Tüm dünyanın endişeyle izlediği, bölgesel bir yangını küresel bir felakete dönüştürme potansiyeli taşıyan İsrail-İran savaşı, dördüncü gününde de karşılıklı saldırılar, artan can kayıpları ve sertleşen tehditlerle devam ediyor. 13 Haziran Cuma sabahı, İsrail'in İran'ın kalbine düzenlediği ve "Yükselen Aslan Operasyonu" adını verdiği kapsamlı hava saldırılarıyla başlayan süreç, İran'ın "Gerçek Söz 3" adını verdiği balistik füze misillemeleriyle tam ölçekli bir çatışmaya evrildi. İki ülkenin de ağır kayıplar verdiği bu savaş, sadece Ortadoğu'daki güç dengelerini değil, aynı zamanda küresel ekonomiyi ve uluslararası güvenliği de derinden sarsıyor. Liderlerin "ağır bedel" ödetme yeminleri, sığınaklara koşan milyonlar ve alev alan petrol fiyatları, bölgenin ne denli kırılgan bir fay hattı üzerinde durduğunu bir kez daha acı bir şekilde gösteriyor.

Her şey nasıl başladı: 'Yükselen aslan' operasyonunun şifreleri

Çatışmanın fitilini ateşleyen, 13 Haziran Cuma sabahı İsrail'in 200'e yakın savaş jetiyle İran'ın stratejik noktalarına düzenlediği beklenmedik ve geniş çaplı hava saldırısı oldu. İsrail, bu operasyonla doğrudan İran'ın nükleer programının kalbini hedef aldı. İsfahan ve Tebriz gibi kentlerdeki nükleer tesisler, askeri üsler ve füze rampaları vuruldu. Ancak saldırı sadece tesislerle sınırlı kalmadı. Mossad ve İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) tarafından ortaklaşa yürütülen operasyonda, İran'ın askeri ve bilimsel beyin takımı da doğrudan hedef alındı.

Saldırılarda, İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami gibi ordunun en tepesindeki isimlerin yanı sıra, nükleer programın kilit figürleri olan bilim insanları Muhammed Mehdi Tehrançi ve Feridun Abbasi'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda üst düzey komutan ve bilim insanı hayatını kaybetti. Bu suikastlar, İran için 1980'lerdeki İran-Irak Savaşı'ndan bu yana yaşanan en büyük askeri şok ve itibar kaybı oldu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, saldırıların amacının İran'ın nükleer silah elde etmesini engellemek olduğunu açıklarken, "Rejim kendisine neyin çarptığını bilmiyor. Hiç bu kadar zayıf olmamışlardı" diyerek, operasyonun devam edeceğinin sinyalini verdi.

İran'ın 'gerçek söz' misillemesi: Füzeler Demir Kubbe'yi zorluyor

İran'ın, tarihindeki bu en ağır saldırıya yanıtı gecikmedi. Aynı günün akşam saatlerinde, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in "İsrail savaş başlattı, ağır darbeler indireceğiz" açıklamasının ardından, "Gerçek Söz 3" adı verilen misilleme operasyonu başladı. İran Devrim Muhafızları, İsrail'deki "onlarca hedefe", "yüzlerce çeşitli balistik füze" ile saldırı düzenlendiğini duyurdu.

Tel Aviv, Kudüs ve Hayfa gibi büyük şehirler, gece boyunca siren sesleri ve patlamalarla yankılandı. İsrail'in ünlü hava savunma sistemi "Demir Kubbe", İran füzelerini durdurmak için aralıksız çalışsa da, füzelerin bir kısmı bu kalkanı delmeyi başardı. İsrail Başbakanlık Ofisi, 13 Haziran'dan bu yana 370 balistik füzenin fırlatıldığını ve 30 farklı noktanın isabet aldığını açıkladı. İran devlet televizyonu ise, saldırılarda İsrail sistemlerinin birbirini hedef almasını sağlayan yeni yöntemler kullanıldığını iddia etti. Saldırılarda Tel Aviv yakınlarındaki Bat Yam kentinde çok sayıda bina yıkılırken, Hayfa'daki bir petrol rafinerisi ve ülkenin merkezindeki elektrik altyapısı da hasar gördü.

Savaşın acı bilançosu: İki tarafta da yüzlerce can kaybı

Dört gündür devam eden karşılıklı saldırılar, her iki tarafta da ağır sivil kayıplara neden oldu. İran Sağlık Bakanlığı, İsrail'in 13 Haziran'dan bu yana düzenlediği saldırılarda hayatını kaybeden sivil sayısının 224'e, yaralı sayısının ise 1200'ün üzerine çıktığını duyurdu. Saldırılarda kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere çok sayıda sivilin yaşamını yitirdiği, Tahran'daki bir apartmanın vurulması sonucu 20'si çocuk 60 kişinin öldüğü bildirildi. İran ayrıca, Devrim Muhafızları İstihbarat Kurumu Başkanı Muhammed Kazımi ve iki generalin de son saldırılarda öldürüldüğünü doğruladı.

