İzmir'in hayat kaynağı olan barajlarda sular adeta buharlaşıyor. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi'nin (İZSU) 22 Mayıs 2025 tarihli son verileri, kentin su kaynaklarındaki tehlikeli düşüşü gözler önüne seriyor. İzmir'in en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı'nda aktif doluluk oranı %14,80'e, Gördes Barajı'nda ise %4,31 gibi endişe verici bir seviyeye geriledi. Geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla tüm barajlarda ortalama %50'ye varan düşüşler yaşanırken, özellikle Gördes ve Alaçatı Kutlu Aktaş barajlarındaki durum, İzmir'i bekleyen kuraklık ve su kıtlığı tehlikesinin habercisi niteliğinde. Uzmanlar, yetersiz yağışlar, artan buharlaşma ve bilinçsiz su tüketiminin devam etmesi halinde yaz aylarında ciddi su kesintileri yaşanabileceği uyarısında bulunarak, acil ve kapsamlı su tasarrufu önlemlerinin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Ege'nin incisi İzmir, 2025 yılının bahar aylarını kuraklık ve su sıkıntısı endişesiyle karşılıyor. Kış ve ilkbahar aylarında beklenen yağışların yetersiz kalması, küresel iklim değişikliğinin getirdiği aşırı sıcaklıklar ve artan buharlaşma oranları, kentin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılayan barajlardaki su seviyelerini alarm verici düzeylere düşürdü. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) tarafından 22 Mayıs 2025 Perşembe günü güncellenen son verilere göre, İzmir barajlarının genelinde aktif doluluk oranlarında geçen yılın aynı dönemine kıyasla ortalama %50'ye varan, bazı barajlarda ise çok daha dramatik düşüşler yaşanıyor. Bu tablo, İzmir'in su geleceği açısından son derece kritik bir döneme girildiğini ve hem yerel yönetimlerin hem de vatandaşların acil ve etkin önlemler alması gerektiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Uzmanlar, mevcut su kaynaklarının bilinçli kullanılmaması ve tasarruf önlemlerinin hayata geçirilmemesi durumunda, yaz aylarında ciddi su kesintileri ve kısıtlamaların kaçınılmaz olabileceği uyarısında bulunuyor.

İzmir barajlarında kırmızı alarm: Rakamlarla tehlikenin ürkütücü boyutları (22 Mayıs 2025)

İZSU'nun 22 Mayıs 2025 tarihli son verilerine göre, İzmir'in hayati öneme sahip barajlarındaki aktif doluluk oranları ve mevcut su hacimleri şu şekilde kritik bir tablo çiziyor:

  • Balçova Barajı: Aktif doluluk oranı %42,98 olarak ölçüldü. Barajın toplam su hacmi 3.413.000 metreküp, kullanılabilir su hacmi ise 3.276.000 metreküp seviyesinde bulunuyor.

  • Gördes Barajı: Durumu en kritik olan barajlardan biri. Aktif doluluk oranı sadece %4,31 gibi son derece düşük bir seviyeye gerilemiş durumda. Toplam su hacmi 37.360.000 metreküp olmasına rağmen, kullanılabilir su hacmi sadece 18.760.000 metreküp. Bu rakam, Gördes Barajı'nın İzmir'in su ihtiyacını karşılama kapasitesinin ne kadar azaldığını gösteriyor.

    Hulusi Akar'ın acı günü Hulusi Akar'ın acı günü
  • Tahtalı Barajı: İzmir'in en büyük ve en önemli içme suyu kaynağı olan Tahtalı Barajı'nda da durum hiç iç açıcı değil. Aktif doluluk oranı %14,80'e düşmüş durumda. Barajın toplam su hacmi 62.090.000 metreküp, kullanılabilir su hacmi ise 42.490.000 metreküp olarak kaydedildi. Tahtalı'daki bu düşüş, kentin genel su arz güvenliği açısından büyük bir risk oluşturuyor.

  • Ürkmez Barajı: Aktif doluluk oranı %25,52 seviyesinde. Toplam su hacmi 2.480.000 metreküp, kullanılabilir su hacmi ise 2.105.000 metreküp.

  • Güzelhisar Barajı: Diğer barajlara kıyasla doluluk oranı nispeten daha iyi durumda olan Güzelhisar Barajı'nın aktif doluluk oranı %64,61. Barajın toplam su hacmi 104.600.000 metreküp, kullanılabilir su hacmi ise 92.640.000 metreküp. Ancak bu barajın da geçen yıla göre önemli bir düşüş yaşadığı görülüyor.

  • Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı: Bu barajda da aktif doluluk oranı %14,36 gibi kritik bir seviyeye gerilemiş durumda. Toplam su hacmi 2.798.000 metreküp, kullanılabilir su hacmi ise sadece 2.298.000 metreküp.

Geçen yıla göre korkunç düşüş: 2024-2025 baraj doluluk oranları karşılaştırması tehlike çanlarını çalıyor

İzmir barajlarındaki mevcut durumun vahameti, 2024 yılı aynı dönemine ait verilerle karşılaştırıldığında daha da net bir şekilde anlaşılıyor. Geçtiğimiz yılın Mayıs ayında barajlardaki aktif doluluk oranları, bugünkü seviyelerin çok çok üzerindeydi. Bu durum, son bir yılda yaşanan kuraklığın ve yetersiz yağışların su kaynakları üzerindeki yıkıcı etkisini gözler önüne seriyor. İşte baraj baraj yaşanan dramatik düşüşler ve yüzdesel karşılaştırmalar:

Baraj Adı 22 Mayıs 2025 Aktif Doluluk Oranı (%) 22 Mayıs 2024 Aktif Doluluk Oranı (%) Yıllık Değişim (Yüzde Puan) Yıllık Düşüş Oranı (%)
Balçova Barajı 42,98 73,12 -30,14 -41,22
Gördes Barajı 4,31 11,49 -7,18 -62,49
Tahtalı Barajı 14,80 29,58 -14,78 -49,97
Ürkmez Barajı 25,52 42,12 -16,60 -39,41
Güzelhisar Barajı 64,61 84,35 -19,74 -23,40
Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı 14,36 38,25 -23,89 -62,46

Bu tablo, İzmir barajlarının neredeyse tamamında geçen yıla göre %40 ila %60 arasında değişen oranlarda bir su kaybı yaşandığını açıkça gösteriyor. Özellikle Gördes Barajı ve Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı'ndaki %62'yi aşan düşüş oranları, bu barajların adeta kuruma noktasına geldiğini ve İzmir'in su arzında büyük bir boşluk oluşturduğunu ortaya koyuyor. Kentin ana su kaynağı olan Tahtalı Barajı'ndaki doluluk oranının da %15'in altına inmesi ve geçen yıla göre yarı yarıya azalmış olması, tehlikenin boyutlarını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Kuraklığın pençesinde bir şehir: Su seviyelerindeki düşüşün nedenleri ve olası vahim sonuçları

İzmir barajlarındaki bu endişe verici su seviyesi düşüşlerinin temelinde yatan birçok karmaşık faktör bulunuyor. Bunların başında, son yıllarda etkisini giderek artıran küresel iklim değişikliğinin bir sonucu olarak yaşanan uzun süreli kuraklık dönemleri, kış ve ilkbahar aylarında beklenen kar ve yağmur yağışlarının yetersiz kalması ve ortalama hava sıcaklıklarındaki artışın neden olduğu yüksek buharlaşma oranları geliyor. Meteoroloji uzmanları ve hidroloji bilimcileri, yağış rejimindeki bu olumsuz ve kalıcı değişikliklerin, barajları besleyen nehir ve derelerin akış debilerinde ciddi azalmalara, yeraltı su kaynaklarının yeterince beslenememesine ve dolayısıyla baraj göllerindeki su seviyelerinin hızla düşmesine yol açtığını belirtiyorlar.
Bu olumsuz tablonun devam etmesi ve gerekli önlemlerin alınmaması halinde, İzmir'i önümüzdeki yaz aylarında ve hatta daha uzun vadede çok ciddi bir su sıkıntısı ve su kıtlığı tehlikesi bekliyor olabilir. İçme ve kullanma suyu temininde yaşanabilecek olası aksaklıklar, su kesintileri ve kısıtlamalar, sadece günlük yaşamı olumsuz etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda tarımsal üretimde de büyük sorunlara yol açabilecektir. İzmir ve çevresindeki bereketli tarım arazilerinin sulanmasında hayati bir rol oynayan baraj sularının azalması, başta zeytin, üzüm, incir, pamuk gibi bölgenin önemli tarımsal ürünlerinin rekoltesinde ciddi düşüşlere, tarımsal üretim maliyetlerinde önlenemez bir artışa ve dolayısıyla temel gıda maddelerinin fiyatlarında tüketicinin belini bükecek yeni yükselişlere neden olabilir. Bu durum, sadece bölgesel değil, ulusal ekonomiyi de olumsuz etkileyebilecek bir zincirleme reaksiyonu tetikleyebilir.

Uzmanlardan acil ve net çağrı: "Her damla su altın değerinde! Bireysel ve kurumsal topyekun su tasarrufu şart, alternatif su kaynakları derhal değerlendirilmeli!"

İzmir barajlarındaki su seviyelerinin kırmızı alarm vermesi üzerine, su yönetimi, çevre ve iklim değişikliği alanlarındaki uzmanlardan hem bireysel hem de kurumsal düzeyde acil ve radikal önlemler alınması gerektiği yönünde peş peşe uyarılar geliyor. Su tasarrufu konusunda toplumsal bilincin en üst düzeye çıkarılması, her damla suyun adeta altın değerinde olduğunun idrak edilmesi ve israfın her türlüsünün önlenmesi, bu kritik süreçte hayati önem taşıyor. Uzmanların, bu kuraklık ve su kıtlığı tehlikesine karşı acil olarak hayata geçirilmesini önerdiği tedbirler arasında şunlar öne çıkıyor:

  • Tüm evlerde, iş yerlerinde ve kamu binalarında su tesisatlarının düzenli olarak kontrol edilmesi, olası sızıntıların ve kaçakların derhal onarılması.

  • Musluklarda, duş başlıklarında ve tuvalet rezervuarlarında su tüketimi düşük, tasarruflu armatürler ve teknolojilerin kullanılmasının yaygınlaştırılması.

  • Bulaşık ve çamaşır makinelerinin kesinlikle tam kapasite dolmadan çalıştırılmaması, kısa programların ve eko modların tercih edilmesi.

  • Kişisel temizlik sırasında (diş fırçalama, tıraş olma, duş alma vb.) muslukların gereksiz yere açık bırakılmaması.

  • Park, bahçe ve tarımsal alan sulamalarında, vahşi sulama gibi geleneksel ve verimsiz yöntemler yerine, damlama sulama, yağmurlama sulama gibi modern ve su tasarrufu sağlayan sulama tekniklerinin acilen yaygınlaştırılması ve teşvik edilmesi.

  • Yağmur suyu hasadı sistemlerinin bireysel konutlardan kamu binalarına ve sanayi tesislerine kadar her alanda kurulmasının teşvik edilmesi ve yaygınlaştırılması.

  • Kentlerdeki arıtılmış atık suların, uygun standartlara getirildikten sonra sanayide proses suyu olarak, park ve bahçe sulamasında ve hatta uygun koşullarda tarımsal sulamada yeniden kullanılması için mevcut projelerin hızlandırılması ve yeni projelerin geliştirilmesi.

  • Deniz suyunun arıtılarak içme ve kullanma suyuna dönüştürülmesi (desalinasyon) gibi stratejik ve uzun vadeli alternatif su kaynaklarının fizibilite çalışmalarının hızlandırılması ve pilot projelerin hayata geçirilmesi.

  • Suyun etkin ve adil bir şekilde yönetilmesi için havza bazlı entegre su kaynakları yönetimi planlarının güncellenmesi ve kararlılıkla uygulanması.

  • Suyun fiyatlandırılmasında, tasarrufu teşvik edici ve israfı caydırıcı kademeli tarife sistemlerinin daha etkin bir şekilde kullanılması.

Kaynak: HABER MERKEZİ