Rojda DOLGUN/ Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında ilçedeki Kadın Hakları Parkı’nda 24 saat sürecek bir nöbet başlattı. Günün ilk saatlerinden itibaren parkta kadınlarla buluşan Kınay, Türkiye’de eşitsizlik, adalet eksikliği ve şiddet döngüsünün her geçen gün daha da derinleştiğini belirterek, “Hukuk işlemediği sürece bu acılar bitmeyecek” mesajı verdi. Nöbet boyunca kadınlarla dayanışma gösteren Kınay, sessizliğin değil, ortak mücadelenin çözüm getirdiğini vurguladı.
Başkan Kınay, nöbet alanında yaptığı açıklamalarda Türkiye’de kadınların yıllardır süren adalet arayışının karşılık bulamadığını dile getirdi. Her yıl yüzlerce kadının yaşam hakkının ihlal edildiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
“Bugün burada tuttuğumuz 24 saatlik nöbet, sadece bir sembol değil. Her gün, her saat, her dakika kaybettiğimiz kadınlarımız için yükselttiğimiz bir çığlık. Eğer bu ülkede adalet, hukuk ve eşitlik gerçekten işletilmezse; sustuğumuz her an bu acılar katlanarak artacak. Biz burada yalnızca kendi sesimiz için değil, sesini duyuramayan tüm kadınlar için nöbetteyiz.”
Gece yarısı başlayan nöbette kadınlar parkta bir araya gelerek mumlar yaktı, pankartlar taşıdı ve yaşamını kaybeden kadınların isimlerini andı. Nöbet alanı, gün boyunca gelen ziyaretçilerle kalabalıklaştı.
Karabağlar sokaklarında 500 kadınla yankılanan bir yürüyüş
Kınay, geçtiğimiz aylarda Karabağlar’da 500 kadınla gece yarısı düzenledikleri yürüyüşü hatırlatarak ilçenin çoğu zaman “erkek bir ilçe” olarak tanımlanmasına karşı kadınların varlığını güçlü biçimde gösterdiklerini söyledi.
“O yürüyüş, karanlık sokaklarda kadınların yer istemediği bir algıya karşı atılan en güçlü adımdı. Biz orada yalnızca yürümedik; sokakta, kamusal alanda, istediğimiz saatte özgürce var olmanın mücadelesini verdik. Bugünkü nöbet de aynı inancın devamı” dedi.
Başkan Kınay, parkta geçen yıl da 24 saat nöbet tuttuklarını hatırlatarak, bu kararlı duruşun kadınların görünürlüğünü artırmak ve dayanışmayı büyütmek için sürdüğünü belirtti.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek şiddeti derinleştirdi
Konuşmasında iktidarın kadın politikalarını da eleştiren Kınay, özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ve 6284 sayılı yasanın uygulanmamasının kadınları daha korumasız bıraktığını söyledi.
“Bugün ülkemizde kadının yok sayıldığı bir dönemden geçiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, şiddeti artıran en önemli kırılma noktalarından biri oldu. Yerel yönetimlerde biz kadın belediye başkanlarına düşen görev, görünürlüğü artırmak, dayanışmayı büyütmek ve kadınların sosyal, ekonomik, kültürel haklarını güçlendirmek. Bu amaçla ilçemizde kadın kooperatiflerini destekliyor, eğitim, sağlık ve sosyal faaliyetlerle kadınların yaşamını güçlendiriyoruz” diye konuştu.
Kınay, belediyenin sunduğu hukuki, psikolojik ve sosyal desteklerin, yalnızca bireysel ihtiyaçları karşılamadığını; aynı zamanda dayanışma ağını genişlettiğini vurguladı.
Yoksulluk, en çok kapısını çaldıkları sorun
Başkan Kınay’ın nöbet sırasında dikkat çektiği bir diğer önemli başlık ise bölgedeki yardım taleplerinin büyük bölümünde öne çıkan yoksulluk oldu.
Kınay, mahalle ziyaretleri ve açık ofis uygulamaları sırasında en sık duydukları sorunun geçim sıkıntısı olduğuna işaret etti:
“Bize ulaşan başvuruların neredeyse tamamında yoksulluk, işsizlik, asgari ücretle geçinememe, emekli maaşının yetersizliği dile getiriliyor. Temel belediyecilik taleplerinden önce insanlar artık yaşam mücadelesi veriyor. Bu tablo sadece Karabağlar’ın değil, bütün Türkiye’nin gerçeği.”
Belediyenin kısıtlı imkânlarla önemli sosyal projeler yürüttüğünü söyleyen Kınay, “Yaklaşık 3 bin aileye sosyal destek kartı, gıda yardımı, sosyal market, kırtasiye desteği, KARBEM dershanesi, öğrenci yurdu, spor destekleri, anne-bebek destek paketleri gibi çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca askıda mobilya, askıda oyuncak, askıda kıyafet, askıda ekmek gibi uygulamalarımızla dayanışmayı büyütüyoruz” dedi.
“Gerçek çözüm sosyal devletin işlemesidir”
Kınay, yerel yönetimlerin çabasının önemine vurgu yapmakla birlikte, kalıcı çözümün ancak sosyal devlet politikalarıyla mümkün olacağını söyledi.
“Biz elimizden geleni yapıyoruz ama temel hakların güvence altına alınması için devlet politikalarının işlemesi gerekiyor. Aksi hâlde yerel yönetimlerin çabası ancak belli bir noktaya kadar yetişebilir.”