Yağmur KARADAĞ/1976’da Türkiye’deki ilk resmi özel fotoğraf okulunun kurucusu olan Cengiz Özer’in ikinci oğlu Dr. Özgün Özer, fotoğrafın çocukluğundan itibaren hayatında olduğunu ifade ederek, “Babam Gazetecilik Bölümü mezunu. O yıllarda doğrudan fotoğrafçı yetiştiren bir okul yok. Babamda 76’da Belçika’da aldığı bir eğitim sonrasında, ülkeye geri dönüyor ve bu okulu kuruyor. Bu nedenle ben de fotoğraf kursunda büyüdüm. Fotoğrafa ilgim çocukluğumda başladı” dedi.

468596278 10160670436506881 2959394495061883327 N

Cengiz Özer ve Dr. Özgün Özer

FOTOĞRAF İLE MÜHENDİSLİĞİ HARMANLIYOR

Üniversite yıllarında ise artık fotoğrafın kendisini tek başına mutlu etmemeye başladığını da belirten Dr. Özer, “Çünkü yeni bir şeyler öğrenemiyordum, kendimi çok geliştiremiyordum. Farklı bir alanı daha deneyimlemek istedim. Bu nedenle üniversitede makine mühendisliği okudum. Ondan sonra bir yol ayrımına geldim. Tam da o noktada şanslı bir proje fırsatı karşıma geldi. Parçacık görüntüleme ve hız ölçümü yönteminin ülkemizde kurulması durumu oldu. Bu yöntemde, akışa parçacıklar ekleniyor ve akışkanların hızı tespit edilebiliyor. Tez hocam Prof. Dr. Dilek Kumlutaş, o dönem benim fotoğrafla ilgilendiğimi bilmeden bu projede benimle çalışmak istedi. Dolayısıyla hem akademik hayatım hem de fotoğraf ve mühendisliği birleştiren hayatım orada başladı” dedi.

Ekran Görüntüsü 2025 06 15 114620

Dr. Özgün Özer ve öğrencisi Aynur Kaynak'ın çalışması

BİRBİRİNİ BESLEYEN ALANLAR

Makine Mühendisliği ve Fotoğrafçılığı bir arada yürüten ender isimlerden olan Dr. Özer, yaşadığı süreci şu sözlerle anlattı:

“Gündüzleri üniversitede görüntüleme üzerine araştırma yapıyordum. Akşamları da gönüllü olarak İzmir Fotoğrafçıları Odası'nın eğitim merkezinde eğitmenlik yapıyordum. Bu iki alan birbirini besledi. Normalde amatör olarak fotoğraf çekmek çok keyifli ama geliştirici değil. Esas sizi geliştiren nokta, bir şeyi çekmek zorunda olduğunuzda oluyor. Çünkü ‘bu fotoğrafı nasıl daha iyi çekerim?’ soruları devreye giriyor. Diğer taraftan, teknik doneleriniz var. Böylece iki alandaki bilgilerinizi birleştirmeye başlıyorsunuz. O zaman da değişik çalışmalar ortaya çıkıyor.”

Kızılötesi Görüntüleme

ÖZEL TEKNİK GELİŞTİRDİ

İZSU'da işçi çıkarmalara tepki
İZSU'da işçi çıkarmalara tepki
İçeriği Görüntüle

Bilimsel görüntüleme yöntemleri ve özellikle de kızılötesi görüntüleme yönteminde özel bir teknik geliştirdiğini belirten Dr. Özer, “Kızılötesi kamera kullanılarak havanın hacimsel sıcaklığının görselleştirilmesi için üç boyutlu örgülü kızılötesi termografi adı verilen bir yöntem geliştirdik. Yöntemin temel çalışma prensibi, kızılötesi kamera kullanılarak kürelerin görüntülenmesi ve hacimsel sıcaklık dağılımının elde edilmesi için görüntülerin bilgisayar yazılımıyla işlenmesi. Var olan görüntüleme yöntemi çok pahalıydı bu açıdan geliştirdiğimiz bu teknik çok daha ekonomik, etkili oldu.”

Ekran Görüntüsü 2025 06 15 115025

PROJEYE KABUL EDİLDİ, İNGİLTERE MACERASI BAŞLADI

Hem fotoğrafa hem de akışkanlar mekaniğine olan ilgisiyle diğer teknikleri de araştırmaya başladığını dile getiren Dr. Özer, “Böylece belli eğitimleri aldım, projelere ve kongrelere katıldım. Ardından kendim teknik geliştirmeye başladım. Bu teknikler uluslararası dergilerde yayımlandı. Yurt dışından da Türkiye’de uygulanmamış bazı teknikleri ülkeye getirdim. Türkçe yayınlar yaptım. Doktoram bitince de geçimimi sağlamam gerekiyordu, şirket kurmak zorunda kaldım. Asıl hedefim akademide kalmaktı ama beklemem gerekiyordu. Bir yandan babamın kurduğu, bana bıraktığı miras olan okulu da devam ettirdim. Ülkemizde akademide beklediğim gelişmeler olmayınca, LinkedIn üzerinden Manchester Üniversitesi’nde, benimle örtüşen bir projeye başvurdum. Kısa süren bir mülakatın ardından kabul edildim, İngiltere maceram böyle başladı” dedi.

