Prof. Dr. Mehmet Akif ERDOĞRU

Bilindiği gibi Türk Diplomatik Arşivi okurlara açıldı. Bu arşivdeki belgelerin bir kısmı Finlandiya ile ilgilidir. 1920’den itibaren Türkiye-Finlandiya ilişkileri belgelenebiliyor. 1917’de Ruslar'dan bağımsızlığını kazanan Finlerin, Türkiye ile daha çok ticari alanda ilişki kurmak istedikleri görülüyor. Türkiye açısından en önemli konulardan biri Fin-Sovyet ilişkileridir. Türk hükümet, Fin hükümetinin siyasi yapısını öğrenmeye çalışıyor. Fin anayasası talep edilmiş, ecnebilere tanınan haklar, İsveç ile Finlandiya arasındaki Aland adaları meselesi öğrenilmeye çalışılmış. 1925’te Fin Cumhurbaşkanı Atatürk’e bir mektup göndermiş ve iki ülke arasında bir dostluk anlaşması imzalanmıştır. Fin gazetelerinde Atatürk ve Türkiye hakkındaki yazılar takip edilmeye çalışılmıştır. Bu süreçte her iki ülke üzerine olumsuz bir yazı yayımlanmamıştır. Özellikle Finlandiya’nın İsveç, Danimarka, İngiltere, Estonya ve Letonya arasında telefon ve posta hattı kurması Türkiye’nin ilgisini çekmiştir. Finlandiya’da faşizm, bolşevizm ve komünizmle mücadele edilmesi Türk hükümetini yakından ilgilendirmiştir.

1929’da Finlandiya’daki lisan meselesiyle Türkiye’nin ilgilendiği görülür. Bataklıkların nasıl kurutulduğu, kooperatifçilik, denizaltı ve gemi yapımı ve özellikle komünizmle mücadele teşkilatı olan Lappo’nun yapısıyla Türk hükümeti ilgilenmiştir. 1930’da Mösyö M. Pontus Artti, Türk elçisi olarak tayin edilmiştir. Türkiye ise Finlandiya ile ilişkileri İsveç elçiliği vasıtasıyla idare etmiştir. 1932’de Stockholm maslahatgüzarı Ragıp Raif, orta elçi sıfatıyla Finlandiya’yı takip etmeye çalışmıştır. 1933’te Onni Talas, Ankara büyükelçisi olarak atanmış, 1937’de ülkesine dönmüş, 1938’de İzmir’i ziyaret etmiştir. Onun yerine 1934’de Artti getirilmiştir. Finlerin milli destanı Kalevala’yı kutlama merasimlerine 1935’te Ragıp Raif, Türkiye adına iştirak etmiştir. 1935’te Urho Sarajas, İstanbul Fahri konsolosu olmuştur. 1939’da Asko Ivalo, Ankara ticaret ataşesi olarak atanmıştır: Türkiye Finlandiya’dan 1939’a kadar pek çok mal ithal etmiştir: buz makinası, sigara kâğıdı, selüloz, ambalaj kâğıdı, kauçuk, balata kayışı, gazete kâğıdı, pamuklular, bileyi taşı, cilalı karton, mukavva bunlar arasındadır. 1932’de Fin Cumhurbaşkanı Svinhufvud’un Atatürk ile ilgili yazısı Ankara’da olumlu karşılanmıştır.

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİ

Türkiye daha çok Finlandiya’daki SSCB aleyhine faaliyetleri bilmek istemiş, özellikle komünizm, mason cemiyetinin ordu mensupları arasında yasaklanması, Finlandiya Türkleri'nin kurduğu halk mektebi ve Fin-Türk güreş müsabakaları (1937) ile ilgilenmiştir. SSCB-Finlandiya arasındaki sınır meseleleri, 1939’da Fin-SSCB savaşı ve Finlandiya’nın Birleşmiş Milletlere üye olması gibi konular Türk diplomasisinin ilgilendiği konular arasındadır. Grigoriy Petrov’un Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli kitabı Ankara’da epeyce popüler olmuştur. Atatürk, Finlandiya’daki kalkınmanın öğrenilmesi için bu kitabın okullarda okutulmasını istemiştir. Netice’de Türk-Fin ilişkilerinin ana noktası, SSCB’nin yayılmacılığına karşı ortak harekette bulunmadır. Bundan dolayı bolşeviklik, komünizm gibi akımlara karşı tedbir almaktır. Yine Fin devleti ile Türk devleti, ‘milli devletler’ olarak kurulmaları her iki devletin ortak yönüdür.

