Türkiye'nin yollarındaki araç sayısı artmaya devam ederken, otomotiv sektörünün nabzını tutan son veriler, pazarın içinden geçtiği zorlu ve bir o kadar da dönüşümcü süreci gözler önüne seriyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan Mayıs 2025 Motorlu Kara Taşıtları raporu, bir yandan yüksek faizler ve düşen alım gücünün etkisiyle geçen yıla göre yaşanan sert bir yavaşlamaya işaret ederken, diğer yandan da tüketici alışkanlıklarında yaşanan köklü bir değişimin sinyallerini veriyor. Mayıs ayında 210 bin 295 adet yeni taşıtın trafiğe katılması, bir önceki aya göre bir toparlanma anlamına gelse de, resmin geneli, vatandaşın artık otomobil alırken çok daha fazla zorlandığını, bunun yerine motosiklet gibi daha ekonomik çözümlere yöneldiğini ve aynı zamanda teknolojik bir devrimle elektrikli araçlara olan ilginin katlanarak arttığını gösteriyor.

Yıllık düşüş sinyali: pazar neden yavaşlıyor?

TÜİK verilerinin en net şekilde ortaya koyduğu ilk gerçek, otomotiv pazarının geçen yıla kıyasla belirgin bir yavaşlama içinde olduğu. Mayıs ayında trafiğe kaydı yapılan toplam taşıt sayısı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,5 oranında azaldı. Bu yavaşlama, yılın ilk beş aylık dönemine bakıldığında daha da derinleşiyor. Ocak-Mayıs 2025 döneminde trafiğe kaydı yapılan toplam taşıt sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,2'lik bir düşüşle 900 bin 504 adet olarak gerçekleşti.

Ekonomi analistleri, bu daralmanın ardında yatan temel nedenin, yüksek enflasyon ve buna paralel olarak uygulanan sıkı para politikası olduğunu belirtiyor. Rekor seviyelere ulaşan taşıt kredisi faiz oranları, vatandaşların ve şirketlerin yeni otomobil alımını neredeyse imkansız hale getirirken, artan araç fiyatları ve genel hayat pahalılığı da talebi ciddi şekilde baskılıyor. Geçen yıla kıyasla yaşanan bu sert düşüş, ekonomideki genel soğumanın ve tüketicinin alım gücündeki erimenin otomotiv sektöründeki en somut yansımalarından biri olarak kabul ediliyor. Buna karşın, nisan ayına göre mayıs ayında trafiğe kaydı yapılan taşıt sayısında yüzde 9,5'lik bir artış yaşanması ise, sektördeki mevsimsel hareketliliğin ve kampanyaların kısa vadeli bir canlanma yarattığını gösteriyor.

Krizin göstergesi mi? motosiklet satışları otomobili geride bıraktı

Mayıs ayı verilerinin belki de en çarpıcı ve en çok yorumlanması gereken sonucu, yeni tescil edilen araçların tür dağılımında ortaya çıktı. Mayıs ayında trafiğe kaydı yapılan taşıtların yüzde 44,8'ini motosikletler oluştururken, otomobillerin payı yüzde 41,4'te kaldı. Bu, son yıllarda ilk kez, yeni kayıtlarda motosikletlerin otomobilleri geçtiği anlamına geliyor ve Türkiye'deki tüketici davranışlarında yaşanan derin bir değişime işaret ediyor.

Bu durum, sadece bir ulaşım tercihi değişikliği değil, aynı zamanda ekonomik koşulların bir yansıması olarak okunmalı. Artan akaryakıt fiyatları, yüksek vergiler, bakım ve sigorta maliyetleri nedeniyle bir otomobil sahibi olmanın ve onu kullanmanın maliyeti astronomik seviyelere ulaşırken, vatandaşlar, hem satın alması hem de kullanması çok daha ekonomik olan motosikletlere yöneliyor. Özellikle büyük şehirlerdeki trafik sorununa da bir çözüm sunan motosikletlerin bu yükselişi, alım gücü düşen orta ve alt gelir grubunun, ulaşım ihtiyacını karşılamak için bulduğu bir "çıkış yolu" olarak değerlendiriliyor. Her ne kadar Türkiye yollarındaki toplam 32,1 milyon aracın yüzde 51,8'i hala otomobillerden oluşsa da, yeni satışlardaki bu trend, ekonomik baskının devam etmesi halinde, gelecekteki araç parkı kompozisyonunun önemli ölçüde değişebileceğinin habercisi.

