İzmir'in kent merkezinde yıllardır bir utanç anıtı gibi duran ve kamuoyunda Basmane Çukuru olarak bilinen araziyle ilgili belirsizlik sona eriyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, göreve geldikten sonra en önemli gündem maddelerinden biri olan bu sorunla ilgili Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile ilkesel düzeyde anlaştıklarını müjdeledi. Yıllardır atıl vaziyette bekleyen ve kent siluetini olumsuz etkileyen arazi, yapılacak projeyle hem İzmir'in kültür sanat hayatına nefes aldıracak hem de modern bir yaşam alanına dönüşecek. Bu anlaşma, kentin en değerli bölgelerinden birinin yeniden ekonomiye ve sosyal hayata kazandırılması adına atılmış en somut adım olarak kayıtlara geçti.
Yılların düğümü çözüldü: TMSF ile masadan uzlaşı çıktı
Başkan Cemil Tugay, uzun süredir devam eden müzakerelerin olumlu sonuçlandığını ve TMSF ile kentin geleceği adına ortak bir paydada buluştuklarını belirtti. Tugay, yaptığı açıklamada, "TMSF ile ilkeler düzeyinde bir uzlaşmaya vardık. Bu, İzmir için büyük bir kazanımdır" ifadelerini kullanarak, on yıllardır süregelen hukuki ve idari karmaşanın artık geride kaldığını vurguladı. Bu gelişme, sadece bir inşaat projesinin başlangıcı değil, aynı zamanda kent merkezindeki büyük bir sorunun çözüme kavuşturulması anlamına geliyor. Yapılan anlaşma çerçevesinde, arazinin mülkiyet yapısı ve kullanım hakları netleştirilerek projenin önündeki en büyük engellerden biri aşılmış oldu.
Belediye hizmet binası projesinden neden vazgeçildi?
Önceki dönemde gündeme gelen ve belediyenin yüzde 30'luk payına karşılık TMSF'nin Konak'ta yeni bir belediye hizmet binası yapmasını öngören plandan vazgeçildiği açıklandı. Başkan Tugay, bu kararın gerekçesini, "Daha sonra yaptığımız hukuki değerlendirmelerde, bu takas modelinin ileride sebep olabileceği tartışmalar ve hukuki anlaşmazlıklar projenin önünü tıkayabilirdi. Bu riski almak istemedik ve kentimiz için daha sağlıklı bir çözüm ürettik" sözleriyle açıkladı. Büyükşehir Belediyesi, Konak'taki hizmet binasını kendi öz kaynaklarıyla yapma kararı alarak, Basmane'deki hakkını tamamen kamusal bir işleve, yani kültür ve sanata ayırma yolunu seçti. Bu strateji değişikliği, projenin daha sorunsuz ve hızlı ilerlemesini sağlamayı amaçlıyor.
İzmir'in kalbine dev kültür merkezi
Anlaşmanın en heyecan verici detayı, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ait olan yüzde 30'luk inşaat hakkının nasıl kullanılacağı oldu. Başkan Tugay, bu alanın tamamının halkın kullanımına açık bir kültür merkezi olarak değerlendirileceğini duyurdu. Merkezin, İzmir'in merkezindeki önemli bir eksiği gidereceğini belirten Tugay, "İzmir'in kalbinde, herkesin kolayca ulaşabileceği bir noktada, içinde modern bir tiyatro ve görkemli bir konser salonu barındıran bir kültür kompleksi yapacağız. Bu merkez, kentin kültür ve sanat damarlarından biri olacak" dedi. Proje, sadece bir yapı inşa etmekle kalmayıp, bölgeyi kültürel bir çekim merkezine dönüştürerek sosyal yaşama da önemli bir katkı sunmayı hedefliyor.
Yüzde 70'lik alanda ne olacak?
Arazinin geri kalan yüzde 70'lik büyük bölümünde ise TMSF tarafından karma bir proje hayata geçirilecek. Bu projede modern bir alışveriş merkezi (AVM), rezidans tipi konut ve ofis alanlarının yer alması planlanıyor. Ancak önceki projelerden farklı olarak, kamuoyundan gelen eleştiriler dikkate alınarak proje yoğunluk ve yüksekliklerinin düşürüleceği öğrenildi. Geçmişte Hilton Oteli'nin yüksekliği ile sınırlandırılması tartışılan ve bir dönem planlarda yüksekliği 'serbest' bırakılan projenin, yeni düzenlemeyle çevresiyle daha uyumlu bir siluete sahip olması bekleniyor. Bu revizyon, projenin bölgeye aşırı bir yapılaşma yükü getirmesinin önüne geçmeyi amaçlıyor.
Protokol imzalanıyor, inşaat başlıyor
Sürecin resmiyet kazanması için son aşamaya gelindi. Başkan Tugay, "Konuyla ilgili protokol taslağı hazırlandı. İmzaları attıktan sonra TMSF'ye teslim edeceğiz ve onlar da kendi paylarına düşen inşaat çalışmalarına başlayacaklar" diyerek sürecin hızla ilerleyeceğini belirtti. Hazırlanan protokole göre, Büyükşehir Belediyesi'nin kültür merkezi ile TMSF'nin ticari projesinin girişleri birbirinden bağımsız olacak şekilde planlandı. İmzaların atılmasının ardından yıllardır boş duran arazide inşaat çalışmalarının başlaması ve İzmir'in kanayan yarasının nihayet iyileşmesi bekleniyor.