Türkiye-Çin ilişkileri

Türkiye’nin Çin ile ilişkileri Cumhuriyetin ilk yıllarında sıkı değildi. İlk kez 1926 yılında Atatürk, dostluk anlaşması yapılması için Çin hükumetine bir mektup göndermiştir. Çin, yurt dışındaki elçileri vasıtası ile Türkiye’yi öğrenmeye çalışmış, bu elçiler Türkiye’yi ziyaret etmek istemişlerdir

Hem Türkiye’de hem de Çin’de en az bilinen konulardan biridir. Türkiye ile Çin birbirine uzak ülkeler olduğundan ve Kurtuluş Savaşı'nda doğrudan müdahil olmadığından dolayı Türkiye’nin Çin ile ilişkileri Cumhuriyetin ilk yıllarında sıkı değildi. İlk kez 1926 yılında Atatürk, dostluk anlaşması yapılması için Çin hükumetine bir mektup göndermiştir. Çin, yurt dışındaki elçileri vasıtası ile Türkiye’yi öğrenmeye çalışmış, bu elçiler Türkiye’yi ziyaret etmek istemişler ve Türkiye’deki yeni rejim hakkında bilgi edinmek istemişlerdir. Karadeniz’de çay tarımının nasıl yapılacağı üzerine, 1931 yılında Çin hükumetinden, çay tarımını bilen bir uzman talep edilmiş ama Çin hükumeti bu talebi reddetmiştir. Çin-Japon ihtilafında Türkiye’nin genellikle Japonya yanında yer alması Çinlileri Türkiye’ye şüpheyle yaklaşmaya sevk ettiği görülür. Özellikle Türkiye’de ve Avrupa’da yayınlanan Türkçü ve Turancı dergileri Çin hükumeti takip etmiş; Yurt ve Altay dergilerinin yanı sıra, özellikle Paris’te çıkan Yaş Türkistan dergisinin Türkiye’deki etkilerini öğrenmek istemiştir. Önemli konulardan biri de her iki ülkenin milli marşlarının özellikle resmi protokollerde çalınması amacıyla öğrenilmesi yönündedir. Çinli öğrencilerin Türkiye’de eğitim alması diğer önemli bir konudur. Vize, basın, askeri heyetlerin karşılanması, Çin’de Türkiye’nin temsilcilik veya büyükelçilik açma girişimi, Çin’in Kore, Mançurya meselesi ve Formazo (Milliyetçi Çin) ile sorunları Türkiye-Çin ilişkilerinin önemli konularıdır. 1934 yılında Çin, Türkiye’de bir elçilik açmıştır. Özellikle Çinli öğrenciler Türkiye’deki askeri okullarda okutulmak istenmiştir. Ticari bakımdan ise Çin, Türkiye’den afyon ve tütün satın alma talebinde bulunmuştur.

UYGUR MESELESİ

En önemli konulardan biri Uygur meselesidir. Özellikle Türkiye Türkleri ile dil, din ve kültür bağları olan Uygurların, Türkiye tarafından desteklenmesi Çin için bu dönemlerde önemli bir sorun teşkil eder. Özellikle 1939’da Çinin Doğu Türkistan milletvekili İsa Yusuf Uygur’un faaliyetleri iki ülke arasında sıkıntı doğurmuş gibidir. 1940’ta Uygurların yeni alfabeyi (Latin) kabul etme çabaları, Türkiye’de basılan okul kitaplarının Doğu Türkistan’a gönderimi ve 1941’de Emin Ali Sipahi’nin Çin elçiliğine tayini bu devrin önemli konuları arasındadır. Çin hükümeti Türk dili üzerine Türk Dil Kurumundan Türk dili ile ilgili kitaplar talep etmiş, bu kitaplar gönderilmiştir. Bunun karşılığında Mesut Sabri isimli bir Türkolog’un, Uygur bölgesinde Türk dili ile ilgili derlemeler yapmasına izin verilmiş; Uygur bölgesinde basılan kitapların Türkiye’ye gönderilmesine müsaade edilmiştir. 1930’da T.C. Milli Eğitim Bakanlığının talebi üzerine Çin hükumeti 800 ciltlik Çin tarihini Türkiye’ye göndermiştir. Ayrıca Çin hükumeti Lozan Anlaşması'nın tutanaklarını talep etmiş, bu tutanaklar gönderilmiştir.

ERZİNCAN DEPREMİ

1940 Erzincan depremine ve 1943 Tosya depremine Çin hükumetinin yardım göndermesi Türkiye-Çin ilişkilerini güçlendirme yolunda adımlar olmuştur. Her iki ülke birbirlerinin milli bayramlarını kutlamışlar özellikle Çinli lider Çay Kay Şek’in Türkiye’yi ziyaret etme talebi memnuniyetle karşılanmıştır. Çin’in Türkiye’deki Köy Enstitüleri'ni ayrıntılı biçimde incelediğini de belirtelim. Türkiye 1943’te Çin hükumetinden Cengiz Han ile ilgili bilgi ve belgeler talep etmiş, Çin hükumeti, Cengiz Han türbesine ait bazı fotoğrafları göndermiştir.