İzmir Körfezi'nin simgesi olan sahil şeridi, son günlerde içler acısı bir manzaraya sahne oluyor. Ağustos ayında ilk sinyallerini veren ve giderek yayılan toplu balık ölümleri, özellikle Pasaport ve Konak iskeleleri arasındaki dalgakıran bölgesinde yeniden zirveye ulaştı. Suyun yüzeyi, oksijensizlikten can vererek su yüzüne çıkmış binlerce gümüş, kefal ve diğer türlerdeki balıkla kaplandı. Dalgaların kıyıya taşıdığı ölü balıklar, sahil bandında adeta bir balık mezarlığı manzarası oluşturdu. Bu durum, hem çevre sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor hem de kentin imajına büyük zarar veriyor.
Görüntüler üzerine harekete geçen İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı temizlik ekipleri, sabahın erken saatlerinden itibaren bölgede yoğun bir çalışma başlattı. Ekipler, ellerindeki uzun saplı balık kepçeleriyle su yüzeyindeki ve kıyıdaki ölü balıkları tek tek topladı. Ancak toplanan balıkların yerine sürekli yenilerinin eklenmesi, sorunun ne kadar büyük ve derin olduğunu gözler önüne seriyor. Bu korkunç manzara, sadece ekolojik bir felakete işaret etmekle kalmıyor, aynı zamanda körfezin yıllardır süren kirlilik sorununun bir kez daha alarm verdiğini gösteriyor.
Oksijen takviyesi çare olacak mı?
Artan balık ölümleri ve kamuoyundan yükselen tepkiler üzerine, İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) de acil bir müdahalede bulundu. İZSU'ya bağlı "Meltem İzmir" isimli özel donanımlı gemi, özellikle ölümlerin yoğunlaştığı Bayraklı sahilinde bir çalışma yürüttü. Gemi, güçlü pompalarıyla denizden çektiği suyu, yüksek bir tazyikle havaya püskürterek tekrar denize bıraktı. Bu işlemin temel amacı, suyun havayla temasını artırarak sudaki çözünmüş oksijen oranını yükseltmek ve balıkların yaşaması için gerekli olan minimum seviyeyi sağlamak.
Ancak uzmanlar ve vatandaşlar, bu tür müdahalelerin sadece "pansuman" niteliği taşıdığı ve sorunun kökenine inmediği konusunda hemfikir. Oksijen seviyesindeki düşüşün asıl nedeninin, körfeze kontrolsüz bir şekilde akan atık sular, derelerden taşınan kirlilik ve deniz dibinde biriken organik çamur tabakası olduğu belirtiliyor. Bu temel sorunlar çözülmedikçe, denize oksijen takviyesi yapmanın sadece geçici bir rahatlama sağlayacağı ve kalıcı bir çözüm olamayacağı ifade ediliyor. Bu durum, körfezdeki kirlilikle mücadelede daha entegre ve uzun vadeli bir stratejiye ihtiyaç duyulduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.
51 yıldır Bayraklı'da yaşayan vatandaş isyan etti: 'Mahalle olarak şikayet ettik, ilgilenilmiyor'
Körfezdeki kirliliğin en somut sonuçlarından birini de, özellikle sıcak ve rüzgarsız havalarda tüm sahili kaplayan ağır ve rahatsız edici kötü koku oluşturuyor. Ailesiyle birlikte Bayraklı sahilinde yürüyüşe çıkan Mehmet Dağ isimli vatandaş, yaşadıkları duruma isyan etti. 51 yıldır Bayraklı'da yaşadığını ve körfezin bu halini görmekten büyük üzüntü duyduğunu belirten Dağ, "Sahilde dayanılmaz bir kötü koku var. Son zamanlarda artan bakımsızlık ve pis suların denize akması nedeniyle körfez yeniden kirlendi," dedi.