belirtti.
Bu üç büyük partinin ardından, Meclis'te grubu bulunan Yeni Yol Grubu ile grubu bulunmayan ancak temsil edilen Emek Partisi (EMEP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve HÜDAPAR da, komisyona üye vererek bu önemli süreçte söz sahibi olmak istediklerini açıkladı.
Ancak masanın bir tarafı dolarken, diğer tarafında ise boşluklar ve soru işaretleri dikkat çekiyor. İYİ Parti, en başından beri şeffaf olmayan ve hedefleri net bir şekilde ortaya konulmayan bu tür bir oluşuma mesafeli durarak, komisyona üye vermeyeceğini kesin bir dille ilan etti. Bu karar, İYİ Parti'nin "milli güvenlik" konularındaki hassas ve tavizsiz duruşunun bir yansıması olarak yorumlandı.
Asıl düğüm CHP'nin tavrında: 'Ya eşitlik ya nitelikli çoğunluk'
Siyasi denklemin kilit taşı ise, ana muhalefet partisi CHP'nin takınacağı tavırda düğümleniyor. CHP yönetimi, komisyona kategorik olarak karşı çıkmasa da, katılım için olmazsa olmaz demokratik şartlar öne sürüyor. CHP'nin temel endişesi, komisyonun, iktidar bloğunun sayısal üstünlüğünü kullanarak kendi gündemini dayattığı ve muhalefetin sesini boğan bir "onay mekanizmasına" dönüşmesi.
Bu endişeyi gidermek için CHP, iki temel formül öneriyor:
-
Eşit Temsil: İdeal senaryo olarak, komisyonda yer alan tüm siyasi partilerin, sandalye sayısına bakılmaksızın eşit sayıda üye ile temsil edilmesi. Bu, hiçbir partinin tek başına diğerleri üzerinde bir tahakküm kuramayacağı, her sesin eşit değerde olacağı bir müzakere ortamı yaratmayı amaçlıyor.
-
Nitelikli Çoğunluk: Eğer eşit temsil mümkün olmazsa ve partilerin milletvekili sayısına göre bir dağılım yapılırsa, CHP'nin B planı devreye giriyor. Bu plana göre, komisyonda alınacak tüm kararların, basit çoğunlukla (yarıdan bir fazla) değil, "nitelikli çoğunluk" ile (örneğin üye tam sayısının üçte ikisi veya beşte üçü) alınması gerekiyor. Bu şart, kararların arkasında geniş bir siyasi uzlaşı olmasını garanti altına almayı ve tek bir ittifakın iradesinin komisyona dayatılmasını engellemeyi hedefliyor.
CHP lideri Özgür Özel'in daha önceki açıklamalarında da vurguladığı bu şartlar, komisyonun demokratik meşruiyetinin temelini oluşturuyor. Parti, bu güvenceler sağlanmadan komisyonda yer almanın, iktidarın yürüteceği bir süreci meşrulaştırmaktan başka bir anlama gelmeyeceğini düşünüyor.
'Anayasa yapacaksanız biz yokuz': Sol partilerden şerh
Komisyona yönelik şüpheler sadece çalışma usulleriyle sınırlı değil. Muhalefet kanadında, özellikle sol partilerde, bu komisyonun asıl amacının "terörle mücadele" veya "barış" değil, iktidarın uzun süredir gündemde tuttuğu yeni bir Anayasa yapma sürecine zemin hazırlamak olabileceği yönünde derin bir endişe hakim.
Bu endişeyi en net dile getiren parti, Türkiye İşçi Partisi (TİP) oldu. TİP, komisyona üye verme eğiliminde olduğunu ancak bu katılımın "şartlı" olduğunu belirtti. Partinin kırmızı çizgisi, komisyonun bir Anayasa yapma komisyonuna dönüşmesi. Eğer sürecin bu yöne evrildiğine dair bir işaret görülürse, TİP'in komisyondan çekileceği belirtiliyor. Bu duruş, komisyonun görünen gündeminin arkasında, daha geniş kapsamlı bir siyasi ajanda olabileceği şüphesini canlı tutuyor. Emek Partisi (EMEP) ise katılım kararı alarak İstanbul Milletvekili İskender Bayhan'ı komisyona göndereceğini açıkladı. Bu partiler, sorunun çözümüne katkı sunmak istediklerini ancak siyasi bir oldubittiye alet olmayacaklarının mesajını veriyor.
Komisyonun aritmetiği ve siyasi dengeler
Komisyonun 51 üyeden oluşacak olması ve partilerin sandalye dağılımı, yaşanacak siyasi mücadelenin çerçevesini de belirliyor. Planlanan dağılıma göre komisyonda; AKP 21, CHP 10, DEM Parti 4, MHP 4, İYİ Parti 3, Yeni Yol Partisi 3, HÜDAPAR 1, Yeniden Refah 1, TİP 1, EMEP 1, DSP 1 ve DP 1 üyeyle temsil edilecek.
Bu aritmetik, AKP ve MHP'nin toplam 25 sandalyeyle, komisyonun en büyük bloğunu oluşturduğunu ancak tek başlarına karar almak için gereken 26 oyluk basit çoğunluğa ulaşamadıklarını gösteriyor. Bu durum, özellikle HÜDAPAR gibi Cumhur İttifakı'na yakın duran partilerin ve diğer küçük partilerin tutumunu kritik hale getiriyor. CHP'nin "nitelikli çoğunluk" talebinin altında yatan neden de bu aritmetikte saklı. Basit çoğunluğun yeterli olduğu bir yapıda, iktidar bloğu birkaç küçük partinin desteğiyle istediği kararı geçirebilirken, nitelikli çoğunluk şartı, CHP ve DEM Parti gibi büyük muhalefet gruplarının onayı olmadan karar alınmasını imkansız kılıyor.
Partiler üye listelerini netleştirirken, bazı isimler de belli olmaya başladı. MHP'yi komisyonda Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız gibi tecrübeli isimlerin de aralarında bulunduğu dört kişilik bir heyet temsil edecek. DEM Parti de Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Meral Danış Beştaş gibi partinin önde gelen isimlerini görevlendirdi. AKP'nin ise hangi milletvekillerini görevlendireceği henüz netleşmedi ancak bu isimlerin, partinin en tecrübeli ve konuya hakim isimlerinden seçilmesi bekleniyor. Tüm bu hazırlıklar, Meclis'in, siyasi sonuçları tüm ülkeyi etkileyecek, uzun ve çetin bir müzakere sürecine girdiğinin habercisi.