İzmir, Türkiye'nin en önemli metropollerinden biri olarak su kaynaklarının sürdürülebilirliği konusunda hassas bir denge üzerinde duruyor. Kentin içme ve kullanma suyu ihtiyacının büyük bir bölümünü karşılayan barajlardaki doluluk oranları, özellikle kurak geçen mevsimlerin ardından endişe verici bir tablo çiziyor. İZSU Genel Müdürlüğü tarafından 30 Mayıs 2025 Cuma günü kamuoyuyla paylaşılan en son verilere göre, İzmir barajlarındaki aktif doluluk oranları, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla ciddi bir düşüş göstererek, yaklaşan yaz ayları öncesinde tehlike sinyalleri veriyor. Yağışların yetersiz kalması, artan buharlaşma ve su tüketimindeki artış gibi faktörler, barajlardaki su seviyelerini olumsuz etkileyen başlıca etkenler olarak öne çıkıyor. Bu durum, su tasarrufunun ve bilinçli tüketimin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha acı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Barajlarda son durum: 30 Mayıs 2025 itibarıyla kritik seviyeler ve su hacimleri
İZSU tarafından açıklanan en güncel verilere göre, İzmir'in su ihtiyacını karşılayan temel barajların 30 Mayıs 2025 itibarıyla aktif doluluk oranları ve mevcut kullanılabilir su hacimleri şu şekilde:
-
Güzelhisar Barajı: Kentin su rezervleri açısından en iyi durumda olan barajı olarak dikkat çekiyor. Aktif doluluk oranı %64,86 olarak ölçülürken, kullanılabilir su hacmi 93.000.000 metreküp seviyesinde bulunuyor. Ancak bu oran dahi, geçen yıla kıyasla önemli bir düşüşü ifade ediyor.
-
Balçova Barajı: Aktif doluluk oranı %43,03 olarak kaydedildi. Barajda kullanılabilir su hacmi ise 3.280.000 metreküp olarak belirlendi.
-
Ürkmez Barajı: Aktif doluluk oranı %24,75 seviyesinde. Bu barajda İzmirlilerin kullanımına sunulabilecek su miktarı 2.042.000 metreküp civarında.
-
Tahtalı Barajı: İzmir'in en büyük ve en stratejik su kaynaklarından biri olan Tahtalı Barajı'nda durum oldukça endişe verici. Aktif doluluk oranı sadece %14,41'e kadar gerilemiş durumda. Kullanılabilir su hacmi ise 41.370.000 metreküp olarak ölçüldü. Bu oran, barajın potansiyelinin çok altında bir seviyeyi işaret ediyor.
-
Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı: Özellikle yaz aylarında turizm yoğunluğunun arttığı Çeşme ve Alaçatı bölgesine su sağlayan bu barajda da aktif doluluk oranı %13,06 gibi oldukça düşük bir seviyede seyrediyor. Kullanılabilir su miktarı ise sadece 2.090.000 metreküp.
-
Gördes Barajı: Maalesef aktif doluluk oranı %3,78 ile İzmir barajları arasında en kritik durumdaki baraj olarak öne çıkıyor. Kullanılabilir su hacmi ise 16.440.000 metreküp olmasına rağmen, bu düşük doluluk oranı nedeniyle barajdan etkin bir şekilde su alınması zorlaşıyor.
Bu rakamlar, özellikle Gördes, Tahtalı ve Alaçatı Kutlu Aktaş Barajları başta olmak üzere birçok önemli su kaynağında su seviyelerinin alarm verici boyutlara ulaştığını ve acil önlemler alınması gerektiğini açıkça gösteriyor.
Geçen yıla göre alarm zilleri: Su rezervlerinde büyük erime ve korkutan tablo
Barajlardaki mevcut doluluk oranlarının ciddiyeti, geçen yılın aynı dönemiyle (30 Mayıs 2024) yapılan kıyaslamada daha da çarpıcı bir şekilde ortaya çıkıyor. İZSU verilerine göre, tüm barajlarda bir önceki yıla kıyasla aktif doluluk oranlarında ve kullanılabilir su hacimlerinde dramatik düşüşler yaşanmış durumda:
-
Balçova Barajı: Geçen yıl bu dönemde %72,09 olan aktif doluluk oranı, bu yıl %43,03'e gerileyerek yaklaşık 29,06 yüzde puanlık bir düşüş kaydetti. Kullanılabilir su hacmi ise 5.495.000 metreküpten 3.280.000 metreküpe indi.
-
Gördes Barajı: Geçen yıl %11,40 olan doluluk oranı, bu yıl %3,78 gibi son derece düşük bir seviyeye inerek yaklaşık 7,62 yüzde puanlık bir azalma gösterdi. Kullanılabilir su hacmindeki kayıp ise daha da vahim; 49.552.000 metreküpten 16.440.000 metreküpe gerilemiş durumda.
-
Tahtalı Barajı: İzmir'in ana su arteri olan bu barajda, geçen yıl %28,99 olan aktif doluluk, bu yıl %14,41'e düşerek yaklaşık 14,58 yüzde puanlık bir kayıp yaşadı. Kullanılabilir su hacmi ise 83.229.000 metreküpten 41.370.000 metreküpe, yani neredeyse yarı yarıya azalmış.
-
Ürkmez Barajı: Geçen yıl %41,88 olan doluluk oranı, bu yıl %24,75'e düşerek yaklaşık 17,13 yüzde puanlık bir azalma kaydetti. Kullanılabilir su hacmi de 3.455.000 metreküpten 2.042.000 metreküpe geriledi.
