İZLENİM/ Gökmen KÜÇÜKTAŞDEMİR

Pek çoğumuzun ¨Keşke öyle yapmasaydım¨ ya da ¨İyi ki öyle yapmışım¨ dediği anlar var. Aldığımız en basit kararlar bile hayatımızı değiştirebiliyor. Zamanla keşkelerimiz iyikiye, iyikilerimiz de keşkeye dönüşebiliyor. Bilinçli ya da bilinçsiz önüne geçtiklerimizle ise bir gün ansızın yüz yüze kalabiliyoruz. İşte, Sevgililer Günü'den bir gün sonra Optimum Alışveriş Merkezi’nde izlediğimiz “Bir Aşk İki Hayat” böyle bir konu etrafında dönüyor. İzmir özel gösteriminde konuşan ve filmde "Umut" karakterini çok başarılı bir şekilde canlandıran Engin Akyürek şunları dile getirdi: "Yaşarken keşke dediğim şeyler oldu. Bunun çok insani olduğunu düşünüyorum. Yine de buna çok takılmadan hayatı akışına bırakmalıyız."

Orjinal bir fikir değil

Düşünsenize; bir akşam üstü köpeğinizi gezdirmeye çıkarıyorsunuz ya da hiç oralı olmayıp evde takılmaya devam ediyorsunuz ve bu yüzden hayatınız tümden değişiyor. Filmde hayat, aldığımız küçük karaların toplamı olarak tanımlanıyor. Peki sizce? Aslında filmin konusu orijinal bir fikir değil, senaryosu 2012 yapımı What If... adlı filmden uyarlama, hatta içinde Sliding Doors ve Made in Heaven filmlerinin kokusu hissediliyor. Bu durum sosyal medyada eleştiriler aldı ama yapım zaten künyesinde bunu ilan ediyor. Bunun örnekleri Türk sinemasında bolca var. Ayrıca sinema sektörü gibi müzik sektörü de nedense bu yola çokça başvuruyor. İyi mi yapıyorlar? Ben filmi çok sevmeme rağmen orjinal bir senaryoyu izlemeyi tercih ederdim. Özellikle son dönemde beyazperdeyi süsleyen Şampiyon, Ayla, Çiçero gibi gerçek yaşam hikayeleri ve Organize İşler Sazan Sarmalı gibi iyi işler, orjinal senaryolu yeni projelere daha fazla kapı açmalı.

Filme dönecek olursak, bu filmle birlikte popülaritesi daha da artacağına inandığım Engin Akyürek ve Bergüzar Korel güzel bir çift olmuş. Tutkulu bir aşk kurgusu içermesine rağmen filmin tek derdi aşk değil, yaşam üzerine tarifler vermeyi de ihmal etmiyor. Bize gösterilen aşk, hayatlarımıza bırakılan bakış açıları, Kadıköy sokakları ve birbirinden güzel müzikler birleşince, izlediklerimiz ruhumuzu okşadı. Yeniden ve yeniden aşık olma isteği uyandıran sahnelerde duyduğumuz şarkılardan bazıları; Yüzyüzeyken Konuşuruz, Nilipek, Deniz Tekin ve Oya- Bora gibi başarılı isimlere ait.

Deniz'i çok sevdik

Anlayacağınız filmin yönetmeni Ali Bilgin güzel iş çıkarmış. Sanırım en büyük alkışı da o hak ediyor. Kendisi de gelen tepkilerden hayli mutlu. Rejisi, oyunculuğu, kurgusu, ışığı, sesi ile tertemiz bir film çıkmış ortaya... Aşkın her halinin ne kadar değerli olduğunu dile getiren filmde, dizilerde rol aldığı ciddi rollerden sonra karşımıza çıkan Bergüzar Korel de, sadece Umut'u değil oyunculuğu ve güzelliğiyle seyirciyi kendisine aşık ediyor. “Bu film bende farklı bir etki yarattı. Adeta bu film ile içimde çiçekler açtı” diyen Bergüzar Korel, oynadığı Deniz karakterini, yaşadığı travmalara rağmen etrafındakileri iyileştiren biri olarak tanımlıyor. Biz, Deniz'i sevdik. Bence, bundan sonraki projelerde de benzer roller için Bergüzar Korel tercih edilecektir.

Bana sorarsanız İstanbul'daki küçük İzmir olarak gördüğüm Kadıköy de rolünün hakkını vermiş... Pek çok arkadaşımın yaşadığı ve benim de adımladığım o sokaklara kamera her döndüğünde, heyecanlanmadım desem yalan olur.

Aşk ve hayatın sonsuz seçenekleri var. Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bize zaman gösteriyor. "Ölümdür yaşanan tek başına, aşk iki kişiliktir" der Ataol Berhamoğlu... Yakaladıysanız aşkı tadını çıkarın. Henüz tatmadıysanız bir köşe sizi bekliyor olabilir, unutmayın! İyi seyirler...