Altay, Altınordu ve Göztepe gibi İzmir futbolunun köklü kulüplerinde top koşturmuş ender futbolculardan biri olan Hüsamettin Yener 9 Eylül TV’nin konuğu oldu. Altyapısından yetiştiği Altay’da ve Altınordu da küme düşme üzüntüsü de, şampiyonluk sevinci de yaşayan, geçen sezonun başında transfer olduğu Göztepe macerası sakatlığı sebebiyle kısa süren 1995 doğumlu forvet, kariyerindeki özel anlarla ilgili açıklamalarda bulundu. Önce, geçen sezon Altınordu ile yaşadıkları küme düşme üzüntüsünün sebebini anlatarak söze başlayan deneyimli futbolcu, “ Şeytanlar’daki ilk dönemimde 3.5 yıl oynadım, çok başarılı bir dönem geçirmiştik. Play-Off finali oynamıştık. Geçen sezon başı başka bir yapılanmaya gittiler. Kötü sonuçlar alındı. Devre arasında ben de dahil olmak üzere eski oyuncular geri döndük. Ligde kalma mücadelesinden öte üst sıralara çıkar mıyız diye düşünüyorduk. Örneğin Pendik karşısında üstün bir oyun sergilerken 2 gol yiyip mağlup olmuştuk. Sonuç alamamanın cezasını çektiğimizden küme düştük” dedi.

ÖMRÜMÜN YARISI ALTAY’DA GEÇTİ

Altyapısından yetiştiği ve uzun süre oynadığı Altay’da forma giydiği dönemde en büyük hedefinin Süper Lig’e çıkmak olduğunu söyleyen 28 yaşındaki forvet, “Ömrümün yarısı Altay’da geçti diyebilirim. Siyah-beyazlıların her alt yaş kategorisinde oynadım. Ruhunu, dinamiklerini çok iyi biliyorum. A takıma çıktığım ilk yıl 1. Lig’den düştük, sonra 2. Lig’e veda ettik. 3. Lig’de transfer yasağı varken, Serdar Sabuncu yönetiminde iyi bir arkadaşlık grubu kurmuştuk. Yeri geliyor yemek, su olmuyordu. Antrenman sahamız iyi değildi, o kötü şartlara rağmen ligde kalmıştık. Ve 3. Lig şampiyonluğunun tohumları o sene atılmıştı. Altay’dan hiç ayrılmak istememiştim. Siyah-beyazlılarla Süper Lig’de oynamak en büyük hedefimdi. Ama Hüseyin Eroğlu beni çok istiyordu. Onunla Altınordu’da çalışmak beni çok geliştirdi. Sonrasında geçen sezon Göztepe’ye geldim. Şampiyonluklar yaşamak isterdim ama sakatlığımdan dolayı Göz-Göz kariyerim kısa sürdü. İzmir bir vitrin. 3 büyük takımda oynamak benim için büyük şans, büyük onur. Bu takımlar Süper Lig’de olmayı, Avrupa’da yarışmayı hak ediyor. Onlara yurt dışında mücadele etmek yakışır. Altınordu, Altay, Göztepe, Karşıyaka ve Bucaspor 1928’in en kısa zamanda üst liglerde olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Hüseyin Eroğlu

mevkiimi değiştirdi

Altay’da iken hep forvet oynadığını, Altınordu’ya geldiğinde mevkiisel bir değişim yaşadığını kaydeden Yener, “ Hüseyin Hoca maça göre taktik değiştiren bir isim. Altınordu’ya ilk geldiğimde seni kanat olarak kullanabilirim dedi. Ama ben forvet oynasam daha iyi olur dedim ama Hüseyin Hoca haklı çıktı. Çok iyi bir performans gösterdim. Kanat forvet ve 2. forvet pozisyonlarına evrildi. Play-Off oynadığımız sezon sol bekte, hatta orta sahada bile görev aldım” ifadelerini kullandı.

Finalde değişik

duygular yaşadım

En unutamadığı maçları şöyle sıralayan Hüsamettin Yener, “ 3. Lig’den 2. Lig’e çıktığımız Kocaeli maçı ve sonraki sene Gümüşhane ile oynadığımız 2. Lig şampiyonluk maçlarını unutamam. Gümüşhane karşılaşmasında Atatürk Stadı’nda 45 bin kişi vardı. Yolda herkes bizi desteklemişti. Ve 2020-2021 sezonu 1. Lig Play-Off finali. Bir yandan rakibim, yetiştiğim takım Altay, diğer tarafta forma giydiğim Altınordu. Değişik duygular içindeydim. 1 gün önce Hüseyin Hoca ile konuşmuştum ve bana oynayacağımı söylemişti. Ben şampiyon olmak ve Süper Lig oynamak istiyordum ama istediğimiz sonuç olmadı. Paixao’nun attığı golle Altay, Süper Lig hedefine ulaştı” şeklinde konuştu.

Paixao golü kokluyor

Birlikte oynadığı takım arkadaşları arasında Altaylı Paixao’ya ayrı bir parantez açan başarılı forvet, “Paixao tam anlamıyla bir golcü ve saha dışında çok iyi bir insan. Genç oyunculara hep bir şeyler öğretmeye çalışıyor. İdmanlar ve maçlarda o golü koklama yeteneği inanılmaz. Kolay gol atıyor deniyor ama o pozisyonu hissediyor. İbrahim Akın’ı hep televizyonda izlemiştim. Birlikte görev alınca Avrupa çapında bir oyuncu olduğunu gördüm. Bizde yüzde 20-30’uyla oynayıp şampiyonluğumuzda büyük etkisi olmuştu. Ahmet İlhan ve Yasin Öztekin de çok profesyonel oyunculardı” dedi.

Kağıttan topla oynardım

Futbola başlama serüveninde mahalle etkisinin büyük olduğunun altını çizen 1995 doğumlu futbolcu, “Gültepe Mahallesi’nde yetiştim. Hayatımda futboldan başka bir şey yoktu. Sokaklarda, 3-4-5 yaşından beri oynuyordum. Topum olmadığında gazete kağıtlarını sarıp evde idman yapardım. Evde bir şeyleri kırmamak adına yumuşak olduğu için o kağıttan topla kendimi geliştirdiğim zamanlardan buralara geldim. Sonrasında Altay beni keşfetti ve 3 büyük İzmir takımında forma giyme onuruna eriştim” diye konuştu.

Süheyl Batum, Galatasaray başkanlığına resmen aday Süheyl Batum, Galatasaray başkanlığına resmen aday

Kaynak: Levent Arıöz