GENEL

Kritik belge mahkemede: Karcı ve avukatından tahliye ve beraat talebi

İzmir'deki kooperatif davasının ikinci duruşması, tutuklu sanıklardan eski Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Barış Karcı ve avukatı Nilay Kökkılınç'ın, davanın temelini sarsan savunmalarıyla devam etti. Karcı, iddianamenin aksine protokollerin iptal edilmediğini ve 41,9 milyonluk teminat mektubunun hala belediyenin elinde olduğunu belirtti.

Abone Ol

İZBETON A.Ş. üzerinden yürütülen ve aralarında eski İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'in de bulunduğu 6'sı tutuklu 65 sanığın yargılandığı kooperatif davasında, savunmalar iddianamenin temel dayanaklarını hedef almaya devam ediyor. Davanın kilit isimlerinden, dönemin İZBB Genel Sekreteri Barış Karcı ve avukatı Nilay Kökkılınç, mahkeme heyeti karşısında yaptıkları savunmalarda, hem fiili durumun hem de resmi belgelerin "kamu zararı" iddiasını çürüttüğünü belirterek, tahliye ve beraat taleplerini yineledi. Savunmaların odağında, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin mahkemeye gönderdiği "kamu zararı yoktur" yazısı vardı.

Karcı: Protokoller devam ediyor, teminat mektubu kasada

Tutuklu sanık Barış Karcı, savunmasında ilk duruşmadan bu yana geçen sürede davanın seyrini değiştiren önemli gelişmeler yaşandığını vurguladı. "İddianame, protokol iptalleri üzerine kuruluydu" diyerek sözlerine başlayan Karcı, bu tezin aksine ne İZBETON ile İzmir Büyükşehir Belediyesi (İZBB) arasındaki ana protokolün ne de kooperatiflerle yapılan sözleşmelerin feshedilmediğini, tam tersine güncellenerek devam ettiğini ifade etti. Karcı, "Bugüne kadar İZBETON ve İZBB arasındaki protokol hiçbir zaman feshedilmemişti. Hala devam ediyor. İZBETON ve kooperatifler arasındaki sözleşme güncellenmiştir. araflar tadil protokolünde, birbirlerine açmış oldukları tüm davalardan da feragat edecekleri konusunda anlaşmışlardır" dedi.​

Karcı'nın en dikkat çekici açıklaması ise iddianamede geçen 41,9 milyon liralık zarara ilişkin oldu. Bu zarara karşılık alınan teminat mektubunun hala belediyenin elinde olduğunu ve nakde çevrilmediğini belirten Karcı, "Protokol feshedilmediği için herhangi bir cezai müeyyide uygulanmamıştır. Oradaki 41.9 milyonluk zarardan bahsedilen teminat mektubu hala belediyenin elindedir ve bozdurulmamıştır" diyerek, ortada gerçekleşmiş bir zarar olmadığını savundu. Karcı, belediyenin mahkemeye gönderdiği "muhasebe kayıtlarında bir zarar olmadığı görülmüştür" şeklindeki yazının da bu durumu teyit ettiğini sözlerine ekledi.​

Avukat Kökkılınç'tan delillere dayalı savunma

Karcı'nın ardından söz alan avukatı Nilay Kökkılınç, müvekkilinin ifadelerini hukuki delillerle güçlendirdi. Savunmasının merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Daire Başkanlığı'ndan gelen yazıyı koyan Kökkılınç, "Mali Hizmetler Daire Başkanlığı’nın açık bir şekilde ‘kurumsal zarar yoktur’ yönünde yazılı beyanı bulunmaktadır. Bu, soyut bir iddia değil, resmi bir belgedir" dedi. Sadece Mali Hizmetler'den değil, Kentsel Dönüşüm Daire Başkanlığı'ndan gelen bir yazıda da belediye ile yüklenici şirketler arasında herhangi bir ihtilaf bulunmadığının belirtildiğini aktaran Kökkılınç, "Dosya kapsamına baktığımızda, kurumsal bazda herhangi bir kamu zararı oluşmadığı açıktır" diyerek iddianamenin temel dayanağının geçersiz olduğunu vurguladı.​

"Yönetim değişiklikleri sözleşmeleri etkilemez"

Avukat Kökkılınç, savunmasında davaya konu edilen protokollerin hukuki niteliğine de değindi. Bu protokollerin "ekonomik ve sürekli iş ilişkileri" niteliğinde olduğunu ve belediye yönetimleri değişse dahi yasal çerçevede geçerliliklerini koruduğunu belirtti. Kira bedelleri üzerinden devletin zarara uğratıldığı iddiasının da mesnetsiz olduğunu söyleyen Kökkılınç, "Kira sözleşmeleri ve trafik projeleriyle ilgili tüm işlemler mevzuata uygundur. Zarar iddiası soyut olup, resmi raporlarla desteklenmemektedir" ifadelerini kullandı.​

Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin iddiaları da yanıtlayan Kökkılınç, ilgili kararlarda sadece iki yönetim kurulu üyesinin imzasının bulunduğunu, ancak bunun tek başına bir suç eylemi olarak değerlendirilemeyeceğini, çünkü yetki devrinin o dönemki usullere uygun yapıldığını ifade etti. Kökkılınç, sunulan tüm bu deliller ışığında tutukluluk koşullarının ortadan kalktığını belirterek, müvekkili Barış Karcı ve diğer tutuklu sanıklar için adli kontrol şartıyla veya doğrudan serbest bırakma kararı verilmesini talep etti.​