Fevzi Efe Sekitmez / Milli Eğitim Bakanlığı'nın 12 yıllık zorunlu eğitimi yeniden yapılandırma planları, "esnek model" olarak tanıtıldı. Ancak eğitim sendikaları ve uzmanlar, bu değişikliklerin eğitim hakkının geriye gitmesi anlamına geldiğini belirtiyor. Veli- Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, özellikle 3+1 ve 2+2 gibi modellerin, yoksul ve emekçi ailelerin çocuklarını daha erken yaşta eğitimin dışına itebileceği ve çocuk işçiliğin ile erken evlilik riskini arttırabileceğine dikkat çekti.
‘ERKEN YAŞTA EVLİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇIYOR’
Eğitim sistemi için planlandığı söylenen son değişiklikleri ‘eğitim olmasa da olur’ modeli olarak yorumlayan Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat şunları söyledi;
“Kurgusal olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayarlarıyla oynadılar ve oynamanın peşindeler. Biz en başından beri kamusal eğitimin altının boşaltıldığını, özel okullara çocukları yönlendirdiklerini söylüyoruz. Liselerde devamsızlık almış başını gidiyor. MESEM adı altında çocuk işi olarak çalıştırılan gençlerimiz iş cinayetlerine kurban gidiyor. Bu kadar köklü sorunlar varken, devlet liselerde son bir yılı azaltmanın derdine düşmüş durumda. 4+4+4 uygulamasının İmam Hatip Liselerinin açılmasına önayak olsun diye kurulduğunu biliyorduk, söylüyorduk. Şimdi resmen ‘eğitim olmasa da olur’ politikasına geçtiler. Meseleyi iki taraflı okumak lazım. MESEM’de ölen çocuk işçiler ve erkenden evlendirilen kız çocukları. Bu sistem değişiklikleri hem MESEM’in önünü açıyor. Hem de okulu erken bırakmaya teşvik ettikleri için, Türkiye’de bir gerçek var, gerici bir kesim kız çocuklarının okumaması gerektiğini söylüyordu. Ancak eğitim sisteminin zorunlu olması sebebi ile kız çocukları eğitimde kalma şansı yakalayabiliyordu. Şimdi bu sistem değişiklikleri erken yaşta kız çocuklarının evlenmesinin de önünü açıyor. Eğitim hayatından kadınları dışlamanın yolunu açıyor. Bizler, eğitimin laik ve halkın ulaşabilir olduğu bir sistem ile ilerlemesi gerektiğini söylüyoruz.”
‘TARİKATLARA ELEMAN PATRONLARA UCUZ İŞÇİ’
Milli Eğitim Bakanlığı’nın uygulamasını beklenen modellerinin piyasada ucuz iş gücünü arttırabileceğinin altını çizen Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Nafiz Ceylan, “Milli eğitim Bakanlığı’nın gündemi değiştirmek için yaptığı bir açıklama mı yoksa gerçekten ortaöğretim okullarında yapılan köklü değişikliğin habercisi mi bilemedik. Yapboz tahtasına döndürülen eğitim sisteminde yine kafaları karıştıracak bir algı operasyonu ile karşı karşıyayız. Özelleştirme ve piyasalaşma projeleri devam ediyor. Sosyoekonomik olarak fakir ve yoksul halkın etkileneceği ortada. Bu yeni modeller ile özellikle kız çocuklarının erken yaşta evliliğinin ortaya çıkacağı kesin. Okullarımızın eğitim kalitesinin düşmesi ile birlikte okullarımızın içinin boşaltılacağı görülmekte. Millî Eğitim Bakanlığı’nın milli bir politikası olmadığını görebiliyoruz. Adını ne koyarsan koy getirmek istenen bu kararların, kim tarafından nasıl alındığı önemli. Biz MEB’in aldığı kararın tek başına değil, kapalı kapılar ardından değil, tarikat derneklerle değil, üniversitelerde tartışılması gerektiğini, sendikalarla tartışılması gerektiğini savunuyoruz. Tarikatlara eleman, patronlara ucuz işçi lazım diyerek hareket ettiğini gördüğümüz MEB’in kendi politikası kalmamıştır.
Burada sorgulamayan biat eden kişileri oluşturmak için bir politika ile karşı karşıya kalıyoruz. Yıllardır dile getirdiğimiz bu eğitim önerilerimize kulak tıkaya MEB’e, biz laik ve bilimsel eğitimin altını boşaltan bu politikalardan, bu yanlışlardan geri dönmesini söylüyoruz” dedi.