Ege'nin ve Türkiye'nin en değerli doğal ve kültürel miraslarından biri olan, mitolojilere konu olmuş, zengin flora ve faunasıyla adeta bir açık hava müzesi niteliğindeki Kazdağları, bir kez daha hukuk yoluyla korundu. Bölgenin ekosistemini ve su kaynaklarını geri dönülmez bir şekilde yok etme potansiyeli taşıyan iki büyük maden projesine karşı, yaşam savunucularının ve yöre halkının yürüttüğü kararlı mücadele, yargıdan dönen iki önemli kararla taçlandı. Balıkesir İdare Mahkemeleri'nde görülen davalar sonucunda, CVK Madencilik ve Koza Altın şirketlerinin projelerine 'dur' denilmesi, "Adalet yerini bulacak, doğa kazanacak" diyenlerin umutlarını tazeledi.

Gökçeyazı'da 'ÇED olumlu' kararı iptal edildi

Bölgedeki ilk sevindirici haber, Balıkesir'in Altıeylül ve İvrindi ilçelerine bağlı Gökçeyazı ve Sarıalan mahalleleri mevkiinde, CVK Madencilik A.Ş. tarafından yapılması planlanan "Altın-Bakır Madeni Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme ve Atık Depolama Tesisi" projesine karşı geldi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın projeye verdiği "ÇED Olumlu" kararının iptali için açılan dava, mahkeme tarafından kabul edildi ve karar iptal edildi. Bu karar, projenin çevresel etkilerinin yeterince ve bilimsel olarak değerlendirilmediğini, bölgenin ekolojik dengesi ve halk sağlığı açısından kabul edilemez riskler taşıdığını hukuken tescillemiş oldu.

Davayı, TEMA Vakfı ve Gökçeyazılı köylülerle birlikte açan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, zaferi "ÇOK SEVİNÇLİYİZ!" başlığıyla duyurdu. Dernek, yaptığı açıklamada, bu başarının arkasında büyük bir dayanışma olduğunu vurgulayarak, "Emeği geçen herkese, hukukçularımıza, bilim insanlarına ve davaya sonradan müdahil olan Gökçeyazı Türkmen Dağı Çevre Koruma ve Dayanışma Derneği, Balıkesir Barosu ve diğer köylülere çok teşekkür ederiz" dedi. Mahkemenin bu kesin kararının ardından, şirketin proje sahasındaki tüm faaliyetlerini derhal sonlandırması için ilgili kurumlar göreve çağrıldı.

Turplu'da Koza Altın'a 'yürütmeyi durdurma' freni

Kazdağları'ndaki ikinci zafer ise, madencilik sicili oldukça tartışmalı olan Koza Altın şirketinin, Balıkesir'in Karesi ilçesine bağlı Turplu Mahallesi'nde planladığı patlatmalı açık ocak altın madeni projesine karşı kazanıldı. Şirketin, projesi için aldığı ve kapsamlı bir ÇED sürecinden kaçınmasını sağlayan "ÇED Gerekli Değildir" kararına karşı açılan davada, Balıkesir 2. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Hukuki olarak bu karar, davanın esası sonuçlanana kadar projenin uygulanması halinde "telafisi güç veya imkânsız zararların" doğabileceğinin mahkeme tarafından kabul edilmesi anlamına geliyor. Yani, mahkeme nihai kararını verene kadar, Koza Altın'ın proje sahasında tek bir çivi dahi çakması hukuken engellenmiş oldu. Yaşam savunucuları, bu kararın, davanın esastan da lehlerine sonuçlanması için güçlü bir emsal teşkil ettiğini belirtiyor. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, bu kararı da "Adalet yerini bulacak, doğa kazanacak" ifadeleriyle kamuoyuna duyurarak, mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.

Damlalar tükendi, umutlar kuruyor
Damlalar tükendi, umutlar kuruyor
İçeriği Görüntüle

Kazdağları neden hedefte?

TEMA Vakfı'nın Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) verilerine dayanarak hazırladığı raporlar, Kazdağları ve yöresinin ne denli büyük bir madencilik tehdidi altında olduğunu gözler önüne seriyor. Rapora göre, Kaz Dağları yöresinin yüzde 79'u madene ruhsatlı durumda. Bölge, arama ve işletme safhalarında olan 1.500'den fazla ruhsata bölünmüş durumda. Bu durum, bölgenin ekolojik, kültürel ve ekonomik yapısını kökünden sarsma potansiyeli taşıyor. Cengiz Holding'in Halilağa'daki bakır-altın madeni, Koza Altın'ın ve CVK Madencilik'in projeleri, bu büyük tablonun sadece birkaç parçasını oluşturuyor.

Yaşam savunucuları, bu projelerin tek tek değil, bir bütün olarak bölgeye vereceği kümülatif zarara dikkat çekiyor. Onlarca maden projesinin aynı anda faaliyete geçmesi durumunda, bölgenin orman ekosistemlerinin, su kaynaklarının, tarım alanlarının ve hayvancılığın geri dönülmez bir şekilde yok olacağı belirtiliyor. Özellikle altın madenciliğinde kullanılan siyanür gibi zehirli kimyasalların, yeraltı ve yerüstü sularını kirleterek, hem insan sağlığı hem de tarımsal üretim için büyük bir tehdit oluşturduğu vurgulanıyor.

Mücadele umut veriyor

Kazdağları'nda verilen bu çifte hukuki zafer, Türkiye'nin dört bir yanında, Akbelen'den Munzur'a, Cerattepe'den İliç'e kadar, benzer ekolojik yıkım projelerine karşı direnen tüm yaşam savunucuları için önemli bir moral ve umut kaynağı oldu. Bu kararlar, yerel halkın ve sivil toplumun bir araya gelerek, bilimsel ve hukuki temellere dayanan bir mücadele yürüttüğünde, en büyük şirketlere ve en güçlü projelere karşı bile başarı kazanabileceğini bir kez daha gösterdi. Mücadele, sadece Kazdağları'nı korumak için değil, aynı zamanda gelecek nesillere yaşanabilir bir çevre bırakma sorumluluğu adına da devam ediyor. Gözler şimdi, bu hukuki zaferlerin kalıcı hale gelmesi ve bölgenin madencilik faaliyetlerine karşı daha güçlü bir şekilde korunması için atılacak adımlarda.

Kaynak: HABER MERKEZİ