Dev firmadan konkordato kararı!
Dev firmadan konkordato kararı!
İçeriği Görüntüle

Direksiyon elektriğe kırılıyor: benzin tahtını kaybediyor mu?

Ekonomik zorlukların şekillendirdiği pazarın diğer yüzünde ise, teknolojik bir devrim sessiz ve derinden ilerliyor. 2025'in ilk beş ayında trafiğe kaydı yapılan otomobillerin yakıt türü dağılımı, Türkiye'nin elektrikli ve hibrit araçlara olan adaptasyonunun ne kadar hızlandığını net bir şekilde gösteriyor.

Ocak-Mayıs döneminde trafiğe kaydı yapılan 435 bin 480 adet otomobilin yüzde 47,3'ü benzinli motorlara sahipken, hibrit otomobillerin payı yüzde 28,1'e, tamamen elektrikli otomobillerin payı ise yüzde 14,1'e ulaştı. Bu rakamlar birleştirildiğinde, satılan her 100 yeni otomobilden 42'sinin artık elektrik destekli veya tamamen elektrikli olduğu görülüyor. Bir zamanlar pazarın hakimi olan dizel otomobillerin payı ise yüzde 9,6'ya kadar gerilemiş durumda. Bu, Türkiye'nin, Avrupa'daki yeşil dönüşüm trendini yakından takip ettiğini ve tüketicilerin, hem çevresel duyarlılık hem de artan akaryakıt maliyetleri nedeniyle, elektrikli ve hibrit teknolojilere giderek daha fazla güvendiğini gösteriyor. Özellikle yerli otomobil Togg'un ve pazara yeni giren Çinli markaların rekabetçi modellerinin, bu dönüşümde önemli bir rol oynadığı biliniyor.

Markaların yarışı ve tüketici tercihleri: zirvede kim var?

Marka bazında bakıldığında ise, Mayıs ayında Türkiye'de en çok tercih edilen otomobil markası, yüzde 9,8'lik pazar payıyla Renault oldu. Onu yüzde 7,7 ile Volkswagen ve yüzde 7,2 ile Fiat takip etti. Çinli markaların pazardaki yükselişi de dikkat çekici. BYD, yüzde 5,6'lık payla en çok satan markalar arasına girerken, Chery de yüzde 2,8'lik payla kendine yer buldu.

Tüketicilerin renk tercihlerinde ise gri renk, uzun yıllardır süren liderliğini koruyor. Yılın ilk beş ayında satılan otomobillerin yüzde 40,4'ü gri renkteyken, onu yüzde 25,1 ile beyaz ve yüzde 12,7 ile siyah takip etti. Motor hacminde ise, düşük vergi dilimi ve yakıt ekonomisi nedeniyle, 1300 cc ve altı motor hacmine sahip otomobiller, yüzde 31,3'lük payla en çok tercih edilen segment oldu.

Pazarın bir diğer önemli dinamiğini ise ikinci el piyasası oluşturuyor. Mayıs ayında tam 960 bin 640 adet taşıtın el değiştirmesi (devri yapılması), sıfır araç fiyatlarının yüksekliği nedeniyle ikinci el pazarının ne kadar canlı ve büyük olduğunu gösteriyor. Bu devasa rakam, pek çok tüketicinin sıfır araç almak yerine, bütçesine uygun ikinci el araçlara yönelmek zorunda kaldığının bir kanıtı niteliğinde.

Sonuç olarak, TÜİK'in mayıs ayı verileri, Türk otomotiv pazarının kritik bir kavşakta olduğunu belgeliyor. Bir yanda ekonomik sıkıntıların getirdiği daralma ve motosiklete yöneliş gibi "zorunlu" tercihler, diğer yanda ise elektrikli araç devrimi gibi "teknolojik" bir dönüşüm yaşanıyor. Önümüzdeki aylarda faiz oranlarının ve ekonomik koşulların nasıl bir seyir izleyeceği, bu iki zıt trendin hangisinin daha baskın hale geleceğini ve Türkiye'nin yollarının geleceğini şekillendirecek.

Kaynak: HABER MERKEZİ