Saadet Erciyas

Her yıl 29 Mart - 4 Nisan tarihleri arasında kutlanan Kütüphane Haftası kapsamında bu yıl ülke genelinde ve İzmir'de çoğu çevrim içi olmak üzere paneller, yazar-okur buluşmaları, konserler, yaratıcı okuma atölyeleri, söyleşiler düzenleniyor. En çok kitap okuyan çocuk ve yetişkin okurlara, kurumlara ödüller veriliyor.

Kapılar pandemide de kapanmadı

Çalışması yapılan ama yasası bir türlü çıkamayan, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yerini tam olarak bulamayan kitap dostlarının mabedi, bilginin depolandığı ve paylaşıldığı kütüphanelerin ve kütüphanecilerin sorunları 57 yılda azalmış değil. Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye genelinde 1212 halk kütüphanesi hizmet veriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) 2019 yılı verilerine göre ise 610 üniversite ve 30 bin örgün ve yaygın eğitim kurumu kütüphanesi bulunuyor. Halk kütüphaneleri, belediye kütüphaneleri, bebek kütüphaneleri, çocuk kütüphaneleri, alışveriş merkezi kütüphaneleri, gezici kütüphaneler, doğa kütüphanesi, araştırma kütüphanesi, Z kütüphanesi derken ülkemizdeki binlerce kütüphane okurlarına hizmet vermeyi sürdürüyor.

Pandemi sürecinde kütüphaneler hızlıca dijitalleşmeye geçse de çoğu kütüphane eksik personelle, çalışanlarının özverili çabasıyla, yetersiz bir bütçeyle ve kütüphane olarak tasarlanmamış binalarda hizmet veriyor. Bu kütüphanelerin çoğunda bilgi ve belge yönetimi bölümü mezunu personel çalışmıyor. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda normal öğretmenler çoğu kez iş yüklerini arttıran kütüphanelerden de sorumlu personel olarak çalışmak zorunda kalıyor.

Ülkemizde eğitim veren 16 üniversitenin bilgi ve belge yönetimi bölümünden mezun gençler ise halk kütüphanelerinde, vakıf ya da özel üniversitelerin kütüphanelerinde, özel okullarda iş bulmayı bekliyor. Özel kurumlarda çalışma olanağı bulan kütüphaneciler "pandemi sürecinde" kısa çalışma ödeneği sona erdiğinde işsiz kalma korkusu yaşıyor. Kurumlarda çalışan kütüphaneciler ise "pandemi sürecinde" alınan önlemlere karşın bir yandan "koronavirüs olur muyum, aileme taşır mıyım?" endişesiyle bir yandan da HES kodu istediklerinde kızan okurlarla, ardı ardına gelen pandemi yönetmelikleriyle, gelen kitapları karantina raflarında dezenfekte etmekle boğuşuyor.

Kartal: Hayatımız bir virüsle değişti

Bu yıl Ankara'da Goethe Enstitüsü işbirliğiyle düzenlenen 57. Kütüphane Haftası etkinlikleri "Pandemi Sürecinde Kütüphanecilik" temasıyla başladı. Haftanın açılışında konuşan Türk Kütüphaneciler Derneği (TKD) Başkanı Ali Fuat Kartal, "Kovid 19 salgınının hayatımızı daha ne kadar şekillendireceğini, koronavirüs ile nasıl bir hayat süreceğimizi bilmiyoruz. Pandemi öncesi 21. Yüzyıl'da bir virüsün hayatımızı altüst edeceği ve sosyalleşmeye zorunlu mesafe getireceği söylense herhalde kimse inanmazdı. Ne yazık ki, geldiğimiz noktada, hayatımız bir virüs ile değişti ve değişmeye de devam etmektedir" dedi. Pandemi süreciyle birlikte esnek çalışma dönemine geçildiğini vurgulayan Kartal, 31 Mart 2021 tarihinden sonra vakıf üniversitelerinde ve özel okul kütüphanelerinde çalışan meslektaşlarını büyük bir belirsizliğin hatta işsizliğin beklediğine dikkat çekti.

"MEB kütüphaneleri akortsuz saza benziyor"

Konuşmasında Milli Eğitim Bakanı'na çağrıda bulunan TKD Başkanı Kartal, "Bakanlığa bağlı okul kütüphanelerinin durumunu hepiniz gayet iyi biliyorsunuz. Milli Eğitim Bakanlığı kütüphaneleri adeta akortsuz saza benziyor. Onlar kütüphaneciye ihtiyaç duymuyorlar. Eğer okul kütüphanelerine bir tane dahi kütüphaneci alırsanız, Türk milli eğitim tarihine, okul kütüphanelerine kütüphaneci alan ilk bakan olarak tarihe geçeceksiniz" diye konuştu. Ali Fuat Kartal, hala ulusal bir bilgi merkezleri kanununun olmayışı, milli kütüphanenin özerk yapısının yok edilmesi ve yasak kitap sorununun kütüphanecilik mesleğinin acil çözülmesi gereken önemli sorunları olduğunu dile getirdi.