Ekran Görüntüsü 2025 06 15 115442

“BURADA ÇALIŞMAK İLHAM VERİCİ”

Manchester Üniversitesi’nde çalışmanın ilham verici olduğunu vurgulayan Dr. Özer, “Akışkanlar mekaniği dersini alırken, Reynolds’un yaptığı ilk deney çok önemli. Şu an benim çalıştığım laboratuvarda, çalışma odamın yan tarafında Reynolds'un yaptığı orijinal deney duruyor. Bu durum benim için çok kıymetli. Türkiye’deyken hayalini kurduğum kameralar burada bulunuyor. Aynı zamanda araştırma imkanları çok fazla, farklı ülkelerden insanlarla birlikte çalışabiliyorsunuz. Ancak buraya beni getiren noktanın da altını çizmek lazım. Yurt dışında geliştirdiğiniz projenin yer bulması ve anlaşılması daha kolay. Maalesef Türkiye’de projeler değerlendirilirken daha çok ne yaptığınızla değil, kimin yaptığıyla ilgileniliyor. Yıllarca Türkiye’de fotoğraf eğitimi verdim ama burada sanat alanında yapılan işler yapı olarak çok da kabul görmüyor. Daha çok üçüncü bir şahıs sizin yaptıklarınızı onaylayınca kabul görüyorsunuz. Örneğin Kraliyet Fotoğraf Cemiyeti beni ülkemden daha çabuk kabul etti. Kraliyet Fotoğraf Cemiyeti'ne dahil olduktan sonra İzmir'deki dernekler tarafından çeşitli etkinliklere davet edildim. Dolayısıyla bu bizim aslında kültürel olarak değiştirmemiz gereken nokta” dedi.

Ekran Görüntüsü 2025 06 15 115104

“ÖNEMLİ OLAN HİSSETİKLERİNİZİ DOĞRU ŞEKİLDE AKTARMAK”

İyi bir fotoğrafın nasıl olması gerektiğini anlatan ve sanat yaratmak için kuralların yıkılması gerektiğini ifade eden Dr. Özgün Özer, “İyi bir fotoğrafın tek bir formülü yok. Çünkü fotoğrafın çok farklı alanları var. Örneğin, bir soyut fotoğrafı, bir belgesel fotoğrafla ya da teknik fotoğrafı, havacılık fotoğrafı ile karşılaştırmamız çok doğru değil. Sanki hepsi tek bir bütün ve en iyi fotoğraf varmış gibi davranılıyor ama aslında her alanın kendine has özellikleri var. Hatta sanat yaratmak için çoğu zaman bu kuralları yıkmamız gerekiyor. Benim hep ilgimi çeken belgesel fotoğraftan bahsederken, çok doğal olması, kurgu olmaması gibi kurallar sayıyoruz. Ama derslerde örnek gösterilen fotoğrafçılar, geçenlerde kaybettiğimiz Sebastião Salgado gibi isimler, modellerine poz verdiren, fonu ayarlayan kişiler. Bunlar yanlış değil. Sanat alanında gelişen kuralları esnettiğimizde farklı şeyler yaratabiliyorsunuz. Önemli olan hissettiklerinizi doğru şekilde aktarmak” diye konuştu.

Ekran Görüntüsü 2025 06 15 115540

“BABAMLA AÇTIĞIMIZ İLK VE SON SERGİ ÇOK ÖZEL”

Babasıyla birlikte hazırladığı ‘Filmler ve Pikseller’ sergisinin kendisi için çok özel olduğunu söyleyen Dr. Özer, “Babamla açtığımız ilk ve son sergi oldu. Babamın önceden çektiği filmleri, makro fotoğraf tekniğiyle bilgisayar ya da çeşitli ekranların üzerine yerleştirdim. Kendi dijital olarak çektiğim fotoğrafları tekrar fotoğrafladım. Yani dijital fotoğraf ekranda üstüne film konmuş oldu. Dolayısıyla çok soyut ama birbirimizin vizyonu içinden geçti. Anısı çok güzeldi. Ayrıca ‘Soyut Sanat Somut Bilim’ sergimiz görüntünün anlamıyla ilgiliydi. Bilimsel makaleler için çektiğim görselleri sergide soyut sanat eserleri olarak sundum. Ardından insanlara ne gördüklerini sordum. İnteraktif bir sergiydi” ifadelerini kullandı.

Ekran Görüntüsü 2025 06 15 115640

“FARKLI KARELER YARATABİLMEK ÖNEMLİ”

Genç fotoğrafçılara tavsiyelerde de bulunan Dr. Özer, herkesin iyi fotoğraf çekebileceğini ancak asıl önemli olanın ne sıklıkla fotoğraf çektiğiniz olduğunu belirtti. Dr. Özer, “Gençler güzel fotoğraf çekmeye odaklanabilir ama esas odaklanacakları nokta bir ortamda ne kadar farklı kare yaratabildikleri olmalıdır. Çünkü bu esas onları fotoğrafçı olarak tanımlar. Dolayısıyla iyi bir fotoğrafçı olmak istiyorlarsa ne kadar çok çözümleri olduğu önem kazanacaktır” dedi.

Muhabir: Yağmur Karadağ