İzmir'in Konak ilçesinde, 12 Temmuz 2024'te yaşanan şiddetli sağanak sonrası sokakları su basmış, bu sel sularının ortasında bir trajedi yaşanmıştı. Yağmurdan korunmaya çalışırken suyla dolan sokakta elektrik direğindeki kaçak nedeniyle akıma kapılan İzmir Demokrasi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 23 yaşındaki Özge Ceren Deniz ile ona yardım etmek için bir an bile tereddüt etmeyen 44 yaşındaki esnaf İnanç Öktemay, peş peşe can vermişti. Tüm Türkiye'yi yasa boğan bu olayın ardından başlatılan soruşturma ve yaklaşık 1,5 yıldır devam eden yargılama sürecinde, karar aşamasına gelindi. İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada savcı, esas hakkındaki mütalaasını açıkladı.
Bilirkişi raporu: 'Olay öngörülebilir ve önlenebilirdi'
Davanın seyrini belirleyen en önemli delillerden biri olan bilirkişi raporu, facianın göz göre göre geldiğini ortaya koymuştu. 5 kişilik uzman heyet tarafından hazırlanan raporda, hayatını kaybeden Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay'ın olayda hiçbir kişisel kusurunun bulunmadığı net bir şekilde belirtildi. Rapor, olayın "kaçınılmazlık" unsuru taşımadığını, tam aksine öngörülebilir ve önlenebilir olduğunu vurguladı. Faciaya, olağanüstü bir doğa olayının değil, bir dizi teknik kusur ile her iki kurumun da (İZSU ve Gediz Elektrik) koruyucu ve önleyici tedbirleri almaması sonucu oluşan zincirleme ihmaller silsilesinin sebep olduğu tespit edildi. Raporda, aralarında tutuklu sanıkların da bulunduğu birçok ismin, teknik yönden birinci, ikinci ve üçüncü dereceden sorumlu oldukları belirtilmişti.
Savcı mütalaasını açıkladı: 30 sanığa bilinçli taksir suçlaması
İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada savcı, toplanan deliller ve bilirkişi raporları ışığında esas hakkındaki mütalaasını sundu. Savcı, sanıkların, altyapı ve elektrik hatlarındaki eksiklikler nedeniyle öngörülebilir bir riske rağmen, üzerlerine düşen sorumlulukları ve mesuliyetleri yerine getirmeyerek suçu işlediklerini belirtti.
Bu kapsamda savcılık, aralarında İZSU İnşaat Mühendisi Doğan Kılıç, Gediz Arıza Onarım Müdürü Ali Külak, Gediz Metropol Bölge Müdürlüğü Teknik Şefi Ahmet Orhan Kaygısız gibi isimlerin de bulunduğu toplam 30 sanığın, "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma" suçundan cezalandırılmasını talep etti. Savcı, Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince sanıklar için 15'er yıla kadar hapis cezası istedi. Ancak suçun "bilinçli taksirle" işlenmesi nedeniyle bu cezanın yarı oranında artırılarak, her bir sanığın 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Mütalaada ayrıca, mevcut tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamı yönünde görüş bildirildi. Savcılık, 9 sanık hakkında ise üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair yeterli delil bulunamadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmesini istedi. 1 sanığın dosyasının ise ayrılması talep edildi.
Dava süreci ve ayrılan dosyalar
Kamuoyunun yakından takip ettiği yargılama süreci oldukça karmaşık bir seyir izledi. İlk etapta soruşturma izni alınması gerektiği için dosyaları ayrılan İZSU ve Gediz Elektrik'in üst düzey yöneticileri hakkında, İzmir Valiliği'nce soruşturma izni verilmişti. Aralarında dönemin İZSU Genel Müdürü Ali Hıdır Köseoğlu ve mevcut İZSU Genel Müdürü Gürkan Erdoğan gibi isimlerin de bulunduğu kamu görevlilerinin dosyaları, bu iznin ardından ana davayla birleştirilmişti. Yargılama sürecinde sanık sayısı 1'i firari olmak üzere 46'ya kadar çıkmıştı. Ayrıca, faciada hayatını kaybeden İnanç Öktemay'ın ailesinin davadan çekilmesi de sürecin dikkat çeken gelişmelerinden biri olmuştu.
Savcının mütalaasını açıklamasının ardından mahkeme heyeti, sanıklara ve avukatlarına esasa ilişkin savunmalarını hazırlamaları için süre vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Gözler şimdi, iki gencecik insanın hayatına mal olan bu büyük ihmaller zincirinin sorumlularının alacağı cezaların belirleneceği karar duruşmasına çevrildi.
