Hzırlayan/ Serdar ÇELENK

Her kent adını duyduğunuz, ama tanımadığınız bir insana benzer. İlk bakışta ya aşık olursunuz, ki bu o kadar sık olmaz. Diğer bir olasılık da, size başta çok fazla bir şey söylememesi olur. Ama onu yakından tanıdıkça hem sever, hem de kendinize yakın hissedersiniz. Yaşadığınız kent için de geçerli bir kuraldır bu.

Eğer geldikten bir hafta sonra, hala ne zaman Almanya’ya geleceğiz diyorsanız, Berlin’e hoş geldiniz. Berlin’de zaman zaman Türkiye dışında bulunduğunuzu kavramakta zorluk çekebilirsiniz. Bankasından lokantasına, manavından tatlıcısına her taraf buram buram Türkiye kokar. Hele Kreuzberg tam anlamı ile Anavatan.

Berlin’in genel özelliği nedir diye soracak olursanız, şöyle bir cevap alabilirsiniz: Berlin bir kültür kentidir. Her türlü rengi barındıran dünya kentilir. Gençlerin kentidir. Üniversite kentidir. Ama herşeyden önce bana göre “hoşgörünün başkentidir.”

Her taraf buram buram sanat ve kültür kokar bu kentte. Güneydeki Alman şehirlerine oranla daha az tarihi bina bulunsa da, müzeleri, konser ve sergi salonları ile günlerce sıkılmadan turlar yapıp, gezebilirsiniz. Konser ve sergileri izleyebilirsiniz.

Ülke büyüklüğünde hayvanat bahçesi

Berlin Hayvanat Bahçesi örneğin, Almanya'daki en eski hayvanat bahçesi olmasının yanında, yüzölçümü ile Monaco’dan büyüktür. 35 hektar büyüklüğünde park 1844 yılında açılmış. Özellikle güzel bir havada 1.400 farklı tür ve 14.000 civarı memelinin yaşadığı Berlin Hayvanat Bahçesi, ilgi duyanlar için ailece paylaşacağınız bulunmaz bir fırsat.

Müzelere değinmeden once kısa bir panoramik bir tur yapalım isterseniz. Panoramik tur deyince, pek çok Avrupa kentinde olduğu gibi, burada da “hop on, hop off” otobüs turları var. 15 Avro civarında bir ücret karşılığı birkaç dil anlatımlı, tüm şehri dolaşan bu turlarla gezmek, kent hakkında genel bir fikir edinmek için ideal. İstediğiniz bir durakta inip, o bölgeyi gezdikten sonra, gelen başka bir otobüse binerek tura devam edebiliyorsunuz. Gün içinde de istediğiniz kadar inip, binebilirsiniz.

Kelle paçanın kralı

Yemek işine gelince, Almanların dediği gibi tam bir “multi kulti”, yani çok kültürlü. Döner bu çeşitlerin arasında, hızlı yemekte baş köşeyi kimseye bırakmıyor. Türk lokantaları oldukça revaçta. İki gün önce içtiğim kelle-paça çorbasını Türkiye’de çok az yerde içebilirsiniz. Kebap restoranları da yalnız Türklerin yaşadığı yerlerde değil, kentin tümüne dağılmış durumda.

Dünyanın her yerinden, her türlü yemeği burada bulabilirsiniz herhalde. Herhalde değil, bana göre mutlaka. Sokak lezzetlerinden, suşiye, İtalyan pizzasından, Tayvan yemeklerine kadar, biraz da bulunduğu semte bağlı olarak, her türlü kalite ve fiyat kategorisinde bulmak mümkün.

Duvar yıkılmadan önce doğu ve batı olarak ikiye ayrılmış olan Berlin’in tek bir meydanı bulunmuyor. Birden fazla meydanı ile kent bana göre dağınık bir görüntü veriyor. Alexanderplatz bu meydanların en önemlilerinden biri. Müzelerin bulunduğu bölgeye yürüyüş mesafesinde ve doğu ile batının birleştiği pek çok öge burada ziyaretcilerin ilgisine sunulmuş. Brandenburg Kapısı’nı ve bölgede bulunan ihtişamlı yapıları hiç bir turistin yok sayma lüksü olamaz. Avrupa’nın en büyük modern tren garı, üst üste dört kat tren yollarının bulunduğu gar ise deli bir yapı.

Biraz ötede cam çatısında turist olarak dolaşabileceğiniz parlemento binası da Merkel’e çalışma ofisi olarak hizmet ediyor. Bakanlıkların bulunduğu bölge de buradan uzak değil. Berlin’in içinden akan Spee nehrinde bir tekne turu alarak, bu güzellikleri değişik bir bakış açısı ile görebilirsiniz.

Müze... Müze... Müze...

Her türlü sanat ve kültürün tanıtıldığı müzeler Berlin’in yaşamına kocaman bir damga vuruyor. İki nehrin arasında kalan Müzeler Adası denilen bölge ve çevresi müze cenneti. Bergama Müzesi ise bizim için tabii ki çok büyük önem taşıyor.

Bergama Müzesi çok önemli bir müze. Adı Bergama Müzesi ama, aslında üç ayrı müzeyi bünyesinde barındırıyor. Yunan ve Roma mimari eserleri barındıran Antik Eserler Koleksiyonu, Ön Asya Müzesi ve İslam Sanatları Müzesi. Bergama Zeus sunağı, Milet Agora Kapısı ve Babil'in alay yolu ile birlikte İştar Kapısı ve Maşatta Sarayı'nın dış cephesi müze dünya çapında bir üne sahip.

Sadece Bergama sunağının sergilendiği salon 2014 yılı sonbaharından 2023 yılına kadar kapalı kalacak. Bergama Müzesi'nin İştar Kapısı'nı, alay yolunu ve Milet Pazar Kapısı'nı barındıran güney kanadı, ayrıca İslam Sanatları Müzesi ziyarete açık.

Berlin anlata anlata bitmez. Kalanı başka yazılara saklayalım ama, buraya gelmişken, Antik Bergama kentinin yaşamın 360 derece bir silindir içinde sergilendiği Panorama Pergamon’u kesinlikle görmeden bu kenti terketmeyin. Bizim topraklarımızdaki kültürü, Almanya’da bir İran asıllı mimar Yadegar Asisi tarafından bu kadar güzel sergilenebileceğine inanamayacaksınız. Bu kadar detaylı, ışık oyunları ve doğal seslerle zenginleştirilen sunuma hayran kalacaksınız.

Gerisi başka yazılara…

Dip Not:Multi-Kulti (Çok kültürlü)