Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da yapılması planlanan görüşmeye katılmaya hazır olduğunu açıklarken, Kremlin cephesinden henüz net bir yanıt gelmedi.
Zelenskiy, geçtiğimiz gün Norveç’te yaptığı açıklamada, doğrudan görüşme çağrısını yineleyerek, yalnızca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yüz yüze görüşeceğini belirtti. “Savaşı ancak o durdurabilir” diyen Ukrayna lideri, alt düzey temsilcilerle yapılacak temasların anlam taşımadığını söyledi.
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise görüşmelere kimin katılacağına dair soruları yanıtsız bırakırken, “Hazırlıklarımız sürüyor, Putin katılabilir de, katılmayabilir de” demekle yetindi.
İstanbul 2025: Barış umudu mu, yeniden 2022 mi?
Görüşme planı, Mart 2022’de yine İstanbul’da yapılan ancak sonuçsuz kalan müzakere turunun ardından yeni bir umut olarak görülüyor. O dönemde hazırlanan taslak metinler Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesini, tarafsızlık ilan etmesini ve askeri kapasitesini sınırlandırmasını öngörüyordu. Ukrayna, bu şartları “teslimiyet” olarak nitelendirerek reddetmişti.
Putin ve Kremlin yetkilileri ise bugün hâlâ aynı şartların temel alınmasını istiyor. Rusya’nın son üç yılda savaşın stratejik hedeflerine ulaşamamasına rağmen eski taleplerinde ısrar etmesi, müzakere sürecine dair soru işaretlerini artırıyor.
Kritik soru: Putin masaya oturacak mı?
Barış görüşmeleri için Zelenskiy'nin şahsen İstanbul’a gelmeye hazır olduğunu duyurmasına rağmen, Putin’in bizzat katılıp katılmayacağı hâlâ belirsiz. Ukrayna tarafı, ancak Putin’in katıldığı bir görüşmeyi anlamlı bulduğunu açıkça ortaya koyarken, Rusya ise süreci yeniden alt düzeyde tutmak isteyebileceğinin sinyallerini veriyor.
Her iki taraf da savaşın başından bu yana ağır kayıplar yaşadı. Ukrayna, topraklarının önemli bir bölümünü savunmaya devam ederken, Rusya 2014'te başlattığı işgalin hedeflerine hâlâ ulaşabilmiş değil.
Gözler şimdi Türkiye’de. Eğer Putin görüşmeye katılırsa, bu savaşın başlangıcından bu yana iki lider arasında gerçekleşecek ilk doğrudan temas olacak. Ancak aksi hâlde, sürecin yeniden tıkanması ve müzakere masasının bir kez daha dağılması ihtimali yüksek.