Baro, yaptığı yazılı açıklamada, Milli Eğitim Bakanı’nın görevinin kız-erkek ayrımı yapmaksızın tüm çocukların okula gitmesini sağlamak olduğunu vurguladı. Baro, “Bakanın kız okulları açılabileceğine dair beyanları; zorunlu eğitim çağındaki kız çocuklarının okula gönderilmediğinin, bunu engellemek için gerekli önlemlerin alınmadığının yani görev ihmalinin itirafını da içermektedir” dedi.
İzmir Barosu, kız çocuklarının eğitime erişiminin 4+4+4 sistemiyle başlatılan ve yoksulluk ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile derinleşen bir sorun olduğunu kaydetti. Baro, “Engellerin kaldırılması yerine karma eğitimin ‘suçlu’ ilan edilmesi, bilinçli olarak yapılan politik bir tercihtir” ifadesini kullandı.
'Dinsel eğitim' hedefleniyor
Baro, eğitimin amaçlarından birinin inanç ve vicdan özgürlüğünü güvence altına almak olduğunu hatırlattı. Baro, “Bu açıklamalarla ‘milli eğitimde’ laiklikten uzaklaşarak ‘dinsel eğitimin’ hedeflendiği ve cinsiyetçi, eril anlayışın eğitim ilkelerine hâkim kılınmaya çalışıldığı açıktır” dedi.
İzmir Barosu yaptığı açıklamada, karma eğitimin tartışmaya açılmasının Cumhuriyetin demokratik, bilimsel ve laik kazanımlarının tasfiye edilerek "milli eğitim"in “din esaslı” eğitime dönüştürülmeye çalışılması anlamına geldiğini vurguladı.
Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkılacak
Baro, son dönemde yaşanan gerici saldırılara da değindi. Baro, İstanbul’daki sergiye yapılan saldırı girişimi, Balıkesir’deki konserlerin iptali ve Kızılay’ın başına cemaatle anılan kişilerin getirilmesinin de din esaslı bir devlet kurma ve laikliği yok etme çabalarının parçası olduğunu belirtti.
İzmir Barosu, “İzmir Barosu olarak demokratik, bilimsel ve çağdaş eğitimden uzaklaşma uğraşının her zaman karşısında duracağımızı tekrar eder; Cumhuriyetin 100. Yılında başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet kazanımlarımızı yok etmenize izin vermeyeceğimizi hatırlatırız” dedi.