İsrail tarafında da bilanço her geçen saat ağırlaşıyor. İran'ın balistik füze saldırıları sonucunda, 16 Haziran sabahı itibarıyla hayatını kaybeden İsraillilerin sayısı 24'e yükseldi, yaralı sayısı ise 400'ü aştı. İsrail acil yardım servisi Kızıl Davut Yıldızı, sadece Tel Aviv'in güneyindeki Bat Yam'da 9 kişinin cesedine ulaşıldığını ve enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiğini açıkladı.

Tehditler ve restleşmeler: 'Tahran bedelini ödeyecek'

Savaş sadece füzelerle değil, liderlerin sert ve tehditkâr açıklamalarıyla da sürüyor. İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, Tahran yönetimini doğrudan tehdit ederek, "Tahran sakinleri bunun bedelini ödeyecek, hem de yakında" ifadesini kullandı ve Hamaney'i "korkak bir katil" olarak nitelendirdi. Başbakan Netanyahu ise, bu çatışmanın İran'da bir "rejim değişikliğine" yol açabileceğini öne sürerek, "İran halkının yüzde 80'i rejimi devirmek istiyor. Biz hedefimize ulaşırken, sizin de özgürlüğünüzü elde etmeniz için önünüzü açıyoruz" dedi.

İran kanadından da benzer sertlikte yanıtlar geliyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, saldırılarda ABD'nin de sorumlu olduğunu belirterek, Washington'u İsrail'i kınamaya çağırdı ve İsrail saldırıları durmadıkça "karşılıklarının da durmayacağını" söyledi. Bu karşılıklı restleşmeler, çatışmanın kısa sürede sona ermeyeceğinin ve daha da tırmanabileceğinin sinyallerini veriyor.

Uluslararası arena diken üstünde: Trump'tan muğlak mesajlar, AB devrede

Bölgesel bir savaşa dönüşme riski taşıyan bu çatışma, uluslararası toplumu da alarma geçirdi. ABD Başkanı Donald Trump, saldırılarla ABD'nin doğrudan bir ilgisi olmadığını açıklarken, "İran ile İsrail bir anlaşma yapmalı ve yapacak" şeklinde muğlak bir ifade kullandı. Ancak aynı zamanda, İsrail'e desteklerinin süreceğini belirterek, İran'a yönelik saldırılarına ara verip vermeyecekleri sorusunu yanıtsız bıraktı. Bu durum, ABD'nin bir yandan çatışmanın dışında kalmaya çalışırken, diğer yandan İsrail'e örtülü destek verdiği şeklinde yorumlandı.

Çatışmalarda 5. gün: İsrail ve İran karşılıklı füze saldırılarını sürdürüyor!
Çatışmalarda 5. gün: İsrail ve İran karşılıklı füze saldırılarını sürdürüyor!
İçeriği Görüntüle

Avrupa Birliği (AB) ise, gerilimi düşürmek için diplomatik kanalları zorluyor. AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas, salı günü birlik dışişleri bakanlarını acil bir toplantıya çağırdığını duyurdu. Amaç, taraflara diplomatik erişimi koordine etmek ve gerilimi düşürecek olası adımları değerlendirmek. Birleşmiş Milletler (BM) de taraflara çatışmaları sona erdirme çağrısı yaparken, İran ve İsrail temsilcileri Güvenlik Konseyi'nde birbirlerini sert dille suçladı. Bu arada, Yemen'deki Husilerin de çatışmaya dahil olma sinyali vermesi, savaşın coğrafi olarak yayılma riskini daha da artırdı.

Ekonomik deprem: Petrol fiyatları alev aldı

Savaşın etkileri, sadece askeri ve siyasi alanda değil, küresel ekonomide de hissedilmeye başlandı. Çatışmaların, enerji zengini bölgede arz güvenliğini tehlikeye atacağı endişesi, küresel petrol fiyatlarını fırlattı. Asya piyasalarında haftanın ilk işlem gününde Brent ham petrolünün varil fiyatı yüzde 2,8'lik bir artışla 76 doların üzerine çıktı.

En büyük endişe ise, İran'ın misilleme olarak, dünya petrol ticaretinin yaklaşık beşte birinin yapıldığı Hürmüz Boğazı'nı kapatma tehdidi. Boğaz'ın uzun süreli kapanması durumunda, petrol fiyatlarının kısa vadede 100 doların üzerine çıkabileceği ve bu durumun küresel bir enflasyon dalgasını tetikleyebileceği belirtiliyor. Bu durum, Türkiye gibi enerji ithalatçısı ülkeler için de ciddi bir ekonomik risk oluşturuyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