Güney Afrika Cumhuriyeti’nin, İsrail’in Filistin topraklarında yaptığı soykırım suçlamasıyla Uluslararası Adalet Divanı’na (UAD) başvurmasıyla başlayan tarihi dava, Lahey’de görülmeye başlandı. Duruşmalarda, İsrail’in işgal ve ilhak politikalarının uluslararası hukuka aykırılığı ve hukuki sonuçları ele alınacak. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 45 ülke ve kuruluş, davaya beyanda bulunacak.

Filistin: İsrail’in cezasızlığına son verilmeli

Davanın ilk gününde konuşan Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü soykırımın, on yıllardır devam eden “cezasızlık ve eylemsizliğin” bir sonucu olduğunu söyledi. Maliki, İsrail’in cezasızlığına son vermenin “ahlaki, siyasi ve hukuki zorunluluk” olduğunu vurguladı.

Maliki, İsrail’in Gazze’deki saldırıları nedeniyle bölgede yaşanan insani dramı anlatarak, “Gazze’de yarısı çocuk 2,3 milyon Filistinli, kuşatma altında, bombalara maruz, ölüyor, sakat kalıyor, açlık çekiyor ve yerlerinden ediliyor. Ben de burada, onların sesi olarak karşınızdayım” dedi.

Maliki, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da yaşayan 3,5 milyondan fazla Filistinlinin de İsrail’in sömürgeci ve ırkçı uygulamalarına maruz kaldığını belirterek, “Filistin’de, hayatınızın tamamını mülteci olarak geçirebilir, onurunuzdan ve yaşamınızdan mahrum bırakılabilirsiniz” diye konuştu.

Maliki, Filistin’de İsrail işgali öncesindeki yaşamdan fotoğraflar da göstererek, Filistin halkının bugün karşı karşıya olduğu seçeneklerin etnik temizlik, apartheid ya da soykırım olduğunu ifade etti.

Avukatlar: İsrail uluslararası hukuku ihlal ediyor

Maliki’nin ardından söz alan Filistin’in avukatlarından Potsdam Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Andreas Zimmermann, İsrail’in işgale ve çatışmalara son verecek müzakereleri reddettiğini, uyuşmazlıkları barışçıl yolla çözme yükümlülüğüne aykırı davrandığını söyledi.

Hamas: Gazze’nin Yönetiminde Tek Söz Sahibi Olma İddiasında Değiliz Hamas: Gazze’nin Yönetiminde Tek Söz Sahibi Olma İddiasında Değiliz

Zimmermann, İsrail’in BM’nin onlarca kararını uygulamadığını, uluslararası hukuka ve BM Şartı’na aykırı hareket ettiğini belirtti. Zimmermann, mahkemenin talep edilen görüşü vermeyi reddetmesi için hiçbir zorlayıcı nedenin bulunmadığını vurgulayarak, “İsrail’in her gün devam eden ve yoğunlaşan uluslararası hukukun emredici normlarını ihlali göz önüne alındığında, mahkemenin tespitleri hem acil hem de önemlidir. Mahkeme, açıkça talep edilen görüşü sunma yetkisine sahiptir” dedi.

Duruşmada söz alan avukatlardan Paul S. Reichler de İsrail’in Filistin topraklarını uzun süredir devam eden işgali ve ilhakının yasa dışı olduğunu vurgulayarak uluslararası hukuka göre bu işgale tamamen ve koşulsuz olarak son verilmesi gerektiğini söyledi.

Reichler, İsrail’in işgal ettiği topraklarda Filistinlilere karşı ayrımcı ve baskıcı uygulamalar yaptığını, Filistinlilerin temel haklarını ihlal ettiğini, Filistinlileri yerlerinden ettiğini, yerleşim birimleri kurduğunu ve Filistin topraklarını parçaladığını anlattı.

Reichler, İsrail’in bu uygulamalarının apartheid rejimi oluşturduğunu ve soykırım suçunun unsurlarını taşıdığını iddia etti.

Kaynak: AA