Postmodern dönemin siyasal kodlarını analiz ettiği İmparatorluk ve Çokluk adlı eserleriyle tanınan İtalyan filozof ve siyaset kuramcısı Antonio Negri, partneri Fransız filozof Judith Revel ile birlikte yaşadığı Paris'te 90 yaşında vefat etti.

Michael Hardt ile ortaklaşa kaleme aldıkları, modernitenin hemen öncesinden başlayarak bilgi, iktidar, yönetim, çokluk, egemenlik, politika, yerellik, evrensellik, küreselleşme gibi temaların izini süren ve küreselleşme çağı denilen çatışmalı tarihsel sürecin analizini yapan İmparatorluk adlı çalışmasıyla sosyal bilimler dünyasında ses getiren felsefeci ve siyaset teorisyeni Antonio Negri'nin vefat haberini, filozofun eserlerini Türkçede yayınlayan Otonom Yayıncılık duyurdu.

Yayınevi, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Yoldaşımız Antonio Negri'yi bugün kaybettik.
Arkasında bıraktığı kavga onurumuzdur. Bu onur ve kavga erdemle taşınacaktır" yazdı.

'Komünist Manifesto'yu yeniden yazdılar'

İmparatorluk eserini, o sırada İtalya'nın başkenti Roma'da tutulduğu Rebbia Hapishanesi'nde kaleme alan 90 yaşındaki filozofun bu çalışması Ettienne Balibar, Slavoj Zizek gibi Marksist kuramcılar tarafından, dünyanın siyasal bağlamda güncel dinamiklerinin analizinde yeni bir soluk ve hatta "Komünist Manifesto'nun yeniden yazılması" olarak tarif edilmişti.

Negri'nin düşüncesi

Negri'nin düşüncesi, Marksist düşünceyi post-Marksist bir perspektifle yeniden yorumlayan bir yaklaşıma dayanır. Onun düşüncesinde, işçi sınıfının geleneksel rolüne vurgu yapılırken, aynı zamanda yeni toplumsal hareketlerin ve öznelerin önemi de vurgulanmaktadır.

Negri'ye göre, küreselleşme süreci, kapitalizmi yeni bir aşamaya taşımıştır. Bu yeni aşamada, kapitalizm, üretimden çok tüketime dayalı bir yapıya dönüşmüştür. Bu dönüşüm, işçi sınıfının geleneksel rolünü değiştirmiştir. İşçi sınıfı, artık sadece üretimde değil, aynı zamanda tüketimde de önemli bir rol oynamaktadır.

Negri, bu yeni duruma karşı, yeni toplumsal hareketlerin ve öznelerin bir araya gelerek mücadele etmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu hareketlerin ve öznelerin, küreselleşme sürecinin yarattığı eşitsizliklere ve sömürüye karşı mücadele etmesi gerekmektedir.

Kaynak: HABER MERKEZİ