9 Eylül Gazetesi'nden Mert Yasin Alpdündar'ın haberine göre; İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin İZSU, İZDOĞA, İZBETON ve İZULAŞ şirketlerinde çalışan Türk-İş’e bağlı Belediye İş Sendikası ile işverenin yetkilendirdiği Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası (SODEM-SEN) arasında geçtiğimiz Ocak ayından bu yana süren Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinin çıkmaza girdi. Büyükşehir Belediyesi’nin yüzde 30’luk artışını kabul etmeyen işçiler geçtiğimiz günlerde yarım gün ve 2 saat iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Taraflar masaya dönse de sonuç alınamaması üzerine 6 bin işçi eyleme çıktı. Konak Pier önünde toplanan işçiler, sloganlar eşliğinde İzmir Büyükşehir Belediyesi Egemenlik Evi Binası önüne yürüdü. Burada Türk-İş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak ve Belediye-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Savaş Atalay basın açıklaması yaptı. Çakmak, “Bu dava kutsal dava. Bu dava emek davası. Seçim kavgası değil. Bir an önce masanın yeniden kurulup, bu davayı seçime kadar bitirip, davamıza, ekmeğimize ve kentimize sahip çıkmak istiyoruz” ifadelerini kullanırken, Atalay ise emekçinin sesinin duyulması gerektiğini vurgulayarak, “Bu ses alın teriyle, özverisiyle başka hayatlara dokunan, umut olan isimsiz kahramanların sesidir. Bu sesi duymazsanız, hayat durur” dedi. Konuşmaların ardından belediye işçileri Egemenlik Binası önünde oturma eylemine başladı.
‘ALIN TERİMİZİN KARŞILIĞINI İSTİYORUZ’
Türk-İş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Hayrettin Çakmak, “Bu kutsal yürüyüşümüzde 14 gün önce burada basın açıklaması yapmıştık. Gelgelelim ki 14 gündür bir arpa boyu yol katedemedik. Ben buradan tekrar yineleyeceğim; emek dostu olan Tunç Soyer, gel anlaşalım demiştik ama kaldı bir hafta. Galiba bu bir haftayı en iyi şekilde değerlendireceğini tahmin ediyorum. Kenti yönetmek isteyen kim varsa buradan onlara sesleniyorum, bütün milletvekillerine sesleniyorum. Bu davaya sahip çıkın ya da bu kenti yönetmeyi unutun diyoruz. Bu dava kutsal dava. Bu dava emek davası. Seçim kavgası değil. Bir an önce masanın yeniden kurulup, bu davayı seçime kadar bitirip, davamıza, ekmeğimize ve kentimize sahip çıkmak istiyoruz. Biz alın teri döküyoruz ve bunun karşılığını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
‘DUYARSIZLIĞA KARŞI ÖFKELENİYORUZ’
İşçilerin enflasyonun altında ezildiğine vurgu yapan Belediye-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Savaş Atalay ise, “Belediye yönetimi sesimizi duymuyor, yaşadığımız yoksulluğu geçim sıkıntısını görmüyor. Belediye yönetiminin sorunlarımıza karşı duyarsızlığı karşısında öfkeleniyoruz. Biz emekçiler, huzur İçinde çalışmak, alın terimizin karşılığını almak istiyoruz” diye konuştu.
‘ENFLASYON KARŞISINDA EZİLMEDİĞİMİZ BİR ÜCRET TALEP EDİYORUZ’
“İzmir halkına hizmet veren belediye emekçilerinin alın terlerinin karşılığını vermek, geçim sıkıntısını hafifletmek zor bir iş mi?” diyerek sözlerine devam eden Atalay, “Toplu iş sözleşme masasında emekten yana tavır sergilemek zor iş mi? Hayır. O zaman soruyoruz. Kabul edilemez tekliflerle gelerek neden bizi eyleme, protestoya, greve zorluyorsunuz? Kim, neyi tatmin etmeye çalışıyor? Buradan bir kez daha haykırıyoruz. Yaşanan siyasi çekişmelerin, kavgaların parçası, tarafı sorumlusu biz emekçiler değiliz. Olmayacağız. Bizim amacımız, alın terimizin karşılığını alarak, toplu sözleşmemizi halaylarla coşkuyla tamamlamak. Biz insanca bir yaşam için, enflasyon karşısında ezilmediğimiz bir ücret talep ediyoruz” diye vurguladı.
‘EMEKÇİNİN SESİNE KULAN VERİN’
Atalay, “Buradan belediye yönetimine sesleniyorum. Yangında hayatını ortaya koyan itfaiye emekçisinin, yazın 40 derece sıcağında çalışan İZBETON emekçisinin, kışın soğuğunda suyun içinde çalışan su arıza emekçisinin, kanalizasyonda lağımın içinde çalışan kanal emekçisinin, atıksu arıtma ve atıksu pompalarda koku gaz ve lağımın içinde çalışan arıtma İZSU ve İZDOĞA emekçisinin, sabah-akşam, yağmur-sıcak demeden sabahın dördünde yola çıkıp her türlü riski alan ve can taşıyan İZULAŞ emekçisinin, kenti güzelleştirmek için ter döken KENT USTALARI emekçisinin sesine kulak verin. Bu ses alın teriyle, özverisiyle başka hayatlara dokunan, umut olan isimsiz kahramanların sesidir. Bu sesi duymazsanız, hayat durur. Bu sesi duymaz, emekçinin çocuğunu açlığa, yoksulluğa mahkûm eder, emekçinin dünyasını karartırsanız bu karanlık sizi de içine çeker” dedi.
