Transplantasyon ve Hücresel Tedaviler Derneği (THTD) tarafından düzenlenen 4. Transplantasyon ve Hücresel Tedaviler Kongresi, kan ve lenf sistemi kanserlerinde çığır açan gelişmelere sahne oldu. Kök hücre nakli, tümör aşıları, CAR-T hücre tedavisi, immünoterapi ve genetik yaklaşımların ele alındığı oturumlarda, yeni nesil ilaçlar ve kombine tedavilerin hastalara nasıl umut verdiği masaya yatırıldı.
Kongrenin bu yılki teması “Transplantasyon ve Hücresel Tedavilerde Mükemmeliyet: Güvenlik-Kalite-Erişim” olarak belirlendi. Katılımcılar, bireyselleştirilmiş tedavi modelleri, güvenlik ve yaşam kalitesinin artırılması gibi konularda bilgi paylaştı.
CAR-T hücre tedavisiyle kalıcı yanıtlar
Derneğin kurucu başkanı Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, basın toplantısında CAR-T hücre tedavilerinin özellikle kan kanserlerinde uzun süreli yanıtlar sağladığını anlattı. Yapılan bilimsel çalışmalar, bazı hastalarda 5 yılın üzerinde tedavisiz tam yanıt alındığını ortaya koyuyor. Örneğin nüks ve dirençli multipl miyeloma hastalarının üçte birinde en az 5 yıl hastalığın ilerlemediği saptandı.
Altuntaş, dünyada 42 bin 500’den fazla hastaya CAR-T hücre tedavisi uygulandığını, bunların 38 bininin ABD’de, 5 bininin Avrupa’da yapıldığını, Avrupa Kan ve Kemik İliği Transplantasyon Derneği raporuna göre ileri hücresel tedavi uygulanan 6 bin 42 hastanın 4 bin 888’inin CAR-T aldığını söyledi.
Lenfomalarda yeni nesil antikorlarla başarı oranı arttı
Dernek üyesi Prof. Dr. Burhan Turgut, hematolojik kanserlerin en sık görülen türlerinden lenfomalarda yeni tedavilerin umut verici olduğunu ifade etti. Bispesifik antikorlarla bazı lenfoma çeşitlerinde sağkalımın ciddi biçimde uzadığını, kemoterapiye eklenen yenilikçi tedavilerle ölüm riskinin yüzde 41 azaldığını vurguladı. Turgut, kişiye özel ve kanıta dayalı tedaviyle hastaların yaşam kalitesinde belirgin iyileşme görüldüğünü belirtti.
Multipl miyelomda sağkalım oranı yüzde 50’nin üzerine çıktı
Kongre Genel Sekreteri Doç. Dr. Tuğçe Nur Yiyenoğlu, multipl miyelomda yeni kuşak ilaçlar ve otolog kök hücre naklisayesinde tedavi başarısının arttığını açıkladı. Teclistamab, Talquetamab ve Elranatamab gibi bispesifik antikorlarla yapılan çok merkezli çalışmalarda sağkalım oranlarının yüzde 50’nin üzerine çıktığını ve erken dönemde kalıcı yanıtların bildirildiğini söyledi.
Yiyenoğlu, kombine tedavilerle minimal kalıntı hastalığın çok düşük seviyelere indiğini, transplantasyon yapılan hastalarda beklenen yaşam süresinin 17 yılı aştığını dile getirdi.
Lösemi tedavisinde “lösemisiz yaşam” hedefi
Lösemi tedavisinde modern ilaçların ve erken dönemde elde edilen yanıtların güçlendirilmesinin önemine değinen Yiyenoğlu, “Artık lösemisiz yaşam mümkün” dedi. Yüksek riskli hastalarda erken yanıtın korunması için kök hücre nakli veya CAR-T gibi hücresel tedavilerin devreye alınması gerektiğini belirtti.
Nakil sürecinin, tedavinin bitmesi anlamına gelmediğini vurgulayan Yiyenoğlu, nakil sonrası dönemde hastaların uzun yıllar aynı merkezde takip edilmesi gerektiğini ve aksi durumda ciddi sorunlar yaşanabileceğini hatırlattı.
Türkiye’de hücresel tedaviler klinik araştırmalarla uygulanıyor
Türkiye’de immünoterapi, CAR-T hücre tedavisi ve tümör aşısı gibi hücresel tedavilerin klinik araştırmalar kapsamında uygulanmaya başladığını aktaran uzmanlar, bu çalışmaların bazı hematolojik kanserlerde derin ve kalıcı yanıtlar sağladığını belirtti.
Uzmanlar, standart tedavilerin her hastada öncelikle uygulanması gerektiğini, hücresel tedavilerin ise kişiye özgü planlamalarla en iyi sonuçları verdiğini kaydetti.
Bu çerçevede kongre, Türkiye’nin hücresel tedaviler alanındaki bilimsel bilgi birikimini artırırken, kanser hastalarına yeni umut kapıları açan bir buluşma noktası oldu.