Türkiye ekonomisinin yaklaşık yüzde 60'ını oluşturan ve istihdamın en büyük kaynağı olan hizmetler sektörünün sağlık durumuna ilişkin en önemli gösterge olan Hizmet Üretim Endeksi, Nisan 2025 verileriyle piyasalara hem olumlu hem de endişe verici mesajlar gönderdi. Yıllık bazda kaydedilen yüzde 4,5'lik artış, sektörün hala dinamizmini koruduğunu ve geçen yıla göre daha iyi bir performans sergilediğini gösterse de, aylık verilerde yaşanan negatif seyir, bu büyümenin sürdürülebilirliğine dair ciddi soru işaretleri yarattı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan bu veriler, bir yandan turizm ve gayrimenkul gibi alanlardaki canlılığı ortaya koyarken, diğer yandan ulaştırma ve bilişim gibi kilit sektörlerdeki yavaşlamanın, ekonominin geneli için bir öncü sinyal olabileceği şeklinde yorumlandı.
Yıllık büyümenin parlayan yıldızları: gayrimenkul ve turizm
Nisan ayı verilerinin yıllık bazda incelenmesi, hizmetler sektörünün genel olarak pozitif bir trend içinde olduğunu ortaya koyuyor. Takvim etkisinden arındırılmış verilere göre, bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yaşanan yüzde 4,5'lik büyüme, sektörün ekonomiyi sırtlamaya devam ettiğinin en net kanıtı. Bu büyümenin arkasında ise özellikle iki sektörün lokomotif görevi üstlendiği görülüyor.
Yıllık bazda en dikkat çekici performansı, yüzde 13,0'lık rekor bir artışla gayrimenkul hizmetleri sektörü sergiledi. Bu veri, yüksek enflasyon ortamında gayrimenkulün hala en önemli yatırım ve "güvenli liman" araçlarından biri olarak görüldüğünü teyit ediyor. Konut ve iş yeri kiralama, alım-satım ve danışmanlık hizmetlerindeki bu canlılık, sektördeki çarkların hızla döndüğünü gösteriyor.
Yıllık bazda parlayan bir diğer sektör ise, yüzde 11,1'lik artışla "idari ve destek hizmetleri" oldu. İstihdam, seyahat acenteliği, güvenlik ve bina yönetimi gibi çok geniş bir yelpazeyi kapsayan bu sektördeki güçlü büyüme, ekonomideki genel ticari aktivitenin ve kurumsal harcamaların hala canlı olduğuna işaret ediyor.
Turizm sezonunun başlangıcını simgeleyen nisan ayında, "konaklama ve yiyecek hizmetleri" sektörünün yüzde 9,2'lik güçlü bir yıllık artış kaydetmesi de beklentiler dahilindeydi. Bu artış, hem iç hem de dış turizmdeki hareketliliğin bir yansıması olarak, sektörün 2025 yaz sezonuna umutlu bir başlangıç yaptığını gösteriyor. Diğer yandan, "bilgi ve iletişim hizmetleri" yüzde 4,4, "mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler" ise yüzde 3,1'lik daha mütevazı yıllık artışlarla genel büyümeye katkı sağladı. En zayıf halka ise, sadece yüzde 0,3'lük bir artışla neredeyse yerinde sayan "ulaştırma ve depolama" hizmetleri oldu.
Ekonomide soğuma emareleri: aylık bazda neden daralma yaşandı?
Yıllık verilerdeki bu pozitif tabloya rağmen, ekonominin yakın gelecekteki seyrine dair daha net bir fikir veren aylık veriler, endişe verici bir tabloyu ortaya koyuyor. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış verilere göre, hizmet üretim endeksi, nisan ayında bir önceki aya (Mart 2025) göre yüzde 0,6 oranında azaldı. Bu düşüş, küçük bir oran gibi görünse de, hizmetler sektörünün genelinde bir ivme kaybı yaşandığını ve ekonomide bir soğuma eğiliminin başladığını gösteren önemli bir sinyal olarak kabul ediliyor.