-
Güzelhisar Barajı: Geçen yıl %83,44 gibi oldukça yüksek bir doluluk oranına sahipken, bu yıl %64,86'ya gerileyerek yaklaşık 18,58 yüzde puanlık bir düşüş yaşadı. Kullanılabilir su hacmi ise 119.646.000 metreküpten 93.000.000 metreküpe indi.
-
Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı: Geçen yıl %37,23 olan doluluk oranı, bu yıl %13,06'ya gerileyerek en sert düşüşlerden birini yaşadı ve yaklaşık 24,17 yüzde puanlık bir azalma gösterdi. Kullanılabilir su hacmi ise 5.956.000 metreküpten 2.090.000 metreküpe düştü.
Bu karşılaştırmalı veriler, İzmir'in su rezervlerinin sadece bir yıl içinde ne kadar endişe verici bir şekilde tükendiğini ve kuraklık tehlikesinin artık somut bir tehdit haline geldiğini acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Ortalama olarak bakıldığında, İzmir barajlarındaki doluluk oranı değişimi bir önceki yıla göre yaklaşık -18.52 yüzde puanı olarak hesaplanmıştır. Bu tablo, su kaynaklarının ne kadar hassas olduğunu ve iklim değişikliğinin etkilerinin ne kadar yıkıcı olabileceğini bir kez daha gösteriyor.
Kuraklık tehlikesi kapıda mı? Uzmanlardan acil durum ve tasarruf çağrısı
İzmir barajlarındaki bu alarm verici tablo karşısında, su yönetimi uzmanları ve yetkililer, acil durum ve su tasarrufu çağrılarını yineliyor. Özellikle yaz aylarının kurak geçme olasılığı ve artan su tüketimi göz önüne alındığında, mevcut su kaynaklarının son derece dikkatli kullanılması gerektiği vurgulanıyor. Uzmanlar, iklim değişikliğinin etkisiyle düzensizleşen yağış rejimlerinin ve artan sıcaklıkların, barajlardaki su seviyelerini olumsuz etkilemeye devam edeceği uyarısında bulunuyor.
Bu noktada, hem bireysel tüketicilere hem de tarımsal ve endüstriyel kullanıcılara büyük sorumluluklar düşüyor. Evlerde basit tasarruf yöntemlerinin (muslukların tam kapatılması, duş sürelerinin kısaltılması, bulaşık ve çamaşır makinelerinin tam dolmadan çalıştırılmaması, sızıntıların hemen onarılması vb.) titizlikle uygulanması, önemli miktarda su tasarrufu sağlayabilir. Tarımsal sulamada ise, geleneksel vahşi sulama yöntemleri yerine damla sulama, yağmurlama gibi modern ve verimli tekniklerin yaygınlaştırılması, su kayıplarını önemli ölçüde azaltacaktır. Sanayi tesislerinde de suyun geri kazanımı ve verimli kullanımı konusunda daha duyarlı olunması gerekiyor.
İZSU'nun da, şehir şebekelerindeki su kayıp ve kaçak oranlarını minimuma indirme, su tasarrufu konusunda kamuoyunu bilinçlendirme ve su kaynaklarını çeşitlendirme yönündeki çalışmalarını hızlandırması bekleniyor. Aksi takdirde, yaz aylarında su kesintileri, tarımsal üretimde verim düşüşleri ve ekosistem üzerinde olumsuz etkiler gibi istenmeyen durumlarla karşılaşma riski artabilir.
İzmir'in su geleceği: Alınması gereken önlemler ve sürdürülebilir stratejiler
İzmir'in uzun vadeli su güvenliğini sağlamak için sadece anlık tasarruf önlemleri yeterli olmayacaktır. Kapsamlı ve sürdürülebilir su yönetimi stratejilerinin hayata geçirilmesi büyük önem taşıyor. Bu stratejiler arasında;
-
Alternatif Su Kaynaklarının Geliştirilmesi: Yağmur suyu hasadı projelerinin yaygınlaştırılması, yeraltı sularının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi ve korunması, arıtılmış atık suların yeniden kullanımı ve hatta deniz suyu arıtma tesislerinin kapasitesinin artırılması gibi seçenekler değerlendirilmelidir.
-
Su Verimliliğinin Artırılması: Hem kentsel hem de tarımsal alanlarda suyun daha verimli kullanılmasına yönelik teknolojilerin ve uygulamaların teşvik edilmesi gerekmektedir.
-
İklim Değişikliğine Uyum: İklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki olası etkilerine karşı dirençli bir su altyapısının oluşturulması ve uyum stratejilerinin geliştirilmesi zorunludur.
-
Toplumsal Bilinç ve Eğitim: Su tasarrufu ve su kaynaklarının korunması konusunda toplumun her kesiminde farkındalık yaratılması ve eğitim programlarının düzenlenmesi, kalıcı bir davranış değişikliği için kritik öneme sahiptir.
-
Kurumlar Arası Koordinasyon: Su yönetimiyle ilgili tüm kamu kurumları, yerel yönetimler, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör arasında etkin bir iş birliği ve koordinasyon sağlanmalıdır.
İzmir'in su geleceği, bugünden atılacak doğru ve kararlı adımlarla şekillenecektir. Her bir bireyin ve kurumun bu sorumluluğun bilincinde olarak hareket etmesi, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de su hakkını güvence altına almak için hayati önem taşımaktadır. Unutmayalım ki, su hayattır ve her damlası değerlidir.