İzmir'deki barajlarda yaşanan dramatik su düşüşü, şehrin su güvenliğini tehdit eder boyutlara ulaştı. İZSU tarafından 16 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla açıklanan baraj doluluk oranları, kuraklığın İzmir'i ne denli etkilediğini gözler önüne seriyor. Altı büyük barajda yaşanan genel düşüş, özellikle Gördes ve Tahtalı barajlarında kritik seviyelere ulaşmış durumda.

Su seviyelerindeki bu dramatik azalma, hem kuraklık hem de artan tüketim nedeniyle şehrin su güvenliğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Geçen yılın aynı dönemine kıyasla yaşanan düşüş, İzmir'in su politikalarının yeniden gözden geçirilmesini zorunlu hale getiriyor. Meteoroloji uzmanları, yaz aylarında yağış beklenmediğini ve durumun daha da kötüleşebileceğini uyarıyor.

Gördes barajı tamamen kurudu, acil müdahale gerekiyor

Gördes Barajı'nda yaşanan durum, İzmir'in su krizinin en çarpıcı göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Aktif doluluk oranı sadece %0,21'e düşen barajda, kullanılabilir su hacmi 920 bin metreküpe kadar geriledi. Geçen yılın aynı döneminde %8,98 olan doluluk oranı ile karşılaştırıldığında, durum daha da trajik görünüyor.

Gördes Barajı'nın mevcut su hacmi 19 milyon 520 bin metreküp olarak kayıtlara geçerken, maksimum kapasitesi 453 milyon 380 bin metreküp seviyesinde bulunuyor. Göl su yükseltisi 205,96 metreye düşmüş durumda ve bu seviye minimum su yükseltisi olan 205,50 metreye tehlikeli şekilde yaklaşmış bulunuyor.

Bu veriler, barajın neredeyse tamamen kuruduğunu ve acil müdahale gerektiren bir durumla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Kuraklık koşullarının devam etmesi halinde, Gördes Barajı'nın su üretimi tamamen durabilir. Tarım sektörü ve içme suyu temini açısından kritik olan bu durum, yerel yönetim ve merkezi hükümet için öncelikli gündem maddesi haline geldi.

Tahtalı barajında da kırmızı alarm çalıyor

İzmir'in en büyük su kapasitesine sahip Tahtalı Barajı'nda da benzer bir tablo yaşanıyor. Aktif doluluk oranı %10,23 seviyesinde olan barajda, kullanılabilir su hacmi 29 milyon 353 bin metreküp olarak ölçülüyor. Geçen yılın aynı döneminde %24,91 olan doluluk oranı ile karşılaştırıldığında, yaklaşık üçte bir oranında bir düşüş yaşandığı görülüyor.

Tahtalı Barajı'nın toplam su hacmi 48 milyon 953 bin metreküp olarak kayıtlarda gözükürken, maksimum kapasitesi 306 milyon 650 bin metreküp seviyesinde. Göl su yükseltisi 41,49 metrede bulunan barajda, minimum seviye 31 metre olarak belirlenmişti. Bu durum, İzmir'in su ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayan Tahtalı Barajı'nın da kritik eşiğe yaklaştığını gösteriyor.

Yaz aylarında artan tüketim ile birlikte, su sıkıntısı daha da derinleşebilir. Endüstriyel tesisler, tarım sektörü ve günlük yaşam açısından hayati öneme sahip olan bu baraj, İzmir'in su planlamasında merkezi rol oynuyor. Mevcut durum, alternatif su kaynaklarının devreye sokulması gerekliliğini ortaya koyuyor.

Güzelhisar barajı tek umut ışığı olarak parlıyor

İzmir'in su rezervlerinde görece iyi durumda olan tek baraj Güzelhisar Barajı konumunda. Aktif doluluk oranı %59,60 seviyesinde bulunan barajda, kullanılabilir su hacmi 85 milyon 465 bin metreküp olarak hesaplanıyor. Geçen yılın aynı döneminde %77,31 olan doluluk oranı ile karşılaştırıldığında düşüş yaşansa da, diğer barajlara göre durumu daha umut verici.

Güzelhisar Barajı'nın toplam su hacmi 97 milyon 425 bin metreküp olurken, maksimum kapasitesi 155 milyon 350 bin metreküp seviyesinde bulunuyor. Göl su yükseltisi 95,45 metrede olan barajda, minimum seviye 63 metre olarak belirlenmişti. Bu veriler, Güzelhisar Barajı'nın İzmir'in su güvenliği açısından kritik önem taşıdığını ve bu su kaynağının korunmasının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

Pınar Kür kimdir, neden öldü?
Pınar Kür kimdir, neden öldü?
İçeriği Görüntüle

Şehrin su ihtiyacının karşılanmasında merkezi rol oynayan Güzelhisar Barajı, mevcut koşullarda İzmir'in su güvenliği için son kale niteliği taşıyor. Bu barajın korunması ve verimli kullanımı, şehir yönetimi açısından öncelikli konu haline geldi.

Diğer barajlarda da durum iç açıcı değil

Balçova Barajı'nda aktif doluluk oranı %37,85 seviyesinde bulunuyor. Geçen yılın aynı döneminde %56,76 olan doluluk oranı ile karşılaştırıldığında yaklaşık 19 puanlık bir düşüş yaşandığı görülüyor. Kullanılabilir su hacmi 2 milyon 885 bin metreküp olan barajda, göl su yükseltisi 128,96 metrede seyrediyor.

Ürkmez Barajı'nda durum daha da endişe verici. Aktif doluluk oranı %16,22 seviyesinde olan barajda, kullanılabilir su hacmi 1 milyon 338 bin metreküp olarak ölçülüyor. Geçen yılın aynı döneminde %33,47 olan doluluk oranı ile karşılaştırıldığında, yarı yarıya bir düşüş yaşandığı görülüyor.

Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı'nda da benzer durum söz konusu. Aktif doluluk oranı %5,85 seviyesinde olan barajda, kullanılabilir su hacmi 936 bin metreküp olarak hesaplanıyor. Geçen yılın aynı döneminde %26,78 olan doluluk oranı ile karşılaştırıldığında dramatik bir düşüş yaşandığı açıkça görülüyor.

Yaz aylarında tüketim daha da artacak

Su krizi özellikle yaz aylarında artan tüketim göz önüne alındığında daha da kritik hale geliyor. Sıcaklıkların artması, tarımsal sulama ihtiyaçları ve turizm sektöründeki yoğunluk, su talebini daha da artıracak. İzmir'in yaz nüfusu da göz önüne alındığında, su sıkıntısı ciddi boyutlara ulaşabilir.

Yaz mevsiminde klima kullanımının artması, elektrik üretiminde su ihtiyacını da artırıyor. Termik santrallerin soğutma sistemi için kullandığı su miktarı, barajlardaki su seviyesini daha da düşürebilir. Endüstriyel tesisler de üretim süreçlerinde su tüketimini artırdıkları için genel talep yükseliyor.

Tarımsal sulama da yaz aylarında su talebini artıran önemli faktörlerden biri. İzmir'in tarım sektörü, su kaynaklarından yoğun şekilde yararlanıyor ve bu durum barajlardaki su seviyesini daha da etkiliyor. Damla sulama sistemi gibi verimli sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılması kritik önem taşıyor.

Acil tedbirler alınmalı, alternatif çözümler aranmalı

Su krizinin bu boyutlara ulaşması, acil tedbirler alınması gerektiğini gösteriyor. Su tasarrufu kampanyaları, alternatif su kaynaklarının devreye sokulması ve su verimliliği projelerinin hızlandırılması kritik önem taşıyor. İZSU yetkilileri, vatandaşları su tasarrufu konusunda bilinçli davranmaya çağırırken, endüstriyel tesisler için de su kullanım kısıtlamaları getirilebilir.

Denizden arıtma tesislerinin kapasitesinin artırılması da alternatif çözümler arasında yer alıyor. Mevcut arıtma tesislerinin kapasitesi artırılırken, yeni tesisler kurulması planlanıyor. Yeraltı su kaynaklarının daha etkin kullanılması, yağmur suyu toplama sistemlerinin yaygınlaştırılması da gündemde.

Atık su arıtma tesislerinin geri dönüşüm kapasitesinin artırılması da acil önlemler arasında bulunuyor. Arıtılmış atık su, tarımsal sulama ve endüstriyel kullanım için alternatif kaynak oluşturabilir. Su kayıp kaçak oranlarının azaltılması da kritik önem taşıyor.

Meteorolojik veriler umut vermiyor

Kuraklık koşulları ve yetersiz yağışlar, baraj doluluk oranlarının kısa vadede toparlanma şansını azaltıyor. Meteoroloji uzmanları, yaz aylarında yağış beklenmediğini ve durumun daha da kötüleşebileceğini uyarıyor. İklim değişikliği etkisiyle yağış rejiminde yaşanan değişiklikler, su kaynaklarını olumsuz etkiliyor.

Kış aylarında beklenen yağış miktarının azalması, barajlardaki su seviyesinin toparlanma ihtimalini düşürüyor. Sıcaklık artışı da buharlaşma oranını artırarak su kayıplarını hızlandırıyor. Bu durum, mevcut su rezervlerinin daha hızlı tükenmesine neden oluyor.

Uzun vadeli hava tahminleri de durumun iyileşmesi yönünde olumlu sinyal vermiyor. Akdeniz havzasında yaşanan iklim değişikliği etkileri, bölge ülkelerinin ortak sorunu haline geldi. Uluslararası işbirliği ve deneyim paylaşımı önem kazanıyor.

Uzun vadeli çözümler şart

İzmir'in su güvenliği için uzun vadeli çözümler geliştirilmesi gerekiyor. Yeni baraj projeleri, su transfer sistemleri ve sürdürülebilir su yönetimi politikaları hayata geçirilmeli. Su verimliliği teknolojilerinin yaygınlaştırılması, damla sulama sistemlerinin teşvik edilmesi ve su israfını önleyen düzenlemeler yapılması gerekiyor.

Endüstriyel tesislerin su kullanım verimliliğini artırması da kritik öneme sahip. Kapalı devre soğutma sistemleri, su geri dönüşüm tesisleri ve verimli üretim teknolojileri yaygınlaştırılmalı. Şehir planlamasında su kaynaklarının korunması öncelikli hale getirilmeli.

Yeşil alanların sulanmasında arıtılmış su kullanımının yaygınlaştırılması da çözümler arasında yer alıyor. Xerophytic bitki türlerinin kullanımı, su tasarrufu sağlayan peyzaj düzenlemeleri önemlill. İzmir'in su geleceği için bugünden alınacak önlemler, gelecek kuşaklar açısından kritik önem taşıyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