Aylık bazdaki bu genel daralmanın arkasında ise, özellikle bazı kilit sektörlerde yaşanan sert frenler yatıyor. "Bilgi ve iletişim" hizmetleri, aylık bazda yüzde 4,0 gibi çok keskin bir düşüşle daralmanın başını çekti. Benzer şekilde, danışmanlık, mühendislik, hukuk gibi faaliyetleri içeren "mesleki, bilimsel ve teknik hizmetler" de aylık yüzde 3,3'lük bir düşüş yaşadı. Lojistik sektörünün nabzını tutan "ulaştırma ve depolama" hizmetlerindeki aylık yüzde 2,4'lük düşüş de, ticari aktivitedeki yavaşlamayı teyit eden bir diğer önemli veri oldu.
Bu üç kritik sektördeki aylık daralma, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadele amacıyla yürüttüğü sıkı para politikasının reel sektör üzerindeki etkilerinin artık somutlaşmaya başladığı şeklinde yorumlanıyor. Yüksek faiz oranları, şirketlerin yatırım kararlarını ertelemesine, harcamalarını kısmasına ve finansman maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Bu durum, özellikle bilişim ve danışmanlık gibi kurumsal talebe dayalı hizmetlerde bir yavaşlamayı beraberinde getiriyor. Ulaştırma sektöründeki daralma ise, genel olarak mal ve hizmet ticaretindeki bir yavaşlamanın öncü göstergesi olarak kabul ediliyor.
Kriz dinlemeyen sektörler: gayrimenkul ve turizm aylık bazda da büyüdü
Ekonomideki bu genel soğuma sinyallerine rağmen, bazı sektörlerin aylık bazda da güçlü kalmaya devam etmesi dikkat çekici. Aylık bazda en büyük artışı, yüzde 5,3 ile yine gayrimenkul hizmetleri sektörü kaydetti. Bu durum, gayrimenkulün sadece uzun vadeli değil, kısa vadede de enflasyona karşı bir korunma aracı olarak görüldüğünü ve talebin canlılığını koruduğunu gösteriyor.
Aynı şekilde, "konaklama ve yiyecek hizmetleri" sektörünün aylık yüzde 4,3'lük güçlü bir artış sergilemesi, turizm sezonunun başlamasıyla birlikte sektördeki pozitif ivmenin devam ettiğini ortaya koyuyor. İstihdam ve seyahat acenteliği gibi faaliyetleri içeren "idari ve destek hizmetleri" de aylık yüzde 2,3'lük bir artışla, ekonomideki soğumaya direnen sektörler arasında yer aldı.
İki vitesli ekonomi: hizmetler sektörü yol ayrımında
Nisan 2025 Hizmet Üretim Endeksi verileri, Türkiye ekonomisinin ve özellikle hizmetler sektörünün "iki vitesli" bir yapıya büründüğünü net bir şekilde gösteriyor. Bir yanda, turizm ve gayrimenkul gibi daha çok iç ve dış tüketici talebine dayalı, enflasyona karşı bir nevi koruma sağlayan sektörler büyümeye devam ediyor. Diğer yanda ise, ulaştırma, bilişim ve profesyonel hizmetler gibi daha çok kurumsal yatırımlara ve genel ekonomik aktiviteye bağlı olan sektörlerde belirgin bir yavaşlama başlıyor.
Bu durum, ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele programının beklenen bir sonucu olarak görülebilir. Ancak bu yavaşlamanın "yumuşak bir iniş" mi, yoksa daha sert bir "durgunluğa" mı evrileceği, önümüzdeki aylarda açıklanacak verilerle netleşecek. Sıkı para politikasının devam etmesi durumunda, aylık bazdaki daralmanın diğer sektörlere de yayılması ve yıllık büyüme rakamlarını da aşağı çekmesi beklenebilir.
Gözler şimdi, hem ekonomi yönetiminin bu hassas dengeyi nasıl yöneteceğine hem de yaz aylarında turizm gelirlerinin ekonomiye sağlayacağı desteğin, diğer sektörlerdeki yavaşlamayı ne ölçüde telafi edebileceğine çevrilmiş durumda. Hizmetler sektörü, Türkiye ekonomisinin geleceği için kritik bir yol ayrımında ve bu yoldan nasıl çıkacağı, milyonlarca çalışanın ve şirketin kaderini doğrudan etkileyecek.