MERT YASİN ALPDÜNDAR- İzmir Ticaret Borsası (İTB) ağustos ayı olağan meclis toplantısı, İzmir Ticaret Odası Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer idaresinde yapılan meclis toplantısında açılış konuşmasında İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, “İzmir olarak tarımsal ürünler ihracatı pastasından aldığımız pay diğer illere göre yüksek olsa da tarihsel anlamdaki ticaret şehri özelliğini ve Ege Bölgesinin üretim gücünü düşündüğümüzde bunu yeterli görmemiz mümkün değil.” dedi. 

‘İNŞALLAH SON BÜYÜK YANGIN OLUR’

Konuşmasına Çanakkale’de meydana gelen yangın hakkındaki üzüntülerinden bahsederek başlayan İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, “Ülkemizin oksijen deposu Çanakkale’de büyük tahribata yol açan yangın için de tüm ülkeye geçmiş olsun demek istiyorum. Ülkemiz, deprem kadar gerçek bir yangın kuşağında aynı zamanda. Bu nedenle gerekli tedbirleri en üst seviyede almak, bir ihtiyaç değil zaruret. İnşallah yaşadığımız son büyük yangın olur.” ifadelerini kullandı.

‘EKONOMİK PROGRAMINI MERAKLA BEKLİYORUZ’

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in eylül ayı başında detaylarını açıklaması beklenen orta vadeli ekonomik programını merakla beklediklerini söyleyen Uçak, “Yapısal reformlar açısından bir yol haritası niteliği taşıyacağı ilan edilen yeni programın geleceğimize ışık tutmasını ve çalışan, üreten, pazarlayan, dünya ile rekabet eden herkesin ve her kesimin yolunu aydınlatmasını temenni ediyorum. Geçen ayki toplantımızda da belirttiğim gibi; her birimiz, istikrarlı ve öngörülebilir, evrensel kurallara uygun, yenilikçi, üretim kasları güçlü, rekabet gücü yüksek, krizlere dayanıklı bir ekonomi arzu ediyoruz. Dün olduğu gibi bugün de ülke olarak belirlenen ekonomik hedeflere ulaşılması için elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız.” diye konuştu. 

DSC_8249

Eski İsveç Başbakanı Reinfeldt: Küresel yönetişime ihtiyacımız var Eski İsveç Başbakanı Reinfeldt: Küresel yönetişime ihtiyacımız var

‘ARTIŞLAR SEKTÖRÜN ÖNÜNÜ GÖRMESİNİ İMKANSIZ HALE GETİRİYOR’

Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi ve Tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi verilerini paylaşan Bülent Uçak, “Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’nde haziran ayında da yıllık yüzde 27.7 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 77,4 artış gerçekleşti. Tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi yıllık yüzde 23, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi yüzde 67,7 arttı. Bu veriler ve artış oranları, tarım gibi dış etkenlere son derece açık, doğal olaylara karşı savunmasız bir sektörün önünü görmesini neredeyse tamamen imkânsız hale getiriyor. Faiz, enflasyon ve kur artışının bir dengeye oturması; bu dengenin kalıcı olabilmesi için yapısal reformlarla desteklenmesi tam da bu nedenlerle son derece hayati. Zorlukların adını doğru koyabilirsek, yani teşhisi doğru tanımlarsak çözümlere ulaşmamız ve tedavi sürecini hızlandırmamız da çok daha kolaylaşır. Ve her kesimin inanacağı, sahipleneceği bir orta vadeli program ortaya çıkarsa işte o zaman bu mücadeleden hep birlikte alnımızın akıyla çıkabiliriz.” diye söyledi. 

‘İHRACAT GEÇEN YILIN AYNI DÖNEMİNE GÖRE YÜZDE 5 GERİLEDİ’

“Bu yılın ilk yarısında, özel ticaret sistemine göre 112 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi.” diyerek sözlerine devam eden Uçak, “Bir taraftan küresel zorluklar, diğer taraftan yurtiçi ekonomik dengelerdeki istikrarsızlık nedeniyle ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 geriledi. İzmir olarak ilk altı ayda toplam 7,2 milyar dolar ile ülke ihracatına yüzde 6,5 katkı sağladık. Önemli bir üretim potansiyelimizin olduğu tarım sektörümüz ise yıllara göre değişmekle birlikte toplam ihracata yüzde 10-15 arasında katkı sağlıyor.” diye belirtti. 

‘TARIM İHRACATINDAKİ PAYIMIZI YETERLİ GÖRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL’

Yılın ilk 6 ayında 13 milyar dolar tarımsal ürün ihracatı gerçekleştiği bilgisini veren Bülent Uçak, “Şehrimizden ise aynı dönemde 1,9 milyar dolar tutarında tarımsal ürün ihracatı gerçekleştirmişiz. Toplam tarımsal ürünler ihracatından aldığımız pay yaklaşık yüzde 15. 457 milyon dolar ile işlenmiş meyve ve sebzeler en önemli ihracat kalemimiz.  Onu 390 milyon dolar ile sıvı ve katı yağlar takip ediyor ve bu ihracat kaleminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85 artış yaşandı. Bunda geçen dönemde Avrupa’da yaşanan kuraklık nedeniyle zeytinyağı ihracatında yaşanan artışın önemli bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Diğer önemli ihracat ürünlerimiz ise tahıl ve diğer bitkisel ürünler grubu, tütün ürünleri grubu ve meyveler, sert kabuklular, içecek ve baharat bitkileri grubundan oluşuyor. İzmir olarak tarımsal ürünler ihracatı pastasından aldığımız pay diğer illere göre yüksek olsa da tarihsel anlamdaki ticaret şehri özelliğini ve Ege Bölgesinin üretim gücünü düşündüğümüzde bunu yeterli görmemiz mümkün değil.” diye vurguladı. 

‘KATMA DEĞERLİ VE İNOVATİF ÜRÜNLER GELİŞTİRMELİYİZ’

Daha fazla ihracat için bir taraftan yeni pazar arayışlarına ağırlık vermeli, diğer taraftan da daha katma değerli ve inovatif ürünler geliştirmeliyiz.  Bunun için de daha çok aile işletmesi özelliği taşıyan firmalarımızın kurumsal bir yapıya dönüşmesi için gereken çalışmaları yapmalıyız.  Yapılan akademik çalışmalar bize gösteriyor ki şirketlerin kurumsallaşması ile ihracat gelirleri arasında doğrusal bir ilişki bulunuyor. Bu noktada, Borsa İstanbul ve Koç Üniversitesi iş birliğinde; Borsamız, İzmir Ticaret Odası ve Ege İhracatçı Birlikler desteği ile 28 Eylül’de başlayacak “Şirketler İçin Kurumsal Dönüşüm Programı BİSTEP” eğitimini çok önemli gördüğümü belirtmek isterim. Programın üye firmalarımızın finansal piyasalardaki bilgi ve birikimlerini arttırmalarına, modern yönetimsel beceriler edinmelerine ve gelecek odaklı vizyoner stratejiler geliştirmelerine destek olacağını düşünüyor ve katılımınızın faydalı olacağına inanıyorum. 

‘ÜRETİME YENİ ROTA ÇİZİLİYOR’

Sosyal, çevresel ve ekonomik faktörler üretime yeni bir rota çizdiğini vurgulayan İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer ise, “Değişimin en çok hissedildiği sektörlerin başında tarım geliyor.  Üstü açık bir fabrika olarak tanımladığımız tarımsal üretim; toprak, su, iklim, emek, ücret, fiyat ve daha birçok değişkenin etkisi altında.  Üretimimizi planlarken bu değişkenleri iyi hesap etmek gerek.  Gelişmiş ülkelerin bu hesaplamaları iyi yaptığını görüyoruz. Arz-talep dengesini iyi analiz eden ülkeler küresel ticarette söz sahibi oluyor ve piyasalara yön veriyor.” diye vurguladı.  

‘GIDA GÜVENLİĞİNE DAİR ENDİŞELER ARTIYOR’

Küresel gıda güvenliğine ilişkin endişelerin arttığına dikkat çeken Tuncer, “Bu endişede, tarımsal girdi fiyatlarında özellikle son iki yılda yaşanan artış, sera gazı emisyonlarının artması ve tüketici tercihlerindeki değişiklikler önemli rol oynamaktadır.  Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün 2023-2032 yıllarını kapsayan Tarımsal Görünüm çalışmasına göre; Gübre fiyatlarındaki her %1’lik artış için tarımsal emtia fiyatlarının %0,2 artacağı tahmin edilmektedi. Küresel çapta canlı hayvan üretiminde sadece  %1,3’lük yıllık büyüme tahmin edilmektedir. Tarımsal sera gazı emisyonlarının önümüzdeki on yılda %7,6 oranında artması öngörülüyor. Halihazırda, küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık %20 ila %25'i tarım sektöründen kaynaklanmaktadır. Bu oranlar, tarımın iklim değişikliği üzerinde önemli etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Diğer taraftan, küresel et ticaretinin son on yılda olduğundan çok daha yavaş bir şekilde, yılda yalnızca %0,7 büyüyeceği tahmin edilmektedir. 2032 yılına gelindiğinde tüm et kaynaklarından tüketilen proteinin %41’inin kümes hayvanı eti kaynaklı olacağı öngörülmektedir.” diye konuştu. 
 

Kaynak: MERT YASİN ALPDÜNDAR