Haber / Arif Arı

Manisa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (Manisa TSO) ağustos ayı olağan meclis toplantısı yapıldı. Toplantıda Oda Başkanı Mehmet Yılmaz, yeşil ve doğa vurgusu yapan bir konuşma yaptı. Yılmaz, "Doğaya zarar vermeden, çevre dostu üretim kaçınılmaz bir seçenektir'' dedi.

Meclis Başkanı Ümit Türek başkanlığında sosyal mesafeli ve tedbirlere riayet edilerek gerçekleşen toplantıda gündemde yer alan maddeler karara bağlandı. Salgında yeni bir döneme girildiği ve her geçen gün vaka sayılarının arttığının altına çizen Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Ümit Türek, “Korona virüs maalesef ki hayatımızın en önemli gerçeği oldu. Kontrollü normalleşme sürecinde yaşanan aksaklıklar vaka sayılarının yeniden artmasına sebep oldu'' diye konuştu.

Zaferler kazanıldı

Toplantıda söz alan ve ağustos ayının, çok büyük zaferler kazanılan ve tarihin altın sayfalarının yazıldığı bir ay olduğunu ifade eden Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, “Öncelikli olarak bu vatanı bize armağan eden Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşlarını ve şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükran ile anıyor, zafer bayramımızı bir kez daha kutluyorum'' dedi.

Yılmaz, " Odamızın 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda gerçekleştirdiği resim sergisine katılımları ile bizi onurlandıran misafirlerimize ve sergide emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. 30 Ağustos; ulusumuzu esir etmek isteyen emperyalist güçlere karşı, toplumun tüm kesimlerinin dil, din, ırk, mezhep ve inanç farkı gözetmeksizin bir araya geldiği, yan yana, omuz omuza mücadele vererek zafer destanının yazıldığı gündür. Türk milletini güçlü kılan, işte bu yurt sevgisi, birlik ve beraberliğidir. Bizim şu an bu koltuklarda oturmamızı sağlayan 30 Ağustos’ta ortaya koyulan iradedir. Biz kurucu iradenin sayesinde bu koltuklarda oturuyoruz'' sözlerini kullandı 

Yanan sadece ağaçlar olmadı

Ağustos ayındaki doğal afetlere de değinen Başkan Yılmaz; “Ağustos ayı orman yangınlarının yoğun bir şekilde yaşandığı bir ay oldu. Konu ile ilgili kaynaklara bakıldığında Türkiye’de 2008 ila 2020’de her yıl ortalama 20 bin 760 hektarlık alan yanarken, bu miktar son 8 ayda yüzde 755 artmış durumdadır. Bu yılın ocak ayından ağustos ayına kadar geçen sürede ise kül olan ormanlar 177 bin hektarı aşmış durumdadır. Son yaşanan yangınlarda ise 60 bin hektardan fazla orman alanı yandığı belirtilmektedir.Yanan sadece ağaçlar olmadı. Burayı yurt edinen tüm canlılar yok oldu. Ekonomik olarak 1 milyar dolarlık zarardan bahsediliyor'' diyerek  üzüntüsünü dile getirdi.. 

Çevre dostu üretim kaçınılmaz

Doğaya barışık olarak üretime devam etmenin öneminin altını çizen Başkan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Doğaya zarar vermeden, çevre dostu üretim kaçınılmaz bir seçenek artık. Devreye girecek olan Avrupa Birliği (AB) yeşil mutabakatı bunu zorunlu kılacak. O halde AB yeşil mutabakatı nedir? Neyi hedeflemekte? işletmeler olarak bize düşen görevler ve yükümlülükler nelerdir? AB Yeşil mutabakatı doğal dengeyi koruyarak üretimi hedefleyen bir programdır. Bir ekonomik büyüme modelidir. Bu modelde çevre, doğa, sağlıklı gıda, yenilenebilir enerji kaynakları, sıfır karbon salınımı, biyolojik türler, akarsular, göller, denizler merkeze alınarak ekonomik büyüme hedeflenmektedir. Ekonomik büyümeyi, çevreyi kirletmeden, doğal dengeleri ve eko sistemi bozmadan gerçekleştirmek esas amaç. Geniş bir açıdan bakıldığında, AB yeşil mutabakatı sadece AB ülkelerini ilgilendiren bir konu değil. Bütün herkesi ilgilendirmekte. Temiz bir dünya hepimizin özlemi. Kaldı ki AB yeşil mutabakatı çerçevesinde belirlenen standartlara uygun mal ve hizmet sunumu yapamayan ülkelerin, ab ile olan ticareti olumsuz etkilenecek. Yeşil mutabakat standartlarına göre mal ve hizmetleri üretemeyen ülkeler AB’ye satış yapamayacak. Gümrüklerde aşı kartı gibi ‘ürünlerin yeşil pasaportu’ zorunlu olacak. Bize soracaklar: bu ürünü üretirken ne kadar karbon salınımı yaptın? Ne kadar çevreyi kirlettin? Sınırları aşarsak gümrükten giriş yapamayacağız. İhracatımızın yüzde 40’nı AB ülkelerine yapıyoruz. Yaklaşık 70 milyar dolar. Biz bu standartlara uymuyoruz deme şansımız olmayacak. Bu anlamda AB yeşil mutabakatını işletmelerimiz acil olarak yakından takip etmeli, ona göre üretim biçimlerini gözden geçirmelidir.”

İşsizlik enflasyon olumsuz etkiliyor

İşsizlik ve enflasyon rakamlarına da değinen Başkan Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ülkemiz ekonomik verilerine baktığımızda, temmuz ayı itibariyle veriler şu şekildedir. Amerikan Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankasının faiz kararlarına benzer olarak, Merkez Bankamız politika faizini yüzde 19 seviyesinde tutma kararı almıştı. Hep belirttiğimiz gibi faiz seviyesinin düşmesi çok önemli. Yatırımın canlandırılması için daha düşük seviyelere inmesini temenni ediyoruz. 2021 yılı ilk 6 ay için yüksek işsizlik ve enflasyon oranı ekonomimiz için olumsuz seyretmekte. 2021 yılı ikinci çeyreğinde işsizlik oranı yüzde 12,4 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu oran mayıs ayında yüzde 13,2, Nisan’da yüzde 13,9 idi. Enflasyon ise 2021 yılı temmuz ayında yüzde 18,95 düzeyinde gerçekleşti. Bütün bu veriler ekonomimiz için ne getirecek? Bu anlamda uluslararası kuruluşlar tarafından yapılan bazı değerlendirmeler bulunmaktadır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu FİTCH, notumuzu ‘BB-‘, kredi notu görünümünü ‘durağan’ olarak teyit etti. Ülkemiz için beklenen büyüme oranını da yüzde 6,3’ten yüzde 7,9’a revize etti. Nitekim ekonomimizin birinci çeyrekte yüzde 7 civarında büyüdüğünü görüyoruz. Bu olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmelidir. FİTCH enflasyonun ise nispeten kontrol altına alınacağını tahmin etmekte. Sıkı finansal koşulların iç talebi baskılaması sebebiyle yılsonunda enflasyonun yüzde 16,9’a gerileyeceğini tahmin etmekte. Bu durumda büyüme ile birlikte enflasyonun stabil olacağı tahmin edilmekte. Bu tahminlerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini zaman gösterecek.”