
TMMOB'a Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi iş birliği ile kentleşme süreçlerinde İzmir kent sorunlarına dikkat çekmek ve İzmir özelinde sürdürülebilir, güvenli, sağlıklı kentler için çözüm önerilerini tartışmak amacıyla 23-24 Ekim 2025 tarihlerinde "Kent Jeolojisi: İzmir Kent Sorunları ve Çözüm Önerileri Kolokyumu" düzenledi. Kolokyumda, alanında uzman akademisyenler, kamu kurum temsilcileri, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla sağlıktan suya, körfez kirliliğinden depremlere kadar İzmir kentinin çok geniş bir yelpazeye yayılan konu ve sorunlarının tartışıldığı 17 adet sunum gerçekleştirildi.
"Sürdürülebilir Su Yönetimi", "İzmir'in Jeoteknik Sorunları", "Afet ve Planlama Sorunları", "Tıbbi Jeoloji ve Katı Atık Depolama" başlıklı oturumların sonuçlarını Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan kamuoyu ile paylaştı.
"Dirençli kent belediyeciliği amaçlanmalı"
Kent jeolojisi üzerine detaylı değerlendirmelerin yapıldığını belirten Önalan, "Kentsel alanın yeraltı ve yüzey jeolojik- jeoteknik-hidrojeolojik bilgileri, kentin afet güvenliği, halk sağlığı, ulaşım, atık yönetimi, enerji ve teknik alt yapı gibi temel fonksiyonları için stratejik değerde önemli olup aynı zamanda yüksek ekonomik değerdedir. Yaşam kalitesi yüksek, sağlıklı, güvenli ve doğayla bütünleşmiş kentlere ulaşmayı hedefleyen, sadece afetlere karşı değil hayatın tüm alanlarında aynı duyarlılığı esas alan "Dirençli Kent Belediyeciliği" vizyonuna ulaşmak için, jeoloji, hidrojeoloji, jeokimya, yapısal jeoloji, mühendislik jeolojisi, jeotermal ve diğer enerji kaynakları, tıbbi jeoloji, afet risk ve mikrobölgeleme (yerleşime uygunluk) verilerinin elde edilmiş, analizleri yapılarak modellenmiş olması gerekir" bilgisini paylaştı.

Sürdürülebilir kentler ve su politikası
Güvenli, sağlıklı ve sürdürülebilir biçimde gelişebilmesine dikkat çeken Önalan, yeraltının jeolojik, hidrojeolojik ve jeoteknik özelliklerinin doğru anlaşılması geçtiğine dikkat çekti. Su yönetiminde havza bazlı, kapsayıcı ve teknoloji destekli bir dönüşüm planına ihtiyaç olduğunun altını çizen Önalan, "Suyu korumak amacıyla, bazı ülkelerde uygulanan su kullanım kısıtlamaları ve suyun arıtılmasının maliyetini düşürecek olan enerji dönüşümleri kritik öneme sahiptir. Körfez ve kıyı bölgelerinde bütünleşik bir ekosistem temelli yönetim planı hazırlanmalı, var olan planlar güncellenmelidir. Konuyla ilgili karar alma mekanizmalarında bilim insanlarının katılımı sağlanmalıdır. Arıtma sistemlerinin sadece teknik değil, biyolojik dengeyi gözeten şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir" dedi.

Yağmur hasadı gri su geri kazanım
Kolokyumda, bilim insanlarının su depolama alanları ve barajların yapımı, yağmur suyu hasadı, gri su geri kazanım ve diğer yeşil altyapı sistemlerinin yaygınlaştırılması gerektiğine vurgu yapıldığını belirten Koray Çetin Önalan, su yönetimi sistemlerinin ve katılımcı anlayışının acilen geliştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Bu proje ve yatırımların sıvılaşma, oturma, kayma ve göçme gibi zemin risklerinden korunabilmesi için jeolojik ve jeoteknik araştırmalarına önem verilmesi gerektiğinin altını çizen Önalan, "Orman yangınları yalnızca ekolojik bir sorun değil, toplumsal-ekonomik kökenli bir kentleşme sorunudur. Yangınla mücadelede başarının anahtarı onu reddetmek değil, onunla birlikte yaşamayı öğrenmektir. Bu dönüşüm de bilgi, planlama disiplin ve toplum bilinciyle mümkün olacaktır" diye konuştu.
![]()
İzmir il sınırları içindeki birçok fay deprem üretme potansiyeline sahip olduğunu belirten Önalan, "İzmir'i depreme hazırlamak için öncelikle ve acil olarak, 'Deprem Master Planı' yapılmalıdır. Bu Plan sadece teknik konulara değil aynı zamanda özel gereksinimli bireyler, kadın ve çocuklar ile kent yoksullarının sorunlarına odaklanmalı; deprem risk yönetiminin teknik, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarını da içermelidir” dedi.
Kolokyumdan çıkan sonuçlar;
İzmir'in jeolojik-jeoteknik koşullarına uygun, bilimsel temelli bir imar anlayışı geliştirilmelidir.
30 Ekim depreminin de acı bir şekilde hatırlattığı üzere, yapılaşmaya uygun olmayan alanlar yapı stoğu için ayrılmamalıdır.
İzmir'i depreme dirençli hale getirebilmek için, Merkezi ve yerel yönetimlerin bu önlemleri acilen alması gerekmektedir.
İzmir'in sağlıklı ve dirençli hale getirilmesi için tıbbi jeolojik risklerin tespiti ve önlemlerin alınması gereklidir. Bu anlamda İZMİR İRAP kapsamında yürütülen "Jeomedikal Risk" eylemlerin hızla tamamlanarak elde edilecek verilerin mekansal planlama süreçlerine entegresi sağlanmalıdır.
Kentsel dönüşüm sırasında ya da afet sonrası yıkımlarda, asbestli ve ağır metal içeren toz maruziyeti halk sağlığı riski oluşturmaktadır. Yıkım yönetmeliği kapsamında jeoloji mühendisleri de sürece dahil edilerek denetimler yapılmalıdır. Kentsel jeokimya haritaları ve tıbbi jeoloji bilgi sistemleri oluşturulmalıdır.
İzmir'in katı atık yönetimi stratejisi tek merkezli değil, bölgesel planlama esasına göre yeniden ele alınmalıdır.
İzmir'in, Kuzey, Orta ve Güney Bölgelerinde, düzenli depolama alanı önerisi Teknik olarak değerlendirilmelidir. Kentin deprem riski ve su yönetimi esaslarını dikkate alan, toplumsal katılımlı bir katı atık yönetimi sağlanmalıdır